Beşiktaş'ta kıyım devam ediyor.Yönetimler değişiyor,isimler değişiyor ama aynı tas aynı hamam işler devam ediyor.Eskilerin sevdiğim bir lafı vardır alışmış kudurmuştan beterdir diye işte o söz Beşiktaş'a tam oturuyor.
Yıldırım Demirören yönetimi gitti yerine yeni yönetimimiz geldi ve geldiklerinden beri yaptıkları en önemli icraat 2 hocayı harcamaları oldu.Daha önce pazartesi günü Tayfur Havutçu ve başkanın ortak bir basın toplantısı düzenleyecekleri bildirilmişti fakat Tayfur Hoca kameralar önünde oyuncak edilmek istememiş olacak ki buna gerek duymadan açıklamanın yapılmasını isteyerek sağlam bir duruş sergilemiş.
Ayrılık basın toplatıları her zaman samimiyetsiz olmuştur zaten.Tabiri caizse kovulan adama methiyeler düzmeler,her zaman bizim çocuğumuzdur,kapımız açıktır tarzı samimiyetten uzak kör ölür bağdem gözlü olur mantığıyla kurgulanmış tiyatrolardır.Eğer olsaydı pazartesi günü olacak toplantıda yine aynı durum yaşanacaktı.Toplantının iptal edilmesini isteyen Tayfur Hoca'yı kutluyorum.
Diğer yandan yönetimimiz ise bir yandan Beşiktaş'ı girmiş olduğu borçlardan,belalardan kurtarmaya çalışırken diğer yandan saçmalamaya devam ediyor.Önümüzdeki yıl çok büyük ihtimalle takımımızda mevcut olan yıldız diye tabir ettiğimiz çoğu oyuncumuz olmayacak.İsim olarak nispeten daha düşük isimlerle yola devam edilecek.Kısacası Beşiktaş küçülecek.
Beşiktaş küçülürken,küçülen takımın başında bulunması en doğal olan isim de Tayfur Havutçu olurdu.Yabancı hocalara göre yerli oyuncularla kuracağı diyaloglarla,kurulacağı lanse edilen genç takıma futbolculuk tecrübelerini aktararak iyi bir lider olabilirdi.Hem kendiside hocalık kariyerinin başındayken büyük beklentiler içinde olmayan camiayı çok da üzmeden işler devam edebilirdi.Fakat Beşiktaş yönetimi kolayı tercih edip anlam veremediğim bir şekilde yolları ayırdı.
Madem içinde bulunduğumuz bu günlere gelecektik neden taraftarın sevgilisi olmuş,takımla uyum sağlamış güzel insan Carvalhal'de gönderildi ? Kısa dönemde iyi işler yapan ve bu işleri uzun vadeye yayabilme potansiyeli olan herşeyden önce 'özel' biriydi.
Tayfur Havutçu'nun aklanıp takıma dönmesi ve takımın birkaç maç kötü gidişinden sonra oda gönderilip yerine Tayfur Hoca gelmişti.Şimdi insanın aklına iki soru geliyor;
1- Uğruna Carvalhal'in harcandığı Tayfur Havutçu'ya verilen süre sadece 6 maçlık süper final miydi ?
2-Tayfur Havutçu'ya verilen süre 6 maç ise,sadece 6 maç için Carvalhal'i göndermeye değermiydi ?
Bu sorulara yanıt alabilmek sanırım hiç mümkün olmayacak.Beşiktaş'ta böyle saçmalıklar olmaya devam edecek ve en garibi biz bu olayları izlerken hiç şaşırmayacağız.