31 Ocak 2011 Pazartesi

Lise Ergeni Üzerine Genel Bakış




Evet sevgili blog okurları aşağıda paylaştığım kimine göre saçma,kimine göre komik,kimine görede hiç birşey ifade etmeyen yazım daha önce alkislarlayasiyorum.com ' da yayınlanmıştı.Halada orada gerçi fakat benim söylemek istediğim başka bir konu var.

Bugün için yazacak üstüne birşeyler karalayacak herhangi bir konu bulamadım.Tam anlamıyla yazmak istemediğim bir konuda da yazıp sizleri sıkmak istemedim o yüzden bu yazıyı paylaşıyorum.Blog konseptinin 2. kez dışına çıkıyorum bu yazıyla.Siz okuyucalardan istediğimde yazıyı okuduktan sonra yorum kısmına yorumlarınızı bırakmanız.Spor yazmadığım zamanlarda böyle yazılar eklemelimiyim ? Eklemeliysem ne kadar sık olmalı ? Yazı hakkındaki düşünceleriniz nelerdir ? Yazıyı okuduktan sonra yazı hakkında birşeyler karalarsanız çok memnun olurum iyi okumalar ..



LİSE ERGENİ ÜZERİNE GENEL BAKIŞ




Bu yazımızda liseli ergen nedir ? Kaça ayrılır ? Ayrılan grupların özellikleri nedir bunları inceleyeceğiz.

1-Lise ergeni adayı nedir ?

Lise ergeni adayı 8.sınıftan mezun olduktan sonra liseye geçiş arasında yaz tatilinde başlayan durumdur.Artık 8.sınıf
bitmiş o dillere destan olan liseye karşı cinsle arkadaşlıkların daha sık olduğu okullardan kaçışların hep beraber
yapılan maçları hocalara artislik yapılan yere adım atıcağı için bireyimiz heyecanlı ve kendini bişey oldum san
ması durumuna lise ergenliğine geçiş süreci (lise ergeni adayı ) denir.

2-Lise ergeni nedir ?

Lise ergen adayımız lisedeki ilk gününde sınıfına gelir kimse kimseyi tanımaz herkes mal mal oturur beklemeye başlar.
Sınıfta geçen seneden kalan varsa hayvansı bir iç güdüyle ayağa kalkar artisliğini yapar geçen seneki arkadaşlarından
gördükleri olursa onlara selam çakar efendime söyliyim ben buraların kralıyım tavırları içinde bulunur.Lise ergen adayımız
içten içe bu kişiye küfür etmeye başlar lan bütün kızlara artisliği bu yaptı ben babayı alırım saçlarıda okul tıraşı yapmasaydım belki
şansım vardıda böyle iyice sıçtık düşüncelerini kafasından geçirir.(okul tıraşına ayrıca değinicem)İlk ders ilk öğretmen gelir tanışma faslı
ad soyad baba anne mesleği gibi geyiklerden sonra klasik konuşma yapılır.Artık lisedesiniz bir abi bir abla oldunuz artık
yaşınıza göre davranmanızın vakti geldi küçüklere örnek olmalısınız lise ilk öğretime benzemez ! gibisinden konuşmalar
yapılır ve ergen adayımızın içindeki ilk ben bişey oldum ( bknz.bişey oldum : bi bok olduğunu sanmak ) düşünceleri tamda
bu sırada filizlenir.Günler geçmiş sınıftaki yalnızlığını bozmuş kendince bir çevre edinmiştir artık.Okula parfüm sıkarak gelmeler
(çoğunlukla berber parfümü tarzı yada çakma adidas v.s.)saçların arkasını kaldırıp önünü yalatmalar,beyaz çorap corcik giymeler
ve en önemlisi de hıncal uluç tarzı atkı takmak en önemlisi budur liseli ergen için.

Tanımımızı yaptıktan sonra başlıklar altında liseli ergen cinslerini inceleyelim :

a-) Apaçiler,Kendini ağır abi sananlar:

Bu ergenler yukarıdada bahsettiğim hayvansı iç güdüyle kendini dişi cinse beğendirmek etrafına aslında tırt biri olsada
sen benim böyle göründüğüme bakma ben adamın götünü keserim havaları yaparlar.(Bu durumda gerçek yüzünü görmek için üstlerine yürümek
sesinizi yükseltmek gibi yöntemler kullandığınızda iç yüzüne döndüğünü kaçıcak delik aradığını görebilirsiniz.Yada görmeyedebilirsiniz adam
ciddi çıkar harbi apaçidir dayak yeyince sonra bana gelmeyin kralınızı tanımam ben yazmadım iftira der uzaklaşırım.)Saçlarını kesinlikle
arka tarafı kalkık ön tarafı inek yalamış halde gezerler.Pantolonları paçaları daraltılmış olduğundan şalvarımsı bir hal alır.Ayakkabı kesinlikle
corcikdir.Aksesuar olarak da tesbih kullanırlar.Takıldıkları yerler okul bahçesinin duvarının köşelerinde bulunurlar ve yanda bank olmasına
rağmen kesinlikle ya sıçma pozisyonunda yada 5 li 6 lı gruplar halinde çember halinde konuşurken görebilirsiniz.(Köşelerde takılmalarının
sebebi götü sağlama alma politikası olabilir.Arkadan gelen enseye şaplak göte parmak gibi bir harketten kaçınarak var olduğunu düşündüğü
karizmasınıda kaybetmemek için böyle bir yola başvurmuş olabilir.Sebebi daha kesin bilinmemekte çalışmalar sürüyor.)

b-)Kendini Casanova zannedenler:

Bu tip ergenimizde üreme iç güdüsü tavan yapmış durumdadır.Gördüğü hemen her kızla arkadaşlık kurmaya çalışır arka
daşlık konusu istediği yönde ilerlemeyincede naber kanka yaaa tavrına geçerler ve kızların haberi olmasa bile kendi ken
dine kanka olmuştur.Sarılıp fotoraf çekilmeler,okula gelirken giderken hatta tenefüslere bile çıkarken öpmeler v.s.
Kendisiyle konuşan her kızı cinsel arzularına göre değerlendirebilir.Mesela kızımız silgi ister ve ergenimiz kurmaya başlar
neden benden istedi ? başka adammı yokta benden istedi ? lan iş atıyo bana bu ya ( iş atmak bunada değinicez) abooo
verirmi ki acaba ? du bakalım der ve işe koyulur.Bütün ders kızı kesmeler kızın söylediği en malca şeye bile yerlere yata yata
gülmeler,kalemi olduğu halde ondan kalem almalar,yemek ısmarlamalar kanka falan demeler fakat hiç biri günümüzde para
etmediği için ergenimizin hiç başlamayan aşk hayatı hüsranla biter.

c-)Sürekli ağlamaklılar:

Bu tipimizde hayatın eleğinden geçmiş yaşanıcak bütün hüzünleri,sıkıntıları yaşamış,sabah okuyup akşam çalışan evde geçin
dirmesi gereken on kişi varmış gibi yüzünde hep bir üzüntü hep bir olduğu yeri beğenmeme durumu vardır.Ağızlarının içinden
konuşurlar.Arkadaşlarından ayrı takılırlar genelde kendileri gibi tipler bulup onlarlar takılırlar.Arkadaşıyla öyle önemli olmayan
bir kavga yada evden bir yere gitmek için izin alamadıkları gibi eften püften durumlarda msn iletilerine hayat boş,hayat benden
aldıklarını nerene sokucaksın,bütün dertler bende ne zaman gülücem ben artık gibi yazılar yazmalarıyla ünlüdürler.

d-Karşı cinsle alakası olmayanlar:

Bu tip ergenimizde kendi gibi bir kaç arkadaşıyla günün 24 saati futbol muhabbeti yapabilir.Okula fanatik,fotomaç ve iddia programı
getirirler.Beden eğitimi derslerinde tuttukları takımın formasını,spor ayakkabı yerinede halı saha giyerler.Sınıfın futbol kaptanı benim
gibisinden iddiaları bulunur.(Kaptan olmanın hiçbir ayrıcalığı yoktur kendi kendine kaptanım diye gezer)Derslere girmeden önce sıraya
davul muamelesi yapıp marş söylerken görülmeleri mümkündür.

e-)Tikiler:

Bu tip ergenimiz ne tam bir apaçidir nede tam bir tikidir.İkisinin arasında kalmış ne yöne gideceği bilemez durumdadır.Saçlarını yaz
tatillerinde kesinlikle uzatıp jöleyle ilginç şekillere sokmayı severler.Ayakkabı olarak beyaz convers yada adidas süperstar giyerler.
(Yarısı çakmadır)T-shirt olarak pembe,vücuda yapışan taşlı maşlı davranışlarına uymayan(davranışları ağır abi gibidir)şeyler giyerler.
Aksesuar olarak burnu kalkmış şapka takarlar.(Şapkanın önü havada kafada zor durur durumdadır.)Okullarda gerçek apaçilerle kaynaşılar
onlarla takılırlar.Sokaklarda köşe başlarında,kuruyemişçinin önünde,doğalgaz kutularının oralarda millete laf atarken görülmeleri mümkündür.

f-)Okul takımındakiler,Sporcu geçininler:

Bu tip ergenimizde biraz basketboldan biraz futboldan anlamayla kendini okul takımı denen organizyonda bulur.Takıma girme amacı genellikle
okuldaki kızlara hava atmak deplasmanda olan maçlardada gidilen okulda kızları kesmek amacı yaygındır.Hatta ve hatta deplasman maçlarına 2 saat
erken gidip gidilen okulun bahçesinde falan takılıp üstündeki formayla falan gövde gösteri yapmaları meşhurdur.Sahada ısınırken sanki profesyonel
bir baskebolcuymuş gibi havaları tavırları vardır.Fakat bütün çabaları boşuna gider zira deli gibi koşmaktan bitmiş halde ve leş gibi ter kokarken ayrıca
dizin üstünde biten şortla maymun gibi kıllı bir bacakla kız etkilemek mümkün olmadığından bu ergenimizde başarısız olur.


Liselerdeki ana gruplar bu şekilde oluşmaktadır.İyi bir gözlemci için liseler tam bir belgesel havasına dönüşebilir.Çekirdeğinizi alıp bir köşeye
oturup karşı cinsi etkileme çabalarını,av bölgesini koruma çabalarını keyifle izleyebilirsiniz.

30 Ocak 2011 Pazar

İbb-Beşiktaş aklımda kaldığı kadarıyla (2-1)



Bu maçla beraber büyük hayalimiz 17 de 17 son bulmuş oldu hepimize geçmiş olsun.Bu maçla ilgili çok doluyum belki mağlubiyetin verdiği sinirle saçma kelimelerde yazabilirim kusura bakılmasın.

-17 de 17 umuduyla bu soğukta taraftar olarak yine yanlız bırakmadık Beşiktaş'ı.Beşiktaş sevgisi soğuk,olimpiyat dinlemiyor.

-Maçtan önce oyuncular sahaya ısınmaya çıktığında giydikleri 'geçmiş olsun Ersan Gülüm' t-shirt ü hoş bir incelikti.Düşünen kişiyi tebrik ediyorum.

Lanetli takım ve stadyum


-Maçtan önce sorsalar İbb yerine emin olun Fb yada Gs ile karşılaşmayı tercih ederdim.Bizim takıma bu kadar ters gelen bu kadar çileden çıkaran başka bir takım yok.

-Schuster'in söylediği 60'ların futbolu sözüne sonrada kızıyorlar.Vay efendim Schuster Türkiye ligini küçümsüyormuş,olmazmış böyle şey.Bu günde gördük Türkiye'de kaçların futbolu oynandığını.Bekle bekle bekle takım ilerdeyken kontradan gol at.Dünya üzerinde böyle bir mantık kaldımı ?

-İbb takımı resmen futbolu kirletiyorlar.Kasap Konya ne kadar kirletiyorsa İbb'de en az Konya kadar kirletiyor.Kendi evinde oynuyorsun hala arkaya yaslanarak oynamak olur iş değil.

-Bıkmadan usanmadan arkaya yaslanıp kontraya dayalı oyunlarını bıkmadan usanmadan sürekli sürekli yapıyorlar.Oyun şablonlarında başka hiçbir türlü hücum şekli veya değişikliği yok.Kısıtlı oyuncu yetenekleriyle öğrendikleri en çirkin hücum silahını sürekli kullanıyorlar.

-Büyük takımlara karşı baskı altında güzel yaptıkları bu hücumu Anadolu takımlarına karşı yediremiyorlar.Zira bu maçtan önce 5 haftadır kazanamayan bir takımdı.Buna rağmen oyun şablonu hala aynı.

-Hakem Fırat Aydunus'a gelince de bıraksın artık mesleği.Bugün resmen saçmaladı.Hızlı hücumlarımızı kesmek için yapılan bütün faullere izin verdi kartını kullanmaktan çekindi.Kırmızı kartına sonuna kadar katıldığım Aurelio'nun pozisyonunda bile bu yönetime göre sarı kartla geçiştire bilirdi.

-




-Cenk yediği golde ne kadar suçluysa çıkardığı pozisyonlarda da o kadar başarılıdır.Birtane yaptığı hataya karşılık net 3-4 pozisyonu çıkararak bence kendi affettirdi.

-Schuster'in tribüne gönderilmesi olayına gelincede bence hakemlerin yeni bir saçmalığıdır.Türkiye'de hocaların,oyuncuların hakemlere ne şekilde davrandığını hepimiz biliyoruz.Bazı isimlere kimse sesini çıkaramazken bugün maçın en önemli dakikalarında hocamız gönderildi.Hakemin bu yaptığı ego tatmininden başka birşey değildir.

-Maçta belkide bizimle ilgili tek olumlu hareket olan Simao'nun golü ise tek kelimeyle mükemmeldi.Süper bir vuruş gerçekleştirdi.

-Ernst'in bu takımdan neden bu kadar uzaklaştırıldığına anlam veremiyorum.Takımın en çok çabalayan en çok oynayan oyuncusu 3 maçtır kadroya giremiyor.

-Abdullah Avcı'nın maç sonunda yaptığı yakaladıklarımızı atsak 5-6 gol bulabilirdik sözüne cevap olarak he hocam he diyorum sadece.

-Bu güzel oyunu çirkinleştiren,oynamaya çalışan oyuncuları tekmeleyenleri,kasapları koruyanları,ego tatmini yapan hocaları ve bunları koruyanları sonuna kadar kınıyorum.Alın kendi aranızda belirlediğiniz düzen içinde herkesin bildiği fakat kimsenin söylemediği şampiyonunuzu yine şampiyon yapın.Zira daha önce 11 puan fark dan gelip şampiyon yapmıştınız yine yaparsınız.






Fotoğraflar:http://www.ntvspor.net/

29 Ocak 2011 Cumartesi

Basketbol Günü



Bugün tam bir basketbol günü olacak benim için.Biletix'te İbb-Beşiktaş maç biletlerine bakmak için girdiğimde tesadüf eseri Gs-Bjk(bayanlar) maçına denk geldim.Bilet fiyatına girip baktığımda fiyatların gayet ucuz ve tek biletle iki maç izleme imkanı olduğunu görünce keyfim yerine geldi.Dün hemen gidip biletleri temin ederek bugünkü Gs-Bjk(bayanlar) ve Gs-KSK(tbl) gibi süper maçları 7tl ye izleyeceğim.Bu kadar iyi bir fiyata güzel bir basketbol şöleni olacak.

O maçların bitiminde de Abdi İpekçi'den ayrılıp yönümü Sinan Erdem Arena'ya çevireceğim bu seferde Efes'im Erdemir'le karşılaşacak.Bir basketbol sever olarak herhalde bundan daha fazla birşey isteyemezdim.İster şans deyin ister tesadüf böyle üst üste gelmesi 40 yılda bir olur herhalde.

Birazdan basketbol günüme adım atmak üzere evden çıkacağım.Hava biraz soğuk,incedende yağmur var fakat bu güzel günü bozmaya yetmez.Bakalım bünye 3 maç üst üste izledikten sonra neler hissedecek,akılda neler kalacak.Maçlardan sonra aklımda kaldığı kadarıyla sizlerle paylaşacağım.

Son olarak maçların başlama saatlarini verelim postu bitirelim:

Gs-Bjk(bayanlar) : 13.00

Gs-Ksk(tbl): 15.00

Efes-Erdemir : 17.00

28 Ocak 2011 Cuma

Comandante Guti




Fotoğrafa bugün internette dolaşırken şans eseri denk geldim ve görür görmez hemen blogda paylaşmam gerektiğine karar verdim.Beşiktaş'ın bu sene getirdiği yıldızların belkide en büyüğü en karizması Guti,Fener deplasmanında attığı golden sonra sevincini yaşıyor.

Baştan sona yaptığımız baskı ve kontrol altına aldığımız maçta bir türlü gelmeyen golden sonra nihayet maçın son bölümlerinde gelen gol ve Guti'nin maç boyunca yaşadığı öfke,sinir harbi ve rahatlamanın belkide dışa vurumu bu kare.

27 Ocak 2011 Perşembe

Düz Adam Gitti..




Yabancı kontenjanına takılıp takımla ilişkisi kesinlen futbolcular kervanına bugün itibariyle Fink'te eklendi.Bazı kesimlerin eleştirdiği (bknz.düz adam) bazı kesimlerinde (benimde dahil olduğum) çok beğendiği bir adam dı Fink.

Düz adamcıların ne beklediğini her zaman merak etmişimdir.Hem savunma oynayıp hemde her maç inanılmaz çalımlar atıp sezonda minimum 20 gol atmasınımı beklediler acaba.Türkiye ligi zaten yetenek cenneti olduğu için Fink aralarında düz adam kalmış olabilir.

Türkiye'de bir sürü talibi çıktı fakat hiç birine transferi gerçekleşmedi.Sonunda kendi memleketinden Mönchengladbach ile anlaşmaya varmış.Buca,Konya gibi alt sınıf takımlara gidip madara olmaktansa en azından kendi ülkesine dönmesi onun için daha hayırlı oldu.

Rakiple,hakemlerle işi olmayan,oynadığı takım için canını dişine takan sadece işine odaklanan,düz adam Fink seviyoruz seni yolun açık olsun.

26 Ocak 2011 Çarşamba

Avrupa Fatihi KSK



Karşıyaka futbol takımı aldığı sonuçlarla taraftarını ne kadar üzüyor,hayal kırıklığı yaşatıyorsa,basketbol takımıda o kadar mutlu edip gururlandırıyor.Futbola göre ilginin daha düşük seviyede kaldığı bu mütevazi fakat birbirine kenetlenmiş takım hem ligde hem avrupada yoluna emin adımlarla devam ediyor.Özellikle avrupada elde etmiş olduğu başarı hem KSK taraftarı hemde Türkiye için gurur verici.Son oynanan maçtada rakibine 20 sayı fark atarak grupta 2'de 2 yaparak liderliğe yükseldi.

Aldığı bu galibiyetler yaşadığı büyük başarı sayesinde takıma maksimum destek verildiğini söylemek isterdim fakat ne yazıkki gerekli desteği alamıyorlar.Ne ulusal basında nede kendi taraftarı olarak başarıyla orantılı bir destek gelmiyor takıma.

Yakaladığı güzel hava ve özgüvenle avrupada kupa bile kaldıracak güçteler şuan.Sadece biraz daha güven ve arkalarında hissedecekleri desteğe ihtiyaçları var..

25 Ocak 2011 Salı

Kasap oynamayacak



Beşiktaşın yarın kupada çok önemli bir maça çıkacağı Trabzonspor'da kaptanları Egemen sakatlığından dolayı forma giymeyecekmiş.Kimsenin sakatlığına sevinmek üstünden prim yapmak bize yakışmaz fakat oynamamasına çok sevindim.Zira Türkiye'de futbolu kirletenler listesinde ilk sıralara yazılacak isimlerden birinin oynamaması güzel.

Trabzon'da yapılan sezonun ilk yarısındaki maçta Guti'ye attığı hunharca tekmeleri henüz unutmuş değiliz.Bilindiği gibi Guti o maçtan sonra sakatlanmış bu arkadaşında yaptıkları yanına kar kalmıştı.Türkiye'de yapılan oynamaktan çok oynatmamaya yönelik çağ dışı ve saçma sapan oyunun en önemli temsilcilerinden Egemen'in yarın oyuncularımızdan herhangi birini tekmeleyemeyecek olması mutluluk verici.

23 Ocak 2011 Pazar

Günün fotoğrafı 23.01.2011



Fotoğraf yaz aylarından,ülkemizde düzenlenen Dünya Basketbol Şampiyonası'nda Kerem Tunçeri'nin son saniye turnikesinden.Sinan Erdem Spor Salonu'nda inanılmaz zor ve kıran kırana geçen maçta Sırbistan'ı Kerem'in attığı bu turnikeyle eleyip adımızı finale Amerika'nın karşısına yazdırıyorduk.Gitti denen maç son 4 küsür saniyede bize dönmüş maç sonunda inanılmaz bir sevinç yaşamıştık ülke olarak.Gerçekten sihirli günlerdi değilmi ?

21 Ocak 2011 Cuma

Beşiktaş-Bucaspor aklımda kaldığı kadarıyla (5-1)




Sezonun 2.yarısını süper bir galibiyet ve güzel bir oyunla açmış bulunuyoruz.Öncelikle tüm Beşiktaş'lılara hayırlı olsun takımımızın yeni görüntüsü ve güzel galibiyetimiz.Takımı kendi adıma çok özlemişim birde açılış İnönü'de olunca tadından yenmez bir maç oldu benim için.Maçlardan sonra yazdığım aklımda kaldığı kadarıyla yazılarını son zamanlarda yazmıyordum fakat bu güzel oyunun üstüne bir-iki bişey yazmak istedim.Başlayalım öyleyse;


-Maç başlar başlamaz yaptığım baskı ve ataklar Bucaspor'u kendi yarı sahasına resmen gömdü.Takımın bu derece baskıyı kurup karşı takımı bezdirmesi uzun zamandır gördüğümüz bir durum değildi.

-Quaresma her ne kadar Portekiz'lilerin lideri olarak lanse edilsede bu takımın tek reisi Guti'dir.

-Başta Q7 olmak üzere oyuncularımızın aşırı isteği ve çabası beni çok mutlu etti umarım böyle devam ederler.Yanlız Quaresma'nın kendine biraz daha dikkat etmesi şart.Maç koptuktan sonra hala ikili mücadelelerde sert girmesi ve tekmeden kaçmaması bir taraftar olarak beni mutlu etsede sağlığını düşündüğüm için endişe ediyorum.Takım ondan çok şey bekliyor kendini bu derece oyuna vermesi çok güzel fakat oyuna maksimum katkıyı verip tabelada rahatlatıcı bir değişiklik olduktan sonra biraz daha kaçak güreşmesi şart.


-Almeida tam olarak uyum sağlayamamış gibime geldi.Takım olarak pek orta yapmaya yada direk adama orta yapmaya pek alışık olmadığımızdan olacak pek ona istediği topları atamadık.Fakat girdiği mücadelelerde rakibiyle boğuşması,sert müdahalelerde yılmaması artı özellikleri.Takıma uyumunu sağladıktan sonra daha iyi olacak.

-Hilbert'i beğenmeyenler bu maçta Hilbert'i izlemişlerdir.Takıma geldiğinden bu yana sadece görevini yapabildiği bir maç sonunda oldu.Sezonun ilk yarısında önünde oynayan adamların geri dönmemesi yada savunmaya pek destek vermemelerinden dolayı Hilbert yanlız kalıyor dolayısıyla hata yapıyordu.Bu maç öyle olmadı ileri geçmişteki gibi pek çıkmadı gerekli yerlerde gerekli bindirmeleri çok güzel yaparak takıma olumlu yönde katkı verdi.

-Simao'dan büyük beklentiler içinde olanlar arasında bende varım.Madrid'de oynadığı futbolla beklentiyi oluşturdu.İkinci maçı olmasına rağmen takıma ısınmış gördüm Simao'yu.Zamanla daha çok alışacaktır takıma ve o zaman oda daha fazla sorumluluk alıp takımı dahada ileri taşıyacaktır.

-Fernandes içinde birşeyler yazmak isterdim fakat hem oyuna sonradan girişi hemde girdiğinde bitime az bir süre kalmasından dolayı pek bir fikir oluşmadı.Söylenebilecek belkide en doğru söz şuan için tam olarak hazır olmadığı olabilir.


-Nobre belkide Beşiktaş'a geldiğinden beri kendi oyun stilini oynama şansı bulduğu tek maç olmuştur bu.Aynı Fener'deki golleri attığı sezon gibi oynayan bir Beşiktaş var sahada.Sağlı sollu ortalar ve bol karambol topları onun en sevdiği pozisyonlar.Nitekim bu gün golünüde attı.Daha önceleri beklediği toplar gelmiyor gidip kendi top almak zorunda kalıncada saçmalıyordu.Nobre'den daha fazla ve iyi katkı alacağımızı düşünüyorum bundan sonra.



Tek maçla şampiyonluk hayallerine dönüş yapacak değilim aradaki puan farkının kaç olduğununda farkındayım yanlız takım ligin 2.yarısına çok iyi başladı.Eğer böyle oynarsak avrupa kupalarına kesin katılırız.Dahada önemlisi şampiyon olamasak bile ekran başında saç baş yolacağımıza rahatça kurulur zevkle takımımızı izleriz..







*Fotoğraflar:http://www.ntvspor.net/

20 Ocak 2011 Perşembe

Nihayet..



Tabata..Küçük takımların büyük oyuncusu,büyük takımların silik oyuncusu.Yıldızı Gaziantepspor'da parladı.Bizde o sezon dilimize doladığımız 10.5 numara efsanesine dayandırarak bir oldu bittiyle Beşiktaş forması giydirdik kendisine.

Benim görüşüme göre kendisine ödenen fiyata oda akıl sır erdiremedi ve bu geldiği ücretin baskısı altında ezildi.Gerçi onu ilgilendiren bir durum yok ortada ne kadar bonservis ödenirse ödensin oyuncuyu ilgilendirmez fakat bizde ödenen bonservis bedeliyle doğru orantılı olarak bir beklenti oluştu.Her zaman aceleyle yapılmış,düşünülerek atılmamış bir adım olarak gördüm Tabata'yı.Aceleyle nereye yapıldığı belli olmayan aşı bir türlü olmadı,tutmadı.

Ve son olarak da bugün itibariyle 10.5 numaramız Tabata'nın sözleşmesi dondurulmuş durumda.Takıma gelişiyle o aralar sakat olan Delgado'nun gidişindeki en önemli etkenlerden biri olan Tabata,şimdi ister tesadüf deyin ister kaderin cilvesi büyük ihtimalle takımdan gönderttiği Delgado'nun yanına Katar'a gidecek.Artık birlikte bol bol Beşiktaş'tan bahsederler oralarda.

17 Ocak 2011 Pazartesi

Efes Pilsen-M.Siena - maçına bilet veriyoruz !




19.01.2011 tarihinde saat 20.30'da Sinan Erdem Spor Salonunda oynanacak olan Efes Pilsen - M.Siena maçına blog üyelerimizden sorduğumuz soruya doğru cevap veren 3 kişi bilet kazanacak.Kurallar ise şöyle:

-Blogumuzun izleyicisi olmak başlıca kural.Eğer izleyici değilseniz izleyici olmanız gerekmekte.Bilet etkinliğimiz izleyicilerimiz için geçerlidir.

-Ad,Soyad ve e-mail adresi ulaşım için mutlaka yazılmalıdır.

-Yazılan cevapların sırası önemli değildir,verilen cevaplar arasından 3 talihlimiz seçilecek.

-Salı akşamı saat 24.00'a kadar verilen cevaplar değerlendirmeye alınacaktır.


Sorumuz ise şöyle ;



Bu sezon M.Siena-FenerbahçeÜlker arasında İtalya'da oynanan maçın skoru nedir ?








*Biletler konusunda yardımcı olan Efesliler.org'a teşekkürler..

16 Ocak 2011 Pazar

Atkı Koleksiyonu #3 Olin Edirne Gençlik



Atkı Edirne'den yuvasından Mimar Sinan Spor Salonu'ndan alınma.Dün oynanan Olin Edirne-Efes Pilsen maçı için Efesliler grubu olarak bizde takımımızın peşinden Edirne'ye gittik.Güzel,eğlenceli bir yolculuk ve günün ardından birde süper bir maç izledik ki oda galibiyetle sonuçlanınca mutluluğumuz tavan yaptı.

Edirne deplasmanı herhalde Türkiye'de gidilebilecek en iyi deplasmanlardan biriydi ve biz bunu kaçıramazdık.Edirne halkı gördüğümüz kadarıyla basketbola hayli ilgili.Şehiri gezerken üstümüzdeki Efes formalarını görenlerle hemen o günkü maç hakkında sohbetler,Olin'in genel gidişi ve Efes'in kapanma mevzusu üzerine hayli güzel sohbetler etme şansımız oldu.Edirne'yi tam bir basketbol şehri yapmak için çalışmalar sürüyor ve şuana kadar yapılan çalışmalarda görüldüğü kadarıyla hayli işe yaramış.Biletler 40 tl'den satılsada salonda adım atacak yer kalmaması sanırım basketbol sevgisinin en güzel örneği.

İlk deplasmana gidişimden eğlence,maç ve şehirin genel durumu olarak çok memnun kaldım.Bizi çok iyi ağırlayan Edirne halkına ve esnafına teşekkür,takımını yanlız bırakmayıp onlara inanan taraftarınada alkışı borç bilirim.Kısacası yaptığım ilk deplasman yolculuğundan getirdiğim ilk hatıra olması nedeniyle bu atkının değeri bende büyük olacak.

13 Ocak 2011 Perşembe

Dengesiz Batuhan





Beşiktaş'tan deyim yerindeyse 'kapının önüne konarak' gönderilen dengesizlikleriyle ünlü Batuhan yeni bir olaya daha imzasını çakmış.Yukarıdaki fotoğraflara anlam veremeyenler için olayı anlatalım olay şöyle;Efendim Eskişehir-Schalke bir hazırlık maçı yaparlar.Maçtan önce yapılan seremonide oyuncular tokalaşırken Batuhan efendi Raul'un elini sıkma şansını bulmuş ve ona karşı oynama şansını elde ettiğinin farkında olmadan Raul'un elini sıktıktan sonra elini şortuna silmiş ve o alışık olduğumuz pişmiş kelle sırıtışını yapmış.

Bu hareketle Raul'u küçümsemekmi istemiş ne istemiş bilemiyoruz ne tasarladı kafasında.Ama bildiğimiz birşey varsa Batuhan'ın ruh ve akıl sağlığının pek iyi olmadığı kesin.Daha öncede Guti'ye saçma hareketlerde bulunmuştu gerçi yaptığı dengesizlikleri saymakla bitmez.

Ne yazık ki yükselişi nasıl hızlı olduysa düşüşüde o kadar hızlı olacak fakat farkında değil daha.Batuhan burada ne yapmaya çalışmış olabilir ? Neden yapmıştır ? Genel hareketleri neyin göstergesidir ? Bunları blog okurlarımızla tartışmak isterim birşeyler yazmak isteyen yorum kısmına bıraksın efendim.Ayrıca 'gololurr' olarak Batuhan için Allah ıslah etsin diyoruz.

12 Ocak 2011 Çarşamba

Rakibe Veda..



Veda ediyoruz artık ona..Ezeli rakiplerimizden Galatasaray'ın 'cehennem'i' artık 46 yıldır bulunduğu yerden sökülüp atılmak için bekliyor.Bir zamanların avrupa fatihinin evi,rakiplerin sahada bulunmak istemediği cehennem artık zamanı doldurdu ve tarih sahnesine girdiği gibi çıkma zamanının geldiğini kabul etmiş gibi.İçinde yaşattığı onca sevinç,hüzün,göz yaşı,çığlık ile birlikte sessizliğe gömülmüş öylece celladının gelmesini bekler gibi.

Forumlarda,bloglarda gördüğüm okuduğum çoğu kişi anılardan unutamadıklarından bahsetmiş.Benimde Ali Sami Yen deyince ilk aklıma gelen anım geçen sene oynanan süper lige yükselme play-off'larıdır.Senelerdir süren şansızlığımızı geçen yıl kıracağımızı artık tamamen inanarak düştük Karşıyaka'nın peşine. Bize ayrılan bölümü hınca hınç doldurmuştuk.Sonuç olarak play-off lar öncesi yeşeren umutlarımızı yine Ali Sami Yen'e gömüp yaşadığımız hayal kırıklığıyla terk etmiştik Samiyen'i.Stadı düşününce ilk olarak hep bu anı gelir aklıma.

Artık oda tüm miadını dolduran 'şey' gibi artık yerini yenisine bırakacak.Kendisiyle beraber bir sürü anıyla yok olacak oda.Güle güle koca oğlan..

11 Ocak 2011 Salı

Holosko Belediye'de İş Buldu



Rakip savunmacının içinden geçme gibi olağanüstü yetenekleri olduğunu düşünen Slovak oyuncumuz Holosko bugün itibariyle İBB'ye kiralanmış durumda.Sezon sonuna kadar turuncu formayı giyip,boş tribünlere oynayacak.Beşiktaş'ta aldığı şansları değerlendirememesinin,büyük taraftara saç baş yoldurmasının geri yansıması belkide bu.Artık bundan sonra Beşiktaş'a geri dönermi orası tartışılır.Eğer dönersede İBB onun için iyi bir rehabilitasyon olabilir.Belki Beşiktaş'ın değerini ve büyüklüğünü o zaman daha iyi kavrar.

10 Ocak 2011 Pazartesi

Puskas Ödülü Hamit'in



Milli takımımızın yıldız oyuncusu Hamit,Fifa'nın vermiş olduğu yılın golü ödülünü Kazakistan'a attığı süper golle elde etti.Hamit'i başarısından dolayı tebrik eder başarılarının devamını dilerken yıl sonunda Beşiktaş'a gelmesini bu süper gollerini siyah beyaz forma altında atmasınıda diliyorum.Golü hala görmeyenler için ne atmışta almış diyenler için Ömer Üründül'den geliyor işte süperinde süperi gol.


9 Ocak 2011 Pazar

Teşekkürler Kerem Tunçeri




Efes Pilsen kaptanı, Efes'in ve Milli takımımızın on numarası Kerem Tunçeri'nin formasını almış bulunmaktayım.Dün oynanan Efes-Beşiktaş maçından önce bir tanıdığımız vasıtasıyla iletişime geçebildiğim Kerem Tunçeri'den bin bir zorlukla alabildim yukarıda gördüğünüz formayı.Kerem'in geldiğimden haberi olmasına rağmen ona ulaşmakta yaşadığım zorluk üst düzeydeydi.Yardımcı olmayan güvenlik görevlileri,çok yaklaştın sahaya deyip geri göndermeye çalışan polislerden tutunda,Sinan Erdem spor salonunda kilitli kalmaya kadar atlatılan olaylardan ve totalde maçtan sonra 45 dk bekleme süreside dahil Kerem'e ulaşabildim.5 dk ayak üstü sohbet ve sevgiden gelen sarılmadan sonra kendi imzalı formasını kendisinden alma şansını yakaladım.Yeni yeni yapmaya çalıştığım atkı,forma tarzı koleksiyonumun en önemli ve en değerli parçası böylece yerini aldı.Teşekkürler Kerem Tunçeri..

7 Ocak 2011 Cuma

Yaşasın Üstün Alman Teknolojisi



Beşiktaş orta sahasının bütün yükünü çeken,çalışma disiplini,rakiplerle işi olmaması,ahlakıyla örnek olmuş nadir yabancılardan Ernst Beşiktaş'la sözleşme uzattı.3 yıl daha Beşiktaş forması altında izleyeceğiz onu.O bizi,biz onu çok sevdik.Sözleşmeyide uzatması ve kişiliğiyle o bundan sonra tam bir kartal.

6 Ocak 2011 Perşembe

Efes Pilsen-Beşiktaş C.T. maçına bilet veriyoruz !




08.01.2011 tarihinde saat 17:00'da Sinan Erdem Spor Salonunda oynanacak olan Efes Pilsen - Beşiktaş maçına blog üyelerimizden sorduğumuz soruya doğru cevap veren 3 kişi bilet kazanacak.Kurallar ise şöyle:

-Blogumuzun izleyicisi olmak başlıca kural.Eğer izleyici değilseniz izleyici olmanız gerekmekte.Bilet etkinliğimiz izleyicilerimiz için geçerlidir.

-Ad,Soyad ve e-mail adresi ulaşım için mutlaka yazılmalıdır.

-Yazılan cevapların sırası önemli değildir,verilen cevaplar arasından 3 talihlimiz seçilecek.

-Cuma akşamı saat 24.00'a kadar verilen cevaplar değerlendirmeye alınacaktır.


Sorumuz ise şöyle ;


Şuan Beşiktaş C.T. kadrosunda bulunan ve daha önce Efes Pilsen'de forma giymiş kaç oyuncu vardır ve isimleri nelerdir ?



KAZANANLAR:

1-)
Cenk ERKER

2-)Yunus Emre Demirci







*
Biletler konusunda yardımcı olan Efesliler.org'a teşekkürler..

5 Ocak 2011 Çarşamba

Sbohem Zapo



Bedelsiz gönderdiğimiz adamlar kervanına yenisi eklendi böylece.Zapo ülkesine Sparta Prag'a geri döndü.Türkiye'den Buca'ya gideceğine böyle bir takıma gitmesi bence kendi adına daha iyi olmuş.Zapo'ya bundan sonraki futbol yaşantısında başarılar dilemekten başka yapacak birşeyimiz yok.

Ayrıca Çek ligi şampiyonu Zapo'nun transferiyle belli olmuştur.Sparta Prag sezon sonunda şampiyon olacaktır.Sadece bir adam değil şampiyonluğuda transfer etmiş oldular Zapo'yu almakla.

4 Ocak 2011 Salı

Günün fotoğrafı 04.01.2011




Fotoğraf yaz aylarından.Transfer dönemindeki sansasyonel transferlerimizden GUTİ'nin imza töreninden.Guti'nin ilk kez İnönü çimlerine çıktığı anda kapalıda yaşanan sevinç ve coşkuyla beraber meşaleler yanmış coşku tavan yapmıştı.Bu coşkuya Guti'de kayıtsız kalamamış çektirdiği üçlünün ardından oda kapalıyla beraber zıplamaya başlamıştı.

3 Ocak 2011 Pazartesi

Beşiktaş C.T.-Galatasaray C.C. maç yazısı



Akatlar Arena



2011'in basketbol adına ilk derbisi dün akşam oynandı.Akatlar yine tıklım tıklımdı.O atmosferin içinde olmak,havayı soluyup takımı desteklemek çok istedim fakat dün akşam gidemedim maça.Ama Gololurr okuyucularını maç yazısından mahrum bırakmadık.Efes tribününde sık sık güzel insanlarla tanıştığımı söylerim buradaki yazılarda da ayrıca belirtirim.İşte o güzel insanlardan biri Berk(kendisi sağlam Beşiktaş'lıdır) dün akşam salondaydı ve blogumuz için güzel bir yazı yazdı.Daha fazla uzatmadan sözü Berk'e bırakalım:


Akatlar Arena

1-) Cola Turka Arena demeye gerçekten gönlüm razı olmuyor Akatlar Arena'ya, demiyorum da zaten =) Birçok kişinin yolundan vs. şikayet ettiği Akatlar'ı çok seviyorum ben. Çok da zor gelmiyor gitmesi. Belki de orada seyrettiğim ilk maçın 2007'de Fenerbahçe'yi ezerek yendiğimiz maç olduğundan da olabilir. Bana İnönü'den daha farklı bir tat veren, ufak bir butik spor salonu Akatlar benim için. Maçın başlamasına 1 saatten az kaldığı için Beşiktaş’ta taksiyle 10TL’ye anlaşıp gittik salona.


2-) Maçın başlamasına yarım saat kala salonun önündeydik. Otoparkta hala marşlar söylenip, demleniliyordu. Yarım saat kala salona girdiğimizde yeterince erken olmadığının farkına vardık. Biraz geç kaldığımız için portatif tribünün yan tarafında yer bulabildik. Ayakta duracak dahi yer yoktu başka bi yerde, kaynayamadım. Bulunduğum tribünde genelde Beşiktaş’lı olmayan, olsa da niye bağırayım ki diyen kişiler çoğunluktaydı. Sonradan değiştirmek zorunda kaldığımız yerimizden hiç ses çıkmıyordu. Deli gibi hissettim hatta kendimi.Hatta yanımda Beşiktaş'a dair herhangi bir şey giymeyen bir çocuk vardı. Bariz başka takım taraftarı ve Iverson'u seyretmeye gelmiş. Sevinsem mi üzülsem mi bilemedim.Bir enteresan anektod da bizim bulunduğumuz bölümdeki yabancıların çokluğuydu. Tribünün o bölümünün resmi dili İngilizceydi.


3-) Hava atışı sırasında Deli Murat uçacak krizi yaşandı. Bence Akatlar için bir değerdir Deli Murat, ancak hava atışı sırasında tüm salonu susturmak ne derece gerekli ve doğrudur, sorgulamak lazım. 3. 2 pota arkası arasında çok büyük uyum sorunu yaşandı özellikle ilk devre. Sonradan aşıldı ancak hala faul atışları sırasında sessizlik olması gerektiğini anlamayanlar oldu, portatif tribün gereksiz bir şekilde liderlik yarışına girdi. Oradakilerin kimler olduğunu, ne amaçla orada bulunduğunu kimse anlayamadı.

4-) Maçtan önce Porketiz tayfasının maçta olması inanılmaz bir heyecan yarattı salonda. Sırayla Quaresma, Simao,Almeia ve Fernandez’e tezahuratlar yapıldı.




Pota altında ne kadar eksik olduğu her basketbol programında konuşulan GS, Beşiktaş’I pota altını ezdi geçti. Ermal 22 sayı attı ki Galatasaray’ın çift haneli skor üretebilen tek oyuncusu kendisi. Beşiktaş’ın pota altında üstünlük kurduğu tek alan riboundlar oldu maçta. (46-35). Maç boyunca Beşiktaş’ın pota altından boş kaçırdığı sayıların haddi hesabı da yoktu.


İddaa tabiriyle üst bitmesine kesin baktığım maçın ilk periyodu 14-9 Galatasaray üstünlüğüyle bitince arkamdaki Amerika’lı arkadaşlar sanki kolej ligi seyrediyoruz diyip patlattılar kahkahayı. Tabi bunda iki takımın da inanılmaz düşük yüzdeyle maça başlamasının etkisi büyük oldu. İlk yarı boyunca Galatasaray’ın küçük farklarla önde götürdüğü maçı 4 sayı farkla Beşiktaş geride kapadı(30-34)


Ancak 3. Period başladığında Galatasaray’da Ermal aldı sazı eline. Farkın 15 sayıya kadar çıktığı 3. Period 10 sayı farkla bitti(45-55). Hala umutlar devam ediyordu 4. Period için.


4. Periyodun başında iki takım da top kaybetme konusunda yarışa girdiler. Bunun galibi olan Beşiktaş olunca salonda umutlar tükenmiş belli bir grup “Sen benim her gece efkarımsın”ı söylemeye başlamıştı. Ancak I3’nin kaptığı top ve sonrasında Galatasaray’ın kaçırdığı boş 3 sayılıklar bir anda hem salonun ateşlenmesine hem de farkın 1 sayıya inmesine neden olmuştu 4 dakika kala(59-60).


Maçın sonlarında Beşiktaş 4 sayı gerideyken tribünde, biz atsak onlar kaçırsa, biz bir daha kaçırsak hesapları yapılıyordu ki Oktay Mahmudi ile hakem Recep Ankaralı uzun bir muhabbete girdiler. Ancak sonrasında Oktay Mahmudi’nin Beşiktaş’ın yazılmayan bir sayısı olduğunu hakemlere anlatma çabasında olduğunu anladık. Aklına Goettingen maçı gelmiş olsa gerek.Oktay Mahmudi’nin katkısıyla fark 2 sayıya indi(67-69).

Son saniyelerde İgnerski’nin imkansız 2 basketiyle maçı uzatmaya götürecek noktaya gelmişti Beşiktaş ki son 8 saniye kala skor berabere iken Iverson’un yaptığı faul sonrası kullanılan 2 atışı Tutku sayıya çevirdi. Iverson’un, sonradan eklenen sayıdan haberi olmadığı ve o yüzden faulu yaptığı efsaneleri dolaşıyor ortalıkta ancak o faul bana göre mantık hatasından başka bişey değildi. Son top bize kalmıştı. Iverson’un asistinde Ogylvi’nin smacı faulle kesildi. Ogylvi ilk atışı kaçırınca 2. atışı bilerek kaçırma olayını abarttı ve hakem maçı bitirdi. Eve giderken aklımda sezon başında Iverson ile ilgili yazdığım yazı vardı. (http://bit.ly/a0nhz4) Iverson çok büyük bir değer ancak Ferrari motoru takılmış Şahin görünümündeki Beşiktaş aynı mantelite ve Burak Bıyıktay’la çeyrek finalden fazlasını göremez.


NOT: Bir Chatman vardı, ne oldu? Hatırladım, takımın maaşlarını zamanında ödemeyen yönetim uyumsuz hareketlerinden dolayı kadro dışı bıraktı



Berk'in yazısı bu kadar.Kendisine beni kırmayıp maçtan izlenimlerini ve aklında kalanları sizler ve benim için yazdığı için kendisine buradan tekrar teşekkür ediyorum.

Ayrıca bir notta benden gelsin.Yazıyı çok beğenmiş,'adam ne güzel yazmış abi,acaba başka neler yazıyor ?' diye düşünüyorsanız bende size Berk'in kendi blogunun adresini vereyim isteyenler daha ayrıntılı takip edip,yazılarını okuyabilirler:http://berkkilic.blogspot.com/

2 Ocak 2011 Pazar

Portekiz'li Biraderler İstanbul'da


Portekiz dörtlümüzün yeni üçlüsü bu akşam İstanbul'a geldiler.Üçüde yeni formalarını bayramlık gibi üstlerine geçirmiş muhteşem taraftar önünde heyecanlarını gizleyemiyorlar.


Veee artık içimizden biri olmuş olan,ev sahibi,tecrübeli rolünü üstlenen karizmamız Quaresma.Vatandaşlarına takımı ve şehiri tanıtma işi ona yüklenecek.Gerçi o bu durumdan şikayetçi değil bilhassa çok ama çok mutlu olmuş gözüküyor.

Artık dördü de İstanbul'da olduğuna göre Q7 ve çetesi tamamlanmış oldu.Birlikte çok başarılı olup,Beşiktaş'ı daha ileri taşımanız dileğiyle hoş geldiniz..