26 Eylül 2011 Pazartesi

Premier League World İntro

Benim gibi Premier League sevdalılarının severek izlediğini düşündüğüm bir nevi Premier lig tanıtım ve magazin programı olan 'Premier League World' programının hazırlamış olduğu harika introyu sizle paylaşmak istiyorum.Ligde bu sezon yer alacak 20 takımın armalarının,takımın sembolleştiği bazı öğelerle birleştirilerek hazırlandığı harika bir animasyon olmuş.Düşünenin ve yapanın ellerine sağlık.

25 Eylül 2011 Pazar

BEŞİKTAŞ-Antalyaspor aklımda kaldığı kadarıyla (1-0)


Ne oynadığımızın belli olmadığı,sahada olana anlam verebilene helal olsun denebilecek bir akşam daha yaşadık.

Evinde oynayan bir Beşiktaş'ın aciz durumlara düştüğü,deplasmana gelmiş Anadolu takımı görüntüsü çizdiği bu ne olduğu belli olmayan karmaşadan 3 puan çıkarmamız büyük başarı.

Bugün sahada olan performas ve oyuna göre kesinlikle 3 puanı haketmedik.Maçın başında gelen penaltı kurtarıcımız oldu.

Sezona iyi başlamadığımız,iyi oynamadığımız hepsi ilk günden beri ortada ama evinde Antalyaspor gibi bir takımı konuk ederken bu hallere düşmek beni ilerisi için düşündürüyor.

Quaresma bir kesim tarafından çok eleştiriliyor.Bencilliğinden,takıma birşey vermemesinden yakınan bu arkadaşlar bugün sahada olan Beşiktaş'ın Quaresma'sız nasıl olduğuna iyi baksınlar.Topu rakip sahaya getirmekten,orta yapmaktan,topu ayağında tutmaktan kısacası futbolun temel hareketlerini yapmaktan aciz bir takım.

Quaresma'nın kart cezalısı,Fernandes'in de kenarda olması Beşiktaş'ı lidersiz bıraktı.Simao sorumluluk almıyor.İsmine,kariyerine,potansiyeline uygun davranmak yerine sıradan takım oyuncuları arasında kaybolmayı tercih ediyor.

Hücumun en uçtaki adamlarınında ne olduğu belli değil.Edu desen savunmacıdan yaratılmaya çalışılan bir forvetimsi oyuncu.Pektemek ise geldiği günlerdeki çekincelerim hala devam ediyor.Gençlerbirliği'nde gösterdiği performansı Beşiktaş'ta gösterebilecekmi diye merak ediyordum.Şuana kadar gösterdiği performansla sınıfta kaldı.Topu ayağına aldığında ne yapacağına karar verememesi,acele etmesi,tercihlerini kötü kullanması düşündürücü.

Hücum hattında çektiğimiz onca sıkıntıya rağmen sezon başında transfer ettiğimiz Mehmet Akyüz'ü neden kullanmıyoruz ? Bütün hücum rotasyonlarını deneyip sonuç alamıyorken bir kerede Akyüz'e şans verip neden denemiyoruz ? En fazla ne kaybedebiliriz ? Yada hepsinden önceki temel soru Mehmet Akyüz'ün nerede olduğunu,ne yaptığını ve neden kullanılmadığını bilen varmı ?

Bugün yenilmediysek tamamen savunmanın başarısı ve Antalyaspor'un beceriksizliği sonucudur.Egemen'in geride patlayıcı güç olması,cefakar Toraman,Sidnei ve Cenk'in hücum özürlü takıma ses çıkarmayıp işine bakması sonucunda alınan 3 puan hepimize hayırlı olsun..

22 Eylül 2011 Perşembe

Bursaspor-BEŞİKTAŞ aklımda kaldığı kadarıyla



Resmi maçlarda attığımız son 10 golün 8'i kafayla atılan goller.Yakaladığımız bu istatistik Beşiktaş'ı bilmeyen biri için anlam ifade etmeyebilir ama yıllardır yaşadığımız sıkıntıdan sonra bu sezon coşmuş durumdayız.

Aramızdaki husumetten dolayı karşılıklı taraftar gitmeyen Bursa deplasmanımız her zaman olduğu gibi bizim için yine zor geçti.Maç öncesi yağan 'deli' yağmur ayağa ve yerden oynamaya çalışan takımımızı çok etkiledi.Maçın başında yediğimiz saçma gol ise zor olan deplasmanı hepten çıkmaza soktu.

Bursaspor tribünlerinin maçın başından beri Egemen'e takmaları ve eski futbolcuları olan birine ağızlarına geleni söylemeri resmen iğrençlik boyutuna vardı.Egemen'in maruz kaldığı ağır tahrik ve küfürlerden psikolojik olarak etkilenmesi ve reaksiyon göstermesi tehlikesinide göz önüne alarak Carvalhal,Egemen'i oyundan aldı.Bahsettiğimiz dakikalarda Bursa'nın 10kişi kalmasıda göz önüne alınırsa yerinde bir değişiklikti.

Rakibin sertlik gösterip,hemen yılmadığı maçlarda sıkıntı yaşıyoruz.Sezon başı korkulan şeyler gerçekleşiyor aslında.Hücum ve savunma arasındaki boşluk ve koordinasyon eksikliği takıma çok dağınık bir görüntü veriyor.Çoğu hücumumuzun oyuncuların bireysel yeteneklerine bırakılması bizim için önemli bir sorun teşkil ediyor.Türkiye liginde hasbelkader gidiyoruz ama Avrupa'da üst düzey maçlarda sıkıntısını çekeceğiz.

Her maç bize gösteriyor ki bizim aradığımız forvet stili ne Edu,ne Almeida nede Holosko.Bize rakibin sert müdahalelerinden yılmayan,kendi pozisyonunu yaratan,hızlı çevik adamlar gerek.Almeida'nın sakatlığında Edu'nun kesinlikle onun yerini doldurması mümkün değil çözüm şart.

Quaresma her maç olduğu gibi yine savaşmaktan kaçmayarak kendini kanıtlıyor.Saha içinde kaçak güreşmemesi takımı sahiplenmesi süper şeyler fakat takımın genelinin ona uymaması ve çoğu pozisyonda yalnız kalması onu agresifleştiriyor.Nitekim bugünde gördük takımı 10 kişi bıraktı.Ona uyumsuzluk konusunda beni en çok şaşırtan oyuncu Simao.Geldiğinde en çok sevinenlerden biriydim ve büyük şeyler bekliyordum fakat o beklediklerimi bir türlü göremiyorum.Quresma'nın 4 te 3 ü kadar destek verse tek kanat yerine çift kanadı kullansak bu takım uçar.

Sidnei'yi bu gün sahada çok beğendim.Takım 10 kişi kalmış yıldızlar kenara gelmiş,maçın bitimine 5 dk var,büyük ihtimal mağlubiyet kesinleşmiş ve Sidnei rakip ceza sahasının orada top dağıtıyor.Maçın sonlarında aldığı bu sorumluluk beni çok mutlu etti.Onun göstermiş olduğu bireysel çaba belkide takımı son dakikalarda motive eden etkenlerdendi.

İsmail genelde her maç eleştirilir.Geldiğinden beri gösteremediği büyük patlaması ve oyuna yarım yamalak verdiği katkı hep eleştiri konusudur.Nitekim maçta kullandığı duran toplarda 'İsmail'e kaldıysak vay halimize' hepimiz demişizdir.Fakat o adrese teslim yolladığı 2 topla galibiyetin en önemli mimarı oldu.80 dakika varlık gösteremeyip son 10 dakikada gösterdiği patlamayla maçın adamı olmayı bildi.

Son söz olarak Bursa seyircisi hala neyin peşinde çözemiyorum.Stadyumda Beşiktaş taraftarı yok,ortada bişey yok küfür yine var.Yarattıkları sanal düşmanlık almış başını yürümüş işi iyice çirkinleştirmişler.Çözülmeye çalışılan sorunları körüklemek ne açıdan kendilerine yarıyor yada bir fayda sağlıyor bilmiyorum.'Bursa deplasmanı çok pis,gidilmez valla' dedirtmeye çalışıyorlarsa bunu çoktan başardılar.Yaratmaya çalıştıkları ve sonunda başardıkları bu kaos daha ne kadar sürecek bakalım.




Maçın en güzel anı: Erken gelen golün gazıyla maç boyu Beşiktaş'a giydiren,kendinden geçip galibiyet sevincine hazırlanan Bursa taraftarının maç sonunda peş peşe gelen gollerle sudan çıkmış balığa dönmüş görüntüsü.

20 Eylül 2011 Salı

Beleş Bilet Baldan Tatlıdır



Türk futbol tarihinin en saçma ve anlamsız günlerinden birini yaşadık bu akşam.Play-off sistemi gibi çıkardığı harika kurallarla adından söz ettiren federasyonumuzun son icraatı 'seyircisiz maçlarda kadınlar ve çocuklar'ın ilk perdesi oynandı.

Schaktar maçında aldığı saha kapatma cezalarıyla sezona başlayan Fenerbahçe'yi yalnız bırakmak zaten olmazdı.Cumartesi günü birden ortaya çıkıp ne zaman yürürlüğe girdiğini anlamadan hemen uygulandı.Futbol camiasıda olanları izlemekle yetindi.Bakalım ilerleyen zamanlarda play-off,seyiricisiz maçlarda kadınlar ve çocuklar kuralından sonra bazı kişiler ve kurumların yağlaması yapılması için ne kadar saçma kurallar göreceğiz.

Amaç belli derecede başarıya ulaştı ve Fenerbahçe seyircisiz oynamaktan kurtuldu.Fakat hesaplamadıkları sahada bir rakibin olduğuydu.

Son yıllarda Kadıköy'de izlediğim en delikanlı oynayan Anadolu kulübüydü.Şike,teşvik dışında futbol oynandığı zaman demekki Fb'ye karşı oynanabiliyormuş.Yeterki şartlar eşit olsun..



(not:Maçın 2-1 bittiğini sanan ablalara golün ofsayttan dolayı verilmediğini söylemeyelim.)

19 Eylül 2011 Pazartesi

Beşiktaş-Ankaragücü aklımda kaldığı kadarıyla (3-1)





3 gün içinde Maccabi'den sonra renkleri sarı-lacivert olan başka bir takımı daha devirdik.Hafta içinde Maccabi'ye karşı kazanan kadroyu mecburiyetler dışında bozmamış olan hocamızın düşüncesi bence yerindeydi.

Orta sahayı perşembe günü iyi tutmuş olan Fernandes,Aurelio ve Necip üçlüsünden Maccabi maçında olduğu gibi Fernandes ve Aurelio öne çıktılar.

Cumartesi günü yenilsende yensende'de konuşurken Ankaragücü taraftarı olan arkadaşın dediği gibi Ankaragücü takımında tam anlamıyla merkez forvet diyebileceğimiz bir adam yok.Üstüne Ziya Doğan'ında gelmesiyle klasik Ziya Doğan takımına dönmeye başlamışlar.

Ziya Doğan'dan alışık olunan üzere kapanan,sert oynayan,kontra kovalayan takım sahadaydı bugün.Maçın bazı bölümlerinde sertlik düzeyini abartmaları ve hakeminde bazı sertliklere müsade etmesi işimizi zorlaştırdı.Bu sezon rakiplerin yıldızlarımıza uyguladığı kontrolsüz şiddet 'ten çekeceğimiz var.

Bugün aklımda kalan iki önemli gelişme var;

1.si aslında pek yabancı olduğumuz bir durum değil.Yıllardır hastalığımız olan golü erken bulamayınca bocalama ve saçmalama hastalığımız yine kendini gösterdi.1-1'e kadar ve 1-1'den sonra 2.gole kadar orta sahamız tamamen düştü ve ilerideki adamların bireysel yeteneklerine bakar olduk.Bu bocalama anlarını çabuk üstümüzden atamıyoruz ve hücumda çabuk konsantre olmayı beceremiyoruz.Türkiye liginde ıkına,sıkıla zorlayarak belki gol bulup rahatlamaya geçebiliriz ama üst düzey avrupa maçlarında uygulayabilirmiyiz önemli bir soru işareti.

2. olay ise bize tamamen yeni olan bir konu.Zago ve Ronaldo ikilisinden beri göremediğimiz yan top ve duran toplardaki etkinliğimiz.Quaresma,Simao ve özellikle Fernandes'in adrese teslim ortaları bu sezon önemli silahlarımız arasında olacak gibi.Maccabi maçında kafayla bulduğumuz 2 gol ve bu maçta gollerin hepsinin kafayla gelmesi olumlu bir işaret.Çok uzun zamandır takım duran top kullanırken heyecanlanmayan bizler yeni oluşan bu özelliğimizle duran toplarda bir beklenti oluşuyor.Henüz başları olmasına rağmen iyi sonuç veren bu yeni hücum opsiyonumuzu geliştirirsek daha çok canlar yakarız.

17 Eylül 2011 Cumartesi

Kardeş Payı



İzmir'in 'düşman kardeşler'i bu akşam karşı karşıya geldiler.İlk hafta maçlarını kaybeden iki takımında kazanması gereken en önemli maçtı belkide.Ev sahibi konumundaki Göztepe,Karşıyaka'ya göre daha stres altındaydı.İlk hafta Denizli'de beklenen oyunu sergileyememiş ve yenik ayrılmıştı.Bu sezon yükseldiği 2.ligde evinde tam hazır olmayan bir Karşıyaka'yı yakalamışken yenmenin hesapları vardı.

Körfezin öbür tarafındaki Karşıyaka ise ilk hafta Göztepe'yle aynı senaryoyu yaşamış evinde Adanaspor'a 2-0 yenilmişti.100.yılını yaşayan Karşıyaka'da yıllardır karşılaşmadığı Göztepe'nin bu sene lige yükselmeside ironik bir durum oluşturdu.

Türkiye liglerinde eşine az rastlanan derbilerden ve rekabetlerden birini oluşturduğu için enteresan bir maç olacağını bekliyordu herkes.Gerilimin üst düzeyde olacağı,tribünlerin birbirine girmeye hazır olacağı gibi beklentiler dillendirilmesede mevcuttu.Fakat bu saydığım olayların hiçbirinin gerçekleşmemiş olması bazı önlemlerin alındığına yada taraftarların duyarlılığına bağlıyorum.

İki takım içinde büyük önem arz ettiği için çok kontrollü başladı.Hücumlara katılan oyuncuların 'hemen hücum bitsede yerime dönsem' düşünceleri yaptığı hareketlerden anlaşılıyordu.Maçla ilgili çok teknik detaya girmek pek mümkün olmayacak ama Karşıyaka'nın iki siyahi forveti Agbetu ve Adiyiah birbirlerine,takıma alıştıkları zaman büyük katkı vereceklerdir.

Fakat herşeyden önemlisi üzülerek olsada söylememiz gereken şeyler var.Türkiye'nin en köklü kulüplerinden Göztepe ve Karşıyaka yönetim bazında,finansal konuda yada başka platformlarda yeterli desteği göremiyor.Ulusal basından tutup,formalarına bulmaya çalıştıkları reklamlara kadar yeterli desteği almıyorlar.Yıllardan beri süre gelen iyi takım kuramama,bütün takımı sil baştan yapma,sezonda 3-4 hoca değiştirme hastalıkları yine ortaya çıkacak gibi.

100.yılını yaşayan Karşıyaka'yı iki haftadır izliyorum ama geçen sezona göre değişen birşey göremedim.Taraftara pompalanan gazlar,beklentiler fos çıkacak gibi.100.yılı Süperlig'de yaşama hayali gerçekleşmemişti ama 100.yılda süperlige yükselme hayali uzak değil.Yeni kurulan takımın uyumu ve başarılı sonuçlar alması için hiçbir fedakarlıktan kaçınmamalı İzmir'liler.Yoksa bu kafayla gitmeye devam edilirse ne Karşıyaka ne Göztepe bu yıl süperlig göremez.

15 Eylül 2011 Perşembe

Merhaba Avrupa (5-1)


Avrupa Ligine tarihimizin en iyi başlangıçlarından birini yaptık bu gece.Maça birkaç gün kala medyada yer alan haberler,kulübün yaptığı açıklamalar v.s. ortamın gergin olacağı olay çıkabileceği yönündeki açıklamalar itiraf etmeliyim ki bu maça biraz tedirgin yaklaşmama sebep oldu.Fakat stada yaklaşıp etrafı görünce içim rahatladı.Herhangi bir olay yaşanmadan kazasız belasız atlatmamız çok güzel oldu.

Gelelim maça.. İlk düdük çalmadan maçın genel havasının kapanan Maccabi ve onu açmaya çalışıp başarılı olamayan bir Beşiktaş göreceğimi düşünüyordum.Genel olarak 'kabız' geçeceğini düşünüyordum.

Ben bu düşünceler içindeyken Almeida'nın erken gelen golü hem tribündeki bizleri hemde İsrail'lileri şaşırttı.Erken gelen gol rakibin oyun planını tamamen bozdu ve 10-15 dk süren bir bocalama dönemine girdiler.Bu bocalama dönemlerinde gol pozisyonları bulup 2.yi bulamayınca kalemizde pozisyonları görmeye başladık.Böyle sağı solu belli olmayan maçlarda 2.yi bulup rahatlamamız şart yoksa bugün olduğu gibi şans her zaman yanımızda olmayabilir.

Savunmada bugün Egemen ve Sivok uyumu genel olarak iyi olsalarda araya atılan bazı toplarda yine hatalar yaptılar.Savunmamız bazen yerinde güzel müdahaleler yaparken bazende rakibin ikili oyunlarını film izler gibi izliyorlar.

Bugün en beğendiğim isimler Fernandes ve Quaresma oldular.Fernandes Guti'den uzun zamandır beklediğimiz (fakat göremediğimiz) takımı sırtlama,sahiplenme ve oyun yönlendirme işini çok iyi yaptı.Ayaklarına hakim olması,ince çalımlar atabilmesi ve saha görüşünün geniş olması çok önemli artılar.Hepimizin sevgilisi Quaresma ise alışık olduğumuz tarzda yine takımı sahiplenmişti.Eleştirildiği tek nokta olan topları ezmesi ve gereksiz yaptığı hareketleri bugün minimuma indirmesi takıma olan katkısı 2 katına çıkardı.Yaptığı 2 asist yanında oyundaki varlığı bile takımımız için önemli bir güven kaynağı oldu.

Almeida'yı ise belkide geldiğinden beri en istekli maçını oynadı.Harcadığı 2 net pozisyona karşı attığı 2 golle kendini affettirip günün yıldızları arasına girmeyi başardı.

Sonradan oyuna dahil olan yeni transferimiz Edu hakkında ise yine tam olarak bir fikir sahibi olamadım.2.yarı hücum ettiğimiz kalenin yeni açığa nispeten uzak olması,gelen gollerden sonra zafer sarhoşluğu ile sevinç gösterileri derken ayrıntılı izleyemedim.Biraz anladığım kadarıyla biraz ağır ve değişik bir stili var.Borges'in blogunda bahsettiği gibi çok büyük şeyler beklememek lazım sanırım.Öte yandan Almeida'nın bugün sakatlanıp 3 hafta oynayamayacak olmasıyla birlikte forvet pozisyonu ona kalmış gibi duruyor bakalım neler yapacak.

Son olarak Avrupa Ligi'ne süper bir başlangıçla merhaba dedik.Rakiplerimiz D.Kiev ve Stoke City'nin berabere kalmasıyla ilk haftadan söylemek erken olsada elimizde bir avantaj var.Grup maçlarında 'saçma işler yapmadıkça' gruplar belli olduğunda söylediğim gibi bu gruptan çıkarız.

14 Eylül 2011 Çarşamba

Tebrikler Uşaklar (Kapak)



14 Eylül 2011 günü 'Giuseppe Meazza'da Trabzonspor tarih yazdı...İnter'i kendi evinde önemli oyuncularının yokluğunda yenmeyi başardı.

Maçtan önce internet ortamında birçok talihsiz yazı ve yorumla karşılaştım.Büyük çoğunluğu Fenerbahçe taraftarı olan öfkeli kalabalık pişmiş kelle misali 'inter kaç atar ? ' hesabına girişmişlerdi.Öfkelerinin altında yatan sebepten Trabzonspor mesul olmasada o'na duyulan bu öfkeye herhangi bir anlam verememiştim.

Yazılan yorumlara,atılan gevrek kahkalara en güzel cevabı yine sahada (masa başında değil !!) Trabzonspor verdi.Bu galibiyet sporu seven ve rengi fark etmeden Avrupa arenasında Türk takımı olmanın getirmiş olduğu sempati ile Trabzon'u destekleyen herkese armağan olsun.

Diğerlerine ise kapak olsun.

10 Eylül 2011 Cumartesi

Eskişehirspor-Beşiktaş aklımda kaldığı kadarıyla (2-1)




Lig sonunda başladı.. Maçın ilk dakikalarında takımı izlerken ilk fark ettiğim şey futbolu,takımı çok özlediğim oldu.Şike,soruşturma,metris derken çok farkına varmadık belki ama benim gibi birçok kişi ilk düdükten sonra futbolu ne kadar özlediğini fark etmiştir diye düşünüyorum.

Takımı özlemiş hevesle televizyon karşısına oturmuştum ama sahadaki oyun,geçmiş yılların banttan yayını gibiydi.
Eskişehirspor evinde oynamanın verdiği etkiyle oyuna pres yaparak ve tatlı sert oyunuyla başladı.Maçın başında savunmanın göbeğinden verdiğimiz boşluk ve pozisyonlar oradan sıkıntı yaşayacağımızın ilk sinyalleriydi.

Geçen yıldan farklı olarak sahada olan Egemen ve Veli dışında 11'de tanıdığımız isimler vardı.Tanıdığımız adamlar sahadaydı fakat hiçte onları tanıdığımız şekilde değillerdi aslında.

Uzun zamandır kanatlara çalıştığımız ve genel hücum organizasyonlarımızı o bölgelerden yapacağımızı duyuyoruz ama bugün kanatlar İsmail'in ekstra ortası dışında hiç verim vermedi.Quaresma'nın formsuz ve tam anlamıyla maç havasına giremediği çok belliydi.Aldığı çoğu topu ezdi.Sürekli olarak şık ve fantastik hareketler denemesi ve bir türlü başaramamasıda onu iyice gerdi.

Hücumun en ucuna baktığımızda Almeida bu tarz oynayacaksak eğer kesinlikle bizim forvetimiz olmamalı.Bu tarz oynadığımızda onada yazık bizede yazık.Yıllardır ekmeğini taştan çıkaran,topu gelip alan,çalım atıp kendi pozisyonunu üreten bir adam bulamadık şu takıma.

Savunmada Sivok-Egemen-Toraman üçlüsünün arasındaki uyum tam oturmuş değil.Egemen takıma ilk katıldığında transferi beğenmemiş blogada yazmıştım kesinlikle istemiyordum onu fakat bugün beğendiğimi itiraf etmeliyim.Gökhan Zan gibi adamları gördükten sonra bugün Egemen çölde vaha gibi geldi.Savunmanın ihtiyaç duyduğu koşan,savaşan,kaçmayan adam pozisyonu için birebir.

Hakem Bünyamin Gezer'in kararlarını bugün hiç beğenmedim.Bazı pozisyonlarda Eskişehir'li oyuncular Beşiktaş'lıları resmen dövdüler.Maçın başlarında göstereceği bir kartla olayların önüne geçebilirdi fakat seyirci kalmayı tercih etti.


Takımı tek tek yazmaya kalksam bu post bitmez hepsine eksik çok fazla.Birazda ilk hafta olduğundan dolayı hemen 'giydirmek' istemiyorum.Şuan için ne söylesek biraz erken.Takımın kesinlikle zamana ihtiyacı var.

Öte yandan kazanan takım Eskişehirspor'u da çok beğendiğimi belirtmeden geçmeyelim.Zaten en doğru hamleyi Bülent Uygun'u mecburende olsa yollamakla yaptılar.

Skibbe takıma bir ruh ve oyun stili aşılamaya başlamış.Yeni transflerden Dede'ye iste bugün hayran kaldım.Quaresma'ya nefes aldırmadı.Ligimizden alışık olduğumuz kazma bekler gibi en ufak harekete yatarak müdahale etmek yerine rakibi kovalayıp tam zamanında yaptığı müdahalelerle tam puan aldı.

Eskişehirspor bu oyununu sezona yayıp bir şanssızlık yaşamazsa ligi çok iyi yerlerde bitirebilirler.

9 Eylül 2011 Cuma

Derron Williams İstanbul'da

Nba de lokavt sonucu kadromuza kattığımız Derron Williams İstanbul'a sonunda geldi.Açık söylemem gerekirse İverson geldiğinde daha çok sevinmiştim fakat D-Will'in çok daha fazla katkı vereceğine inanıyorum.

Onu İverson'la kıyaslamak doğru olmaz.İverson geldiğinde bitik,uzun süredir adam gibi maç oynamamış ve üzülerek söylüyorum birazda yatmaya gelmiş gibi bir hava vardı.(Tekrar gelicem dese gelme dermiyim kesinlikle diyemem o ayrı.)

Nba de lokavt sorunu umarım bir sezon boyunca çözülmez ve D-Will'i doya doya izleriz.Takımı üst seviyeye taşıyacağına dair inancım tam.Yaklaşan sezonda en merak ettiğim olaylardan biri D-Will'in performansı olacak.Beşiktaş için hayırlısı olması dileğimide dile getirip sağlık kontrolünden fotoğrafları paylaşalım;





Sağlık kontrolünün ardından ise Akatlar'ı gezmiş.İverson geldiğinde söylemiştim yine söylüyorum Akatlar Beşiktaş'a yakışmıyor.İlkokul kapalı spor salonu gibi bir salonda Beşiktaş gibi bir takım oynamamalı.İverson geldiğinde yapmadık ama en azından D-Will transferinin ön ayak olmasıyla maçlarımızı Sinan Erdem'de oynamamız gerektiğini düşünüyorum.




6 Eylül 2011 Salı

Niang Kaçtı (Kaçanlar Kervanı)




Gün geçmiyor ki Fenerbahçe'de bir futbolcunun adı başka kulüplerle anılmasın.Uzun süredir adı Arap kulüpleriyle anılan Niang Fenerbahçe'den son kaçan futbolcu oldu. 7.5 milyon € bonservisle büyük başarılar yakalamak için Al-Sadd'a gitmiş.Sarı-Lacivertli taraftarların 'taptıkları' adamlar saman altından yürütülen işler ortaya çıkınca bir bir kaçıyorlar.

Ntvspor'un internet sitesinde yapılan yorumlara bakmak bile komedi filminden daha komik.Geçen sezon tapılan yere göre sığdırılamayan adamlar şimdi 'kendi gitmek istedi,gitmek isteyen yaramaz,şimdi satmak daha karlı,yerine daha genç olanı geldi' gibi saçma sapan yorumlar var.Bunları yazan arkadaşlar hala neyin kafasını yaşamakta ısrar ediyorlar ? anlayan biri bana açıklasın lütfen.

Hala iftira atıldığına,ihaledeki anlaşmazlıklardan falan olduğuna deli gibi inanan insanlar var.Çok acayip..

5 Eylül 2011 Pazartesi

Büyük Yürüyüş Başlıyor



Lig haftaya -sonunda- başlıyor.Süper Lig'te yaşanılan büyük kavgalar ve iğrenç olaylardan sonra bu sene Bank Asya'ya ilgim daha fazla olacak.Geçen yıl hakettiği derecede bloga yazmadığım Karşıyaka'ma bu sezon blogda daha fazla yer vereceğim.100.yılımızı kutlayacağımız bu sezon öncesi kulüp başkanı Hüseyin Çalışkan'ın taraftara mesajı aşşağıda;



Çok sevgili Karşıyakalılar, Kaf Sin Kaf’lılar,

Zaman su gibi akıp gitti ve yeni bir sezon göz açıp kapanıncaya kadar tekrar kapımızı çaldı…

Geçen sezon akla hayale gelmeyecek birçok badire atlattık. Planladığımız her şey ters gitti, yaşanabilecek bütün olumsuzlukları yaşadık. Bütün iyi niyetime, arzu etmeme rağmen genel kurulda sizlere verdiğim sözü yerine getirememenin derin üzüntüsü içerisindeyim.

100. yılımıza merhaba diyeceğimiz günler çok yakınımızda… Siz vefalı KSK taraftarlarına yakışacağına inandığımız basketbol, voleybol ve özellikle de futbol takımımıza önemli transferler yaptık. Yeni yabancılar, yeni yerliler derken derin transfer öyküleri ve şampiyonluk hayalleri ile gecemizi gündüzümüze katarak çalıştık. Geçmişten ders alarak temkinli ve yoğurdu üfleyerek yemeye çalışsam da ne yalan söyleyeyim gözümüz ve gönlümüz yine yüksekte, yine zirvede…

Yeni sezon öncesi takımlarımız gibi yönetim kurulu olarak hepimiz heyecanlıyız, yeniliklerin ve maçların başlamasının tatlı bir telaşı içerisindeyiz.

Transfer döneminde bir an olsun boş durmadık, kaliteli ve ahlaklı sporcuları kulübümüze kazandırdık, sizlerin güven ve desteğiyle her türlü olumsuzluğa karşı hazırlıklıyız…

Artık; omuz omuza, gönül gönüleyiz… “BÜYÜK YÜRÜYÜŞ” başlıyor. Bugünden sizlere söyleyebileceğim tek şey, bizi nefes kesen bir mücadelenin beklediği gerçeğidir. Yönetici arkadaşlarımızla birlikte 100. yılımızda küllerimizden doğmaya “ant” içtik.

Türk sporunun en önemli kilometre taşlarından biri olan Karşıyaka’mızın, Kaf Sin Kaf’ımızın, Yeşil Kırmızımızın “zafer” yolundaki “BÜYÜK YÜRÜYÜŞÜ” için taraftarlarımızın kenetlenmesine her zamankinden daha fazla ihtiyacımız bulunmaktadır.

Karşıyaka Spor Kulübü
Yönetim Kurulu Başkanı

Hüseyin Çalışkan







1 Eylül 2011 Perşembe

Futbol Asla Sadece Futbol Değildir



Beşiktaş-A.Vladikavkaz maçında Guti ve Almeida attıkları gollerden sonra Türkiye'nin önceki gün verdiği şehitlerin anısına yaptıkları gol sevinçleri..