31 Aralık 2010 Cuma

Gololurr Yeni Yıl Mesajı



Evet sevgili dostlar bir yılıda bu akşam geride bırakıp yeni bir yıla giriş yapacağız.Tüm spor severlerin yeni yılını buradan kutlayalım.Hepinize bol sporlu,kıran kırana mücadeleli süper bir yıl diliyorum.

Ekstra kendi adıma bir dilek olarakta Beşiktaş'ın UEFA kupasını almasını istiyorum.Resim de görülen Dublin biletini kapızlamasını gitmişkende kupayı alıp gelmesini diliyorum.Hepinize iyi yıllar...

29 Aralık 2010 Çarşamba

Timsah Değil Ayısınız



Bursaspor taraftarı yada taraftar demek ne kadar doğru olur bilemiyorum ama işte o'nlar yine gösterdiler kendilerini.Bu gün oynanan Tofaş-Beşiktaş C.T. maçına yaptıklarıyla damga vurdular resmen.

Sahaya atılan ses bombaları,küfürlü tezahüratlar,çeşitli tahrikler sahada ne ararsanız hepsi mevcuttu.Böyle yaparak içlerinde eziklik duygusunu,kabul edilmeyişlerinin dışa vurumu düpedüz.

Sahada oynayan takım Tofaş'tı ama tribündekiler Bursaspor taraftarıydı.Üzerlerinde Bursa formaları,Texas pankartlarıyla tam takım oradaydı kendini bilmezler.Buram buram kokan eziklik duygusunu en güzel şekilde dışarı vurmayı başardılar.Kendi ufacık beyinlerinde yarattıkları sanal düşmana,yine kendi kafalarının el verdiği şekilde saldırdılar.

Tribüne gelmişlerdi ama ne için geldikleri zaten baştan belliydi.Sahadaki Tofaş takımından 3 oyuncu saymalarını istesen o an tribünde olan elemanlardan %90'ı sayamaz o derece aciz ve bulundukları durumdan habersizler.Bulundukları yeri stadyum sanan kişiler geçtiğimiz haftalarda İnönü'de oynanan maçta,maça gelen kimseye zararı olmayan ailelere yaptıkları gibi Bursa'da da ailelerin burnundan getirdiler.

Aslında salona girerken bozuk para,kesici-delici alet ve hayvan sokulması yasak ama demekki aramada problem var hepsi içeride mevcuttu.

Yani anlatmaya çalıştığım şey şu ki; Yıllardır başarılamayan bir şeyi geçen sezon başararak Anadolu'dan şampiyon çıkardıklarındaki topladıkları bütün sempatiyi bütün sıcaklığı gitgide kaybediyorlar.Şampiyon olduklarında bende çoğu fanatizmden uzak spor sever gibi sevinmiştim şampiyonluklarına.Fakat bu şampiyonluk içlerinde tuttukları,bastırılamayan duygularının açığa çıkmasına sebep oldu demekki.Git gide o sıcak Anadolu takımı,Anadolu şampiyonu takım görüntüsü kaybedip fanatizme bulanmış,işi spor izlemek değil kavga çıkarmak olan itici bir taraftar topluluğu ve takıma dönüşüyorlar.Nasıl ki Fenerbahçe taraftarının yaptığı iticilikle takımlarından bugün kendilerinden başka herkesin nefret etmesini sağladılarsa Bursa'da bu yolda ilerliyor.

Böyle yapmaya devam edin sevgili kardeşiniz Ankaragücü'yle kardeş kardeş geçinip gidersiniz.Kendi kafanızda aptalca sebeplere dayandırarak yarattığınız sanal düşmanla,kafanızın el verdiği şekilde mücadele etmeye devam edin..

28 Aralık 2010 Salı

Tatlı Rüyalar - Alper Canıgüz



Blogun takipçisi olanlar önce bu başlığı ve yazıyı gördüklerinde garipseyeceklerdir.Haklılarda aslında çünkü bu satırlarda ilk kez spor dışında bir post açıyorum,postu atmanın sebebide Alper Canıgüz'ün Tatlı Rüyalar isimli romanı.

Bu harika romanı henüz bitirdim ve bitirir bitirmezde gelip buraya yazmak,okurlarla paylaşmak,okumamış olanlarada bir nebze öneride bulunmak için yazıyorum.Kitap uzun zamandır elimdeydi fakat bir türlü fırsat bulamıyordum okumaya.Nihayet dün sabah evden çıkarken onuda attım sırt çantama.Boş zamanlarda bakar,vaktimi değerlendiririm diye düşünürken daha ilk bölümden başlayarak kitabın içinde düştüm desem yanlış söylemiş olmam.

Sonuç olarak ta iki gündür çok yoğun olmama rağmen kitabı 2.günde bitirdim.Alper Canıgüz'ün ilginç bir dili ve anlatma yöntemi var.Sanki okuduğunuz bir roman değilde,çocukluğunuzdan beri arkadaşınız olan bir adamın size anlattığı bir hikayeyi dinler gibi hissediyor insan.Hikayenin akışına göre argo,küfür kullanmaktan yada bilimsel tabirler kullanmaktan hiç çekinmiyor ki işin garibi bu tabirler öyle güzel oturtulmuş ki kitaba ayrı bir renk katıyor.Okurken insanda acaba sonraki sayfalarda ne olacak karşımıza daha ne çıkacak duygularını sonuna kadar yaşatıyor.Birde kitabı başkalarına anlatma,okumuş insanlarla kitap üzerine konuşmak gibi çok değişik duygularda veriyor.

Konusu ne ? sorusunu duyar gibi oluyorum.İşte burada bunu ifade etmek o kadar zor ki..Kısaca ifade etmek gerekirse bir profesör,bir hırsız,bir Fransız kökenli Türk birde rüyalarıyla başı dertte olan adam ve bunlara eklenen yan karakterlerle herşeyin iç içe geçtiği aslında hepsinin tek birşeyin peşinde olduğu ama diğer yandan bakınca herkesin farklı birşey aradığı sıradışı bir hikaye olmuş.Açıklama biraz anlamsız gelmiş olabilir ama bu anlamsız açıklamayıda çözmek isteyenler tavsiye üzerine kitabı hemen edinip okusunlar,emin olsunlar ki bir solukta okunacak.İyi eğlenceler..


İlgilenenler içinse kitabın resmi tanıtımı burada :http://www.iletisim.com.tr/kitap/tatl%C4%B1-r%C3%BCyalar-512.aspx

26 Aralık 2010 Pazar

Q7 ve Çetesi



Çarşı ve Forza'nın hazırlamış olduğu tehditkar ve güzel fotoğraf.Quaresma,Simao,Almeida,Fernandes'den oluşan Portekiz çetesinin rakip defansları haraca bağlamaları dileğiyle.

25 Aralık 2010 Cumartesi

Karşıyaka Türk Bayrağıdır

Karşıyaka Türk Bayrağıdır


Güzel İzmir'li adam gibi adam Yılmaz Özdil'in 24 aralık 2010 tarihli gazetedeki yazısında Karşıyaka ve Türk bayrağı hakkındaki yazısı gerçekten olağanüstü olmuş.Yazıya yorum yapmak bize düşmez sadece okumayanlar için aşağıda sporla ilgili olan kısmını paylaşıyorum.(yazının son bölümü spordan bağımsız olduğu ve blogun spor blogu dışında içeriğe yer vermemesinden dolayı orayı koymadık)



Karşıyaka… Türk bayrağıdır
Karşıyaka’nın uğradığı saldırıyı, sportif şiddet olarak algılayan, Allah’ın geri zekâlısıdır.

Karşıyaka, Türk bayrağıdır.

Mustafa Kemal tarafından armasında ay-yıldız taşıma
onuru verilen ilk ve tek kulüptür.

(İkincisi Kasımpaşa…
1948 Londra Olimpiyatı’nda
6 güreşçimiz altın aldı,
Gazanfer Bilge, Mehmet Oktav, Ahmet Kireççi, Kasımpaşa’nın
sporcularıydı. Kasımpaşalı Başbakan’ın “faşist” dediği İsmet İnönü, Kasımpaşa’yaarmasında
ay-yıldız taşıma hakkı verdi.)

(Üçüncüsü Beşiktaş: 1952’de Yunanistan karşısına “milli
takım” olarak sahaya çıktı. Dönemin başbakanı Adnan Menderes, armasında ay-yıldıztaşıma onuru verdi Beşiktaş’a.)

(Resmi olarak bu üç kulüp, bayraktır… Diğer kulüplerimiz,
ay-yıldızı anca göğsünde taşır,
isterse 100 kere şampiyon
olsun, armasına koyamaz.)

İşgal edildiği gün, bir ulusun kurtuluş savaşını başlatan, işgali sona erdiği gün, o ulusun kurtuluş savaşını sonlandıran bir başka şehir yoktur dünyada İzmir’den başka… Karşıyaka, İzmir’inTürkler tarafından kurulan ilk spor kulübüdür. Bütün sporcuları Kuvayı Milliye kahramanıdır.Galip Hoca lakaplı Celal Bayar’la birlikte, Ege dağlarında vuruştular. 9 Eylül’de İzmir’e ilkgirenler arasındaydılar.
Bu nedenle, armasında ay-yıldız taşıma onuru verildi. Bu onuru Mustafa Kemal’in elindenalan,
ilk ve tek kulüptür. Başka yoktur.

Hani meşhur ibret öyküsü
vardır ya… İşgal sırasında
İzmir’e gelen Yunan Kralı,
ayağına serilen Türk bayrağını
ezip geçmiş, sonra aynı köşkte
kalan Mustafa Kemal’in ayağına Yunan bayrağı serilince, “Bize
yakışmaz” deyip, kaldırtmıştır… Karşıyaka’da yaşandı o hadise.

Atatürk’ün manevi kızı, tarih profesörü Afet İnan, bizzat anlatmıştır… “Ben sporcunun, zeki,çevik ve ahlaklısını severim” sözünü, Karşıyaka
Spor Külübü’nü cumhurbaşkanı olarak ziyaret edip, pırıl pırıl kızlarımızın tenis idmanınıseyrettikten sonra söylemiştir.

Kutsal emanet Karşıyaka’dadır.

Zübeyde Hanım orada yatar.

Başka?

Rum Kesimi’ne onlarca Türk takımı gitti bugüne kadar, futbol, basketbol, voleybol, hentbol…
Çıt çıkmadı… Peki, Karşıyaka’dan başka bi tek hangi takım saldırıya uğradı? İzmir Tuborg!

Rumların İzmir alerjisidir bu.

9 Eylül’ün kuyruk acısıdır.

Başka?

İzmir işgal edildiğinde,
İzmir Metropoliti etekleri uçuşa uçuşa gelmiş, diz çökerek, işgal komutanının çizmesini öpmüş, elindeki haçı havaya kaldırarak, “Evlatlarım, ne kadar Türk
kanı içerseniz, o kadar
sevaba girersiniz” diye haykırarak, kıyımı başlatmıştı.

Adı neydi o arkadaşın?

Hrisostomos.

Asıl adı, Kalafatis’ti…

Konstantinopolis başpiskoposu Hrisostomos’un adını lakap olarak almıştı. Onu yaşatıyordu.

Peki, Rum Kesimi’nin “Türkiye düşmanımızdır” diyen metropolitinin kullandığı lakap ne?

Hrisostomos!

Kinlerini yaşatıyorlar.

İzmir’deki Hrisostomos, komşularını katletmenin bedelini ödedi… Sonra ne oldu? Türk kıyımıiçin dua eden bu arkadaş, 1993’te, Yunan kilisesi tarafından “aziz” ilan edildi.

Başka?

İzmir’deki Hrisostomos,
Aya Fotini Kilisesi’nin
papazıydı. İbadethane filan değildi orası, cephanelikti, teşkilat merkeziydi. 9 Eylül’de yıkıldı. Sonra ne oldu? Atina’da
Nea Smyrna, yani Yeni İzmir diye bi semt var. Aya Fotini’nin bire bir kopyası dikildi oraya… İsmi, Aya Fotini… Önüne de Hrisostomos’un heykelini dikip, altına şunu
yazdılar: “İzmir şehidi!”

Başka?

İzmir’de Hollandalıların Protestan kilisesi vardı, sivri, üçgen çatı mimarisiyle “Ben Protestankilisesiyim” diye bağırır adeta…
Bu kilise Rum cemaatine verildi.
Adı ne kondu? Aya Fotini!

(Üç beş Rumumuz kaldı. Bu memleketi en az benim kadar severler. Pek çok Türk’ten daha hayırlı yurttaşlardır. Amacım,
onları rencide etmek değil. Ama, bizi keriz yerine koymaya kalkanlara, arada bir nostaljiyapmak lazım… Özellikle, son dönemde, Hrisostomos hakkında kitaplar yayınlayan ve nekadar iyi insan olduğunu anlatmaya çalışan
İzmirli işadamları var mesela…
Ne yapmaya çalıştıklarının farkında olduğumuzu bilmelerini isterim.)

Demem o ki…

Karşıyaka’nın uğradığı
saldırıyı sportif şiddet olarak algılayan, ahmaktır.

24 Aralık 2010 Cuma

Willkommen Almeida !



Yıllardır İnönü'nün yanındaki gökkafesi eleştirir dururduk.Şimdi gökkafesi İnönü'nün ortasına diktik.Portekiz'lileri dörtledik hepimize hayırlı olsun..


Almeida'nın Beşiktaş'a maliyeti hakkında resmi açıklama şöyle:


Şirketimiz Hugo Miguel Pereira de Almeida'nın transferi konusunda kulübü Werder Bremen ile 2 milyon avro sözleşme fesih bedeli karşılığı anlaşmıştır.

2010-2011 yarım sezonu için 1 milyon 650 bin Euro, kalan 3 sezon için (2011-2012, 2012-2013 ve 2013-2014 sezonları) sezon başına 2.5 milyon Euro garanti ücret ödenecektir

23 Aralık 2010 Perşembe

Bem-vindo Simao !



Rıdvan Dilmen :Şimdi bir Alex değil.

Gololurr:Evet ondan daha fazlası..


Klüpten yapılan resmi açıklamayıda verelim tam olsun:

"Atletico Madrid oyuncusu Simao Pedro Fonseca Sabrosa’nın transferi konusunda, kendisi ve kulübü ile anlaşılarak, oyuncu ile 2,5 yıllık sözleşme imzalanmıştır. Futbolcuya sözleşme bedeli olarak 2010-2011 yarım sezonu için 2.200.000.€, 2011-2012 sezonu için 2.500.000.€ ve 2012-2013 sezonu için ise 2.500.000.€ ücret ödenecek olup; kulübü Atletico Madrid’e ise 900.000.€ sözleşme fesih bedeli ödenecektir."

22 Aralık 2010 Çarşamba

Kimin Barbar Olduğu Ortada !!



Dün akşam oynanan Apoel-Karşıyaka maçında bitişten hemen sonra KSK'lı oyunculara daha önceden organize ve planı yapılmış şekilde saldırıldı.Karşıyaka'lı oyunculara,Türkiye'ye maç boyuncu ırkçı,küfürlü ve tahrik edici tezahüratlar yapılmış.Maç bittikten sonrada kendilerine taşlarla,sopalarla,gaz bombaları ve çeşitli kesici,delici aletle saldıran hayvanlardan canlarını zor kurtarmışlar.Neyseki takımımızda ve teknik heyetimizde kondisyonerden başka bir sakatlığı yada yarası olan kimse yok sevindirici nokta burada.

Hemen her platformda Türk'lerin spor ahlakından yoksunluğunu,barbar ipe sapa gelmez bir millet olduğunu iddia edenler bakalım dün yaşananlardan sonra bu durum hakkında ne yorum getirecekler ve cezası ne olacak ?

Sürekli olarak avrupada Türkiye deplasmanları hep cehennem,yada holiganizmin ana vatanı gibi gösterilip vurgulanır.Buna karşı ülkemize gelen yabancı takımlara bazen tahrik edici hareketlerde bulunsalar dahi zarar verilmemiş,zarar verilmemesi için ultra güvenlik önlemleri alınmıştı.

Herhangi bir Türk takımı,hangi branşta olursa olsun ne zaman Yunanistan'a,Güney Kıbrıs'a gitse buna benzer olaylar her zaman yaşanıyor ve yaşanmaya devam edecek.Bizlerin onlara karşı gütmediğimiz kin ve nefreti onlar bize karşı hala sürdürmekte kararlı bir tutum içindeler.Tarihten gelen ezikliklerini bu şekilde insan dışı hareketlerle bir öc ve intikam duygusuyla dışa vuruyorlar.

Şimdi Fiba'nın ne yapacağı asıl merak konusu.Türkiye'nin herhangi bir küfürlü tezahürat yada bir olayında sınır tanımayan cezalar verilirken,bizzat oyuncuların ve teknik ekibin oraya spor müsabakası yapmak için gelmiş savunmasız insanların canına kast etmeye çalışanlara bakalım ne ceza verilecek ? Böyle durumlarda kişiye göre muamele yapıp bazılarının bu kişiye göre muameleden güç almasını sağlayıp bu tür davranışların devam etmesinimi,yoksa tarafsızlık ilkesine dayanarak bu tür davranışları bitirmek için radikal çözümler arayıp hak ettikleri cezayı vereceklermi bekliyoruz..

20 Aralık 2010 Pazartesi

Yinemi Yapacaksınız ?


Fenerbahçe asbaşkanı Abdullah Kiğılı'nın sabah gazetesinde çıkan demecini okurken şaşırdım.(merak edenler için) Aslında demeçte çok da şaşıracak birşey yok pompalanmaya hazır taraftara en uygun şekilde yapılan pompa yöntemini kullanmış benim asıl takıldığım nokta farklı.

Demiş ki asbaşkan 2004 yılında Beşiktaş'ın 9 puan gerisinden gelip şampiyon olmuştuk yine yaparız.Çoğu kişi hatırlar o sezon neler olduğunu hani Bursa'nın düştüğü,Fb'nin inanılmaz yükseldiği aslan kesildiği sezon.

O sezon Fenerbahçe'nin nasıl şampiyon olduğunu hemen herkes biliyor.Birde bunu göğüslerini gere gere anlatıp gezmekten gocunmuyorlar üstüne üstlük kendi beceremedikleri olaylar yüzünden (bknz.geçen sene kaçan şampiyonluktan sonra Beşiktaş,Bursa'ya maçı verdiğini iddia etmişlerdi) çamuru başkalarına atıyorlar.Sonrada temiz lig,adil yönetim,eşit kararlar demektende geri kalmıyorlar bu güzel oyunu bu hale getirip milleti birbirine düşürmeyi başarıp kendilerini kurtarmayı başarıyorlar ya helal olsun..

19 Aralık 2010 Pazar

Geçmiş Olsun



Bu maçla ilgili ne yazacak birşey var nede arkasından söylenecek bir söz.90 dakika boyunca ızdırap,sıkıntıdan başka birşey vermediler.Bu haftadan öncede 12 puan fark vardı ama umut hala mevcuttu.Bu akşamdan sonra oda uçtu gitti bu sezon daha devre arasında lig adına herşeyi tükettik.Sahadaki oyuncular arasında tek adına üzüldüğüm kişi Quaresma'ydı tek başına birşeyler yapmaya çalışınca olmuyor Q7'im tek başına mümkün değil.Bu adamı al koy bu takımın içine birde verim bekle tek başına bu kadar oluyor.

Sezon başında pompalanan hayaller,toz pembelik,yatırımlar,transferler hepsi uçtu gitti.Şimdi bunların üstüne buz gibi bir maden suyu içmek lazım.Gerçi bunları hazmetmek için kaç litre içmek lazım oda tartışılır.

Yaparsa Karşıyaka Yapar



BBL'nin 10.haftasında KSK-FBÜ arasında inanılmaz zevkli,heyecanlı bir maç oynandı.Bu haftaya kadar yenilgisi olmayan Fb,İzmir'de KSK'ya konuk oldu.

Karşıyaka David Dolston önderliğinde 2 uzatmaya giden maçı 101-98'le kazandı.Son yıllarda izlediğim en keyifli,mücadelesi yüksek maçlardan biriydi.Bu yüzden iki takımada teşekkür etmek gerekiyor.

Bu güzel gün ve maçta üzücü birde olay yaşandı.Maçın 2.uzatma çeyreğinde Karşıyaka'nın genç oyuncusu Furkan Aldemir aldığı savunma ribaundundan sonra yere inerken ayağını ters bastı ve genç oyuncunun bileği döndü.Yere düştüğünde çok acı çektiği belli olan Furkan pozisyondan sonra maça devam edemeyerek sedyeyle hastaneye götürüldü.Umarım ciddi bir sakatlığı yada sahalardan uzun süre uzak kalmasını gerektirecek bir durum olmaz.

Maçtan bir güzellikte Furkan'ın sakatlığı sonrası Ömer Onan'ın Furkan'ın yanına gelmesi onu sakinleştirmeye çalışması,başını okşaması,Fbü doktorlarınında KSK doktorlarına yardım için gelmeleri güzel görüntülerdi.İşte sporun ruhu budur aslında.İlla böyle beraber olabilmek için musibetlermi gerekiyor bunu bir düşünmek lazım.

17 Aralık 2010 Cuma

Bazıları Soğuk Sever




Bugün yapılan kura çekiminde UEFA'da ileriki zamanlarda oynayacağımız rakiplerimiz de belli olmuş oldu.İlk olarak karşılaşacağımız ekip D.Kiev olacak.

Kura çekiminden önce gönlümden geçen takımlar arasında yoktu açıkçası,yada bu takım gelmemeli dediğim takımlar arasında da yoktu.Basın sözcümüzün yaptığı açıklama gibi oldu farkındayım ama hakikaten öyle.Gönlümden geçen 2 takım vardı bunlar;Twente,Braga'ydı.Gelmemeli diye düşündüğüm takımlar ise Liverpool ve Man C. takımlarıydı.Nitekim şuan kurtulmuş olsakta turu geçtiğimizde karşımızda Man C. 'yi bulacağımız bir gerçek.

Bazı yerlerde okuyorum Liverpool gelmeli intikam alınmalı tarzda yazılar vardı.Bunları anlamıyorum önceki yıllarda adını duyunca yolumuzu değiştirdiğimiz takımı 1 sene sonra istemek bana çok abes geliyor.Geçmiş yıllara göre çok mükkemmel oynamıyoruz,rakibimiz kötü bu aralar deniyor ama karşımızdaki takım Liverpool o yüzden duygusal düşünmekle olacak bir iş değildi şuan çıksada eleyemeyeceğimizi düşünüyordum.Neyseki Dinamo çıktı şansımıza.

D.Kiev'le ilgili çok ayrıntılı bir yazı yazamayacağım.Dişimize göre eleyebileceğimiz bir takım olduğuna herkes gibi bende inanıyorum.Şuan için Ukrayna liginde lider Shakhtar'ın 12 puan gerisindeler.Karşımıza BATE Borisov, AZ Alkmaar ve Sheriff'in bulunduğu E grubunu lider bitirerek geldi.

Deplasmandaki maçı 24 şubatta oynayacak olmamız bizim için handikap.O yüzden ilk maçın İstanbul'da olmasını artı olarak görenlerdenim.İstanbul'da alınacak 2-0 gibi skorlar bence bize turu getirecektir.Son olarak Kiev'in bu sene grupta aldığı skorları vererek bu postu bitirelim.Umarım Beşiktaş'ımız için en hayırlısı olur.


E grubu Dinamo Kiev :

Dinamo Kiev-BATE Borisov: 2-2

Sheriff-Dinamo Kiev: 2-0

AZ Alkmaar-Dinamo Kiev: 1-2

Dinamo Kiev-AZ Alkmaar: 2-0

BATE Borisov-Dinamo Kiev: 1-4

Dinamo Kiev-Sheriff: 0-0

16 Aralık 2010 Perşembe

Top 16 ' ya giriş bileti Panathinaikos Galibiyeti




Yağmurlu ve soğuk bir İstanbul akşamında yine düştük Efes'in peşinden Sinan Erdem yoluna.Avrupada ki kaderimizi tayin edecek maçta takımımızı bu sezon içerideki hiç bir maçta yanlız bırakmadığım gibi bu maçtada yanlız bırakmak olmazdı.Atina'da fark yemiş,gruptan çıkma yolunda büyük yara almıştık Pana'ya karşı.Hem milletlerimiz bakımından,hem gruptaki durumlardan,hemde oradaki skordan dolayı çok çok önemli bir maç bizi bekliyordu.


Çoğu avrupa maçında olduğu gibi yine birlikte gittiğim arkadaşlarımla buluştuk.Hava çok soğuk,yağmur hafiften hafiften yağıyordu.Düştük çamur içindeki yollardan Sinan Erdem yoluna.7.30'da ulaştık salona,bizimkiler yani Efesliler yine 6.kapının önünde toplanmış içeri girmeye hazırlanıyordu.Maça olan yoğun ilgiden dolayı biletimizi almayı biraz bekledikten sonra maçın başlamasına 20 dk kala salona girdik.Bu maçta diğer maçlardan farklı olarak bundan sonraki avrupa maçlarındaki daimi yerimiz olacak olan 114 nolu bloga geçtik.

Geldiğimizde hazırlıklar tamamlanmış,davullar asılmış,pankartlar asılmıştı.Maçın başlamasını beklerken grup olarak maçla ilgili,euroleague'le ilgili kısacası Efes'le ilgili konuları konuşmak gerçekten keyifli oluyor.Tribünde Efes sayesinde yeni bir güzel insanla tanışma şansım oldu böylece tanışıklıklar ve sohbete katılacak insan sayısı dahada arttı.Konumuz dahilinde buradan Berk'e de selamlarımızı gönderelim.


Maç başlamasına az bir süre kala oyuncularımız alkışlarımız eşliğinde adları anons edildi.Pana ise yoğun ıslık sesiyle anons edildi.Maçtan önce dualar edilmiş,Efes'in maçı alması için türlü uğurlar yapmıştık.Yeni oturduğumuz blokta bizim gruptan başka kimse olmadığı için maçın tümünü ayakta rahat rahat izledik.

Maç başlamış herkesin çok zor olacak,kaybedebiliriz dediği maça harika başlamıştık.Üst üste gelen sayılarımız,savunmadaki direncimiz muazzamdı.Herhalde istesek yada dilesek anca bu kadar güzel başlayabilirdik rüya gibiydi herşey.İkinci periyodun sonunda harika oyun devam ediyor,bizden sevinç çığlıkları skor tahminleri yükseliyor birbirmize sarılarak zaferi daha o zamandan kutlamaya başlıyorduk.

İkinci periyod 42-24 bitiyor herkesin keyfi iyice yerine geliyordu.Taa ki 3.periyod başlayana kadar.3. periyodun başlamasıyla birlikte,tutukluk hastalığımız nüksetmiş fark erimeye başlamıştı.Fark 10 sayının altına düşene kadar pek önemsenmeyen oyun 10 sayının altına düşünce alarm sinyalleri çalmaya başladı ve herkesin 2 gramlık keyfini aldı götürdü.Maç berabere olmuş 'bu farktan bu maç verilirmi' 'ler duyulmaya başlamıştı.

Bitime 10 küsür saniye kala serbest atış çizgisinden 1 sayıyla dönmemiz ve üstüne hücumda sayıyı yememizle maç sonuna 3.50 saniye vardı.Herkes koltuğuna çökmüş kalmış,maçın buralara gelmesine inanamıyordu.Takıma ve seyirciye gaz vermek o an için çok önemliydi ve böyle durumlarda milli duyguları körüklemesi açısından en gaz marşlardan biri olan'10.yıl marşı' kullanıldı.

Bitime 3.50 saniye kala topu kenardan oyuna soktuk.Her şey ağır çekimde ilerliyor,takımın setlerini çözmeye çalışıyorduk.Tribünde olan çoğu kişi gibi bende Rakocevic'in topu kullanacağını düşünüyorken sahneye O çıktı ve sihirli eliyle aynı Sırp'lara yaptığını bu kezde Yunan'lara yaparak bir kaptanın yapması gerekeni yaparak takımını top16'ya taşıdı.Topun çemberden geçmesi ve ardından gelen' daaaaat' sesiyle adeta bütün tribün yıkıldı.Keşke bir kamera olsaydıda o anları o tribünü kaydetmek mümkün olsaydı harika,olağanüstü anlardı.Teşekkürler Kerem Tunçeri.Ayrıca son zamanlardaki modaya bende uyuyorum ve şöyle diyorum teşekkürler Comandante !!





+Maçın sözü yine tribünden geliyor:Burhan abi(burnovic) 'ye maçtan sonra gruptan çıktıkmı abiiiii diye sorduktan sonra verdiği cevap : ÇIKTIIIK ÇIKTIIKK ULAAAN ÇIKTIIIK !!


+Maçın görüntüsü:Artık grubumuzun maskotu haline gelen Ali Abi'nin oğlu 2.5 yaşındaki Ebrar'ın boyundan büyük formayla ortalıkta yürümesi.





*Fotoğraf efesbasket.org'tan..

14 Aralık 2010 Salı

Günün fotoğrafı 14.12.2010




Günün fotoğrafı dün akşam oynanan Bursaspor-Kasımpaşaspor maçından geliyor.Kar altında futbol.

K.ç donmasına rağmen sahada olmak prim getirir

Taraftarsız oynamak motivasyon düşüklüğü getirir

Herşeye rağmen kar atlında bile futbol oynamak paha biçilemez..

11 Aralık 2010 Cumartesi

Efes Pilsen - Panathinaikos maçına bilet veriyoruz !





15.12.2010 tarihinde saat 20:15'te Sinan Erdem Spor Salonunda oynanacak olan Efes Pilsen - Panathinaikos maçına blog üyelerimizden sorduğumuz soruya doğru cevap veren 5 kişi bilet kazanacak.Kurallar ise şöyle:

-Blogumuzun izleyicisi olmak başlıca kural.Eğer izleyici değilseniz izleyici olmanız gerekmekte.Bilet etkinliğimiz izleyicilerimiz için geçerlidir.

-Ad,Soyad ve e-mail adresi ulaşım için mutlaka yazılmalıdır.

-Yazılan cevapların sırası önemli değildir,verilen cevaplar arasından 5 talihlimiz seçilecek.

-Salı akşamı saat 22.00'a kadar verilen cevaplar değerlendirmeye alınacaktır.


Sorumuz ise şöyle ;


Bu sezon Panathinaikos-Efes Pilsen arasında Atina'da oynanan ilk maçın skoru nedir ?






*Biletler konusunda yardımcı olan Efesliler.org'a teşekkürler..

10 Aralık 2010 Cuma

Ah Sarı Çocuk Ah..



Her maçtan sonra yazdığım 'aklımda kaldığı kadarıyla' serisini bu maçta yazmayacağım.Maçla ilgili hiç birşey yazmak istemiyorum çünkü.Galatasaray,Sofia,Bursa korktuğumuz üç maçı galibiyetle geçip tam birşeyler yeniden olmaya başladı derken Es-Es bize sağlam bir tokat attı.Zaten kötü başlayıp kötü götürdüğümüz maçta 'sarı çocuk''da atılınca bizim için maç orada bitti.


İyi tatiller Guti...

8 Aralık 2010 Çarşamba

Atkı Koleksiyonu #2 Cska Moskova






Yeni yeni toplamaya başladığım/çalıştığım kolleksiyonumdan değiş-tokuş yoluyla alınmış bir atkı.Euroleague'te Efes'e rakip olarak takımını desteklemeye gelen Cska taraftalarından almış bulunmaktayım.Atkı yazlık atkı olarak nitelenen atkılardan iki tarafıda farklı olmak üzere çift taraflı.(cümle düşük oldu)İki tarafında da oyuncuların fotoğrafları ve imzaları mevcut.Atkıyı aldığım Cska'lı arkadaşlarla ayak üstü konuşmamıza göre özel yapım atkılardanmış.Özel yapım atkıya karşı benim verdiğim ise işportada satılan 5tl lik atkılardandı.Bu atkının hikayeside böyledir işte.



Not:Bulgar,Rus liglerine kısacası Slavlara ilgi duyan Ultras'a konu dahilinde de selamımızı çakalım.

7 Aralık 2010 Salı

Bursa'nın Düşmanlığı




Bu gün nette bloga yazacak konu için haber sitelerine bakarken 'Bursa'lılar Tehdit Etti' linkini verdiğim haberi gördüm.Haberi buraya kopyalamak yerine linkini vermemin sebebi işin artık iyice saçmalık boyutuna gelmiş bulunmasından dolayıdır.

Bursaspor taraftarı ve Beşiktaş taraftarı arasında yaşanan yapay husumet'i bilmeyen yoktur herhalde.Yıllar önce yaşanmış,sakin kafayla oturup düşünüldüğünde aslında ortada birşey olmadığı görülen bir olay var.

Ne olmuşta bu taraftarlar düşman olmuş ? Ben söyleyeyim Bursa'nın ligden düştüğü sene Beşiktaş son maçlarını kaybetmiş ve Bursa ligden düşmüş.Eee o zaman ? Bu arkadaşlar diyorlarki vay efendim Beşiktaş bilerek yenildi,neden yenmediler ? Bursa bu yüzden ligden düştü,tek suçlu Beşiktaş'tır.Mantığa bakarmısınız ? Böyle saçma,olayları kendine göre ayarlayan bir mantık olabilirmi ?

Geçen gün 90+ programında da konuşuldu aynı mevzu.Burada yazdıklarımın ve düşündüklerimin neredeyse hepsini Sergen'de söyledi aynı programda.Beşiktaş son maçlarını Bursa'nın rakiplerine kaybediyor Bursa ligden düşüyor.Yenseydin o zaman kardeşim maçlarını,son maçlardamı geldi aklına kazanmak ? Beşiktaş'a şikeci diyorlar Beşiktaş o maçları kazansaydı Bursa ligde kalsaydı bu sefer öbür takımlar diyecekti ki Beşiktaş suçludur kaybederken geldi bizleri yendi.Hadi şimdi çık işin içinden.


Bu aptalca ve gereksiz düşmanlığın günümüzde de Bursa tarafından sürdürülmesi tek kelimeyle yobazlık ve ateşe körüklle gidip rant sağlamaktır.Şimdi ne tür bir rant içinde diyenler elbet çıkacaktır,kazancının ne olduğunu ben bilmem illaki bir kazançları varki bu işi sürdürmekte kararlılar.Kazançlarını bilen varsa yazsın bende merak ediyorum açıkças.

Neyse konuyu çok dağıttım demek istediğim o ki,ortada bir saçmalıktır gidiyor yıllardır.Bunu bitirmek için Beşiktaş bir adım attı ve Bursa'lı taraftarlara yasak uygulamayarak stadına kabul etti.Yine bir takım kendini bilmezler (sözüm meclisten dışarı bütün Bursa taraftarına söylenmiş bir söz değildir) ortalığı birbirine kattı.Giderken de tehdit etmişler Bursa'da görüşürüz diye.Adamlar yaşananları görüyorlar ve inatla düşmanlığı sürdürmekte kararlılar ne kadar sığ ve acınası bir durum içinde olduklarının farkında değiller.

Söylemek istediklerim hemen hemen bunlardı,ama son olarak geçen seneye dönelim hatırlayalım..

Yer:Bursa Atatürk Stadı

Maç:Bursaspor-Beşiktaş

Skor:2-1 Sonuç : Bursaspor tarihinde ilk kez şampiyon.


Bunları hatırlatsan hiçbiri sesini çıkaramıyor ama ? Sezon içinde maçları kaybet kaybet sonra ligden düş kendi beceriksizliğini başkalarına yık,ama yıllar sonra şampiyon olduğunda kendi el emeğinle şampiyon olduğunu iddia et.Adama bir taraflarıyla gülerler.

Kısacası bu düşmanlığın çoğu tek taraflı beslenen ve alt yapısı olmayan bir düşmanlıktır.Kendi başarısızlığını başkalarına çamur atarak kapatmayan çalışan bir takım kişiler,yine aynı takım ligin son maçında yenilerek şampiyonluğu onlara armağan ettiğinde seslerini çıkarmıyorlar..

Bide işin öbür tarafı var..Fener'in iddiasıda son maçta Bursa maçına asılmamışız,Fener'i şampiyon yapmamak için.Kendileri kendi evinde Trabzonu yenemiyor suçlu yine Beşiktaş.Düşünme özürlü arkadaşlar çamur ata dursun kendi takımı Trabzon maçını kazansa Bursa'nın skorunun önemi kalmayacağını kavrayamıyor.Ulan Beşiktaş'ım ne takımmışsın..


Düşmanlıkla ilgili iki satır birşey yazayım dedim konu nerelere gelmiş karmakarışık bir hal almış.Hiç oynamıyorum üstünde aynı şuan birbirine sallayan herkes gibi,taraftarı körükleyenlerin düşünceleri gibi karışık kalsın burasıda bakalım ne çıkacak.

5 Aralık 2010 Pazar

Beşiktaş-Bursa İlk Yarıdan Notlar



Bu maçlık bir değişiklik yaparak ilk yarıdan notlar yazacağım.Zira maç bittikten hemen sonra Efes maçına yetişmek için evden çıkacağım o yüzden ikinci yarı hakkında yazı yazabildiğimde geç olmuş herkes herşeyi okumuş olduğundan yazmanın pek anlamı olmayacak.

Sezonun ilk başındaki beğendiğimiz; top yapan,pas yapan,amacı kendi oyununu rakibine kabul ettirmek olan bir Beşiktaş vardı ilk yarıda.İzlerken seyir zevki hayli yüksek bir maç oldu.Sahada çok iki takım adınada çok kötüydü şöyle olsa böyle olsa diyebileceğimiz çok şey yok aslında.Başka notlar aktarmakta fayda var.

-Bursaspor kendine bir düşman ve amansız rakip yaratmak çabası içinde.Buna anlam veremiyorum.Neymiş son maç Beşiktaş'a yenilmişler ligden düşmüşler ee ? Düşmeyin diye yenilsemiydik ? Yenemeyen değilde yenilmeyen mi suçlu oldu burda ? Geçen yıl sezonun son maçında bizi yenip şampiyon olduklarında kimsenin sesi çıkmıyordu ama ?

-Volkan Şen sevdiğim futbolcular arasındaki yerini bugün kaybetti.Tamam kırmızı görebilirsin,küfürde edebilirsin maç içinde gelen gerginlikten herşey mümkün.Ama zaten arası gergin olan iki takımın maçında sahadan çıkmama çabası,çıkarken yaptıklarıyla Volkan'da Beşiktaş taraftarı tarafından kara listedeki yerini alır bundan sonra.Yakışmadı Volkan sana.

-Gençler oynasın,şans bulsun,takımda yer edinsin fikrini sonuna kadar destekliyorum.Fakat takımda forvetin yokken elindeki tek seçenek Ali'yken Fatih'i kadroya almamanın mantığını nasıl açıklayacak Schuster bilmiyorum.Gayet iyi niyetli bir çocuk Ali fakat bu maçta mutlaka Tekke sahada olmalıydı.

-Holosko hala adamın içinden geçmeye çalışıyor budur beni asıl üzen.

-İkinci yarı çok büyük süpriz olmaz,bizim takım saçmalamazsa bu maçı Beşiktaş kayıpsız geçecektir.

4 Aralık 2010 Cumartesi

Günün fotoğrafı 04.12.2010



Fotoğraf geçen seneden..Tatil döneminde Mehmet Okur'a gerekli çalışmaları yapabilmesi için salonunu açan Karşıyaka,Mehmet Okur'a hediye olarak KSK forması verirken..Memo,Karşıyaka'nın kendisi için çok özel bir yere sahip olduğunu söylemişti o gün.Bir gün o güzel forma üstündeyken seni oynarken görmek dileğimizide buradan dile getirelim.




Zamanın ötesinden gelen edit:


Efes Pilsen-Türk Telekom maçı için açtığımız yarışmada durumlar değişti.Sorduğumuz soru ve maç saati değişti.Maç saati 3 olarak duyurulmuştu Beşiktaş-Bursa maçına denk geldiği için bazı arkadaşlar gelemeyeceklerdi.Tbl maçı saat 5'e aldı yarışmamız devam ediyor..

3 Aralık 2010 Cuma

Panathinaikos Maçına Baretlerle Gidiyoruz !





Efes Pilsen'in Euroleague'deki rakiplerinden Panathinaikos'la Sinan Erdem'de oynayacağı maça Efesliler grubu olarak bir protesto ve tepki hazırlığındayız.Batiste adlı insan azmanının Olimpija'lı oyuncuya yaptığı hareket EL tarafından cezasız bırakıldı.

Efesliler grubu olarak güzel oyun basketbolu çirkinleştiren bu insana bir tepki olarak maça baretlerle ve pankartlarla gideceğiz.Her ne kadar cezasız bırakılsada en azından basketbol sevgisi olan bir grup olarak Euroleague gibi tepkisiz kalmayacağız.

Hazırlıklarımız sürüyor konuyla ilgili gelişmeler ileriki günlerde yaşanacaktır,yine buradan gelişmeleri aktaracağım.Baretler 5tl olarak konuşuldu ve büyük beğeni topladı çalışmalarımız tüm hızıyla sürüyor.Bir diğer konuda protestonun ne kadar çok kişiyle yapılırsa o kadar etkili olacağı bir gerçek,bu yüzdendir ki Efes Pilsen-Panathinaikos maçında sizde aramızda bu protestoyu birlikte yapıp takımımızı desteklemek isterseniz yorum bölümüne yorum yaparken iletişim için mail adresinizide bırakabilirsiniz.

1 Aralık 2010 Çarşamba

Efes Pilsen-Türk Telekom maçına bilet veriyoruz !





05.12.2010 tarihinde saat 17.00'da oynanacak olan Efes Pilsen - Türk Telekom maçına blog üyelerimizden sorduğumuz soruya doğru cevap veren 5 kişi Efes Pilsen tribünü bench arkasından tek kişilik bilet kazanacak.Kurallar ise şöyle:

-Blogumuzun izleyicisi olmak başlıca kural.Eğer izleyici değilseniz izleyici olmanız gerekmekte.Bilet etkinliğimiz izleyicilerimiz için geçerlidir.

-Ad,Soyad ve e-mail adresi ulaşım için mutlaka yazılmalıdır.

-Yazılan cevapların sırası önemli değildir,verilen cevaplar arasından 5 talihlimiz seçilecek.

-Cumartesi akşamı saat 24.00'a kadar verilen cevaplar değerlendirmeye alınacaktır.


Sorumuz ise şöyle ;

- Erwin Dudley'in Efes Pilsen'den önceki klübünün adı nedir ?



*Biletler konusunda yardımcı olan Efesliler.org'a teşekkürler..