29 Ağustos 2011 Pazartesi

Kaçış Başladı



Şike olayı ortaya çıktığında şuan geldiğimiz günleri göreceğimiz aklımın ucundan geçmezdi.Her zaman yapamazlar,olan olduğuyla kalır yıllardır bariz olan ortaya şimdimi çıktı diye düşünüyorduk.

Sorguya çağırılan yöneticiler,içeri atılan başkanlar..Ne ararsak var bu filmin içinde.Aradığımız herşeyi bulabileceğimiz bu filmde en enteresan gelişmeler son günlerde yaşanıyor aslında.

Uefa'nın Fener'i Şampiyonlar Ligi'nin dışına atması ve sonrasında gelişen süreç çok düşündürücü.. Şike olayları ilk patladığında moralleri bozulan ve sözde birlik mesajını veren Fenerbahçe'li oyuncular bir bir avrupaya kaçmaya başladılar.

Yeni transfer Emenike'nin oynamadan kaçması,ardından yatarak para kazanan Guiza'nın kaçışı,en delikanlı has adamları Lugano'nun gidişi ve son olarak bu akşam Andre Santos'un kaçışı.. Yeri geldiğinde takımları için ölüp bitenler şimdi takımın akıbeti meçhul olduğunda gemiyi ilk terk etmeye başlayanlar aslında.

Fenerbahçe taraftarı hala takımlarını körü körüne korumaya bu gelişmelere rağmen devam edebileceklermi merak ediyorum.Ateş olmayan yerden duman çıkmazmış diye boşuna dememiş atalarımız.Ortada şike yada illegal bir durum olmasaydı bu 'has Fenerli'ler ' kaçmazlardı.

Yabancıların gidişiyle başlayan bu kaçış serüvenine bakalım önümüzdeki günlerde hangi isimler katılacak ? Kendini sarı-lacivert için ölüyor olarak gösteren Volkan,Gökhan G.,Emre'nin isimleri bile başka klüplerle anılıyor.

Bu karışık gelişmeler yaşanırken hala ortada birşey olmadığına yürekten inanan,toz pembe dünyalarında yaşayanlar belki bir nebze uyanıp olanları anlamaya çalışırlar.

28 Ağustos 2011 Pazar

Asla Yalnız Yürümeyeceksin (Tribün Hikayeleri)




'Asla Yalnız Yürümeyeceksin' Liverpool taraftarının kullandığı dünyaca ünlü bir sözdür.Futbolla ilgilenen hemen herkes bu ünlü sözü bilir yada en az bir kere duymuştur.Takımına duyulan sevgiyi,sadakati belkide en güzel anlatan sözlerden biridir.

'Asla Yalnız Yürümeyeceksin' bu kez karşımıza Liverpool sloganı olarak değil futbol kültürü üzerine yazılmış bir kitap olarak çıkıyor.Şuana kadar okuduğum futbol kültürü üzerine yazılmış en güzel ve en sıcak kitaplardan biriydi.

120 sayfalık 'çerez' bir kitap olmasının dışında içinde olan hikayeler kesinlikle çok güzel.Hikayeleri okurken kendinizi Maltepespor soyunma odasında teknik direktörlerine mahalleden tanışmaları sonucu 'abi' diye seslenen oyuncular arasında yada dağılan Yugoslavya'da fitili ateşleyen maç Hajduk-Kızılyıldız maçında kavganın tam ortasında bulabilirsiniz.

Futbol kültürü üzerine okumayı sevenlerin,takımının peşinden uzak yakın demeden gidenlerin,cebindeki son parayı maç biletine yatıranların kısacası 12.adamın kesinlikle kaçırmaması gereken bir kitap..


Merak edip ne anlatıyor bu deyip bakmak isteyenler için link;

http://www.ilknokta.com/kitap/121317/Erdem-Aksakal/Asla-Yalniz-Yurumeyeceksin.html








27 Ağustos 2011 Cumartesi

Avrupa Ligi 2011/2012 sezonu grubumuz



Avrupa liginde 2011/2012 sezonu grubumuz bildiğiniz üzere dün çekildi.Buna göre grubumuzda D.Kiev,Stoke City ve Maccabi Tel-Aviv var.

Sporla ilgili okuduğum gazetelerde,bloglarda genel olarak zor kura çektik,işte yine şanssız kura tarzı bir sürü yazı gördüm ve şaşırdım.Genel kanının aksine ben grubun öyle yazılan gibi ölüm grubu,çıkması imkansız bir grup olarak görmüyorum.Avrupa liginde 'eğer' yukarı sıraları hedefliyor,yarı finalleri telaffuz ediyorsak gelen rakip çok çok üst düzey bir takım olmadığı sürece ağlayıp sızlamanın bir anlamı yok.

Rakip takımlara baktığımız zaman D.Kiev'i anlatmaya pek gerek olmadığını düşünüyorum.Geçen yıl Avrupa hayallerimize son verişleri ve İnönü'de bize yaptıklarının anısı hala taze.Özellikle içeri de oynayacağımız maçı kazanmamız şart.Deplasman tarihine baktığımızda ise aralık ayına göre daha tercih edilebilir bir tarih olan 20 Ekimde Ukrayna yolcusuyuz.İnönü'de ki maç ise hemen Ukrayna deplasmanı sonrası 3 Kasım da oynuyoruz.Grubun o zaman ki puan durumundan bağımsız olarak konuşursam eğer deplasmanda ki maçta en kötü beraberliğe kasıp içeride mutlaka kazanmalıyız.

Stoke City: İngiltere ligini yakından takip edenler mutlaka biliyordur Stoke City'yi fakat Türk halkının Stoke City ile asıl tanışması Tuncay sayesinde oldu.Stoke bana göre İngiltere liginin alt sınıf takımlarından birisi.Orta ve üst sınıf takımlarla oynarken tamamen kapanıp kontra kovalayan,golü bulduğunda ise arkaya yaslanan klasik Anadolu takımı gibiler.Yine Dinamo'da ki gibi İnönü'de kazanacağımıza kesinlikle inanıyorum fakat deplasman hakikaten zor olacak.

Maccabi Tel-Aviv: Grubumuzun en zayıf ve şans tanınmayan takımı olarak gösterilen Maccabi ile ilgili düşüncelerim yine genel düşüncenin tersinde.Grubun belkide en ne yapacağı belli olmayan ve 'serseri kurşun' takımı.Grupta üst sıralarada çıkabilir 2-3 puanda da kalabilir.Deplasmanda Stoke yada Kiev deplasmanlarına göre daha zor olacağına inanıyorum.Maçlarımıza İnönü'de ve Maccabi ile başlamamız ise kesinlikle avantaj bir durum.Formumuzun zirvesinde olmadığımız kesin.Moral açısından gruba iyi başlamak adına önemli bir karşılaşma olacak.



Gruptan çıkmak için içerde oynadığımız maçlar belirleyici olacak.Rakiplerden kolay deplasman yok.Deplasmanların kolay olmamasının nedeni rakiplerimizin çok güçlü olması değil aslında.Beşiktaş'ın sağının solunun belli olmaması bu deplasmanları zor hala getiriyor.Kiev'de soğuk,Maccabi'de taraftar,bozuk zemin,baskı ve siyasi nedenler,Stoke City'de ise 'futbol kültürü' zor hala getiriyor.Deplasmanda golü yedikten sonra çok çabuk moral kaybına uğrayan ve oyundan düşen oyuncularımız var Carvalhal bu konuyu mutlaka halletmeli.

Bu kadar yazdıktan sonra son söz olarak diyeceğim şudur eğer işimizi sıkı tutup amatör takımların yaptığı hataları yapmayıp,oynamamız gereken gibi oynarsak bu gruptan çıkarız.

18 Ağustos 2011 Perşembe

Beşiktaş-Alania aklımda kaldığı kadarıyla (3-0)




Avrupa Ligi'ne giriş biletimizin ilk ayağında Alania Vladikavkaz'ı iyi oynamarak 3-0 yenmeyi başardık.Bu sezon takımı ilk kez 90 dakika izledim.Geçen sezona göre oyunumuzun üstüne birşey ekleyememişiz.

Yaklaşmakta olan sezona bugün sahada verdiğimiz görüntüyle kesinlikle hazır değiliz.Liglerin ertelenmesi ve başlamış olduğumuz antremanlara ara verilerek tekrar futbolculara izin verilmesi bizi olumsuz etkilemiş.

Rusya liginin kötü takımlarından olan bir takıma karşı oynadığımız oyunu kabul etmiyorum kesinlikle.Milyon euro lar harcayıp getirdiğimiz oyuncuların bu verdiğimiz paraların yarısı kadar oynamamaları beni çok kızdırıyor.Kedinin fareyle oynadığı gibi oynamamız gerekirdi bugün fakat skor rahat gözüksede hiç de iyi futbol oynamadık.

Alania sahada tam yapması gerekenleri yaptı.Teknik becerisi bize göre kısıtlı ve deplasmanda oynayan bir takım olarak oynamaktan çok oynatmamaya çalıştılar.Tatlı sert oyunları bizim 'narin'leri özellikle ilk yarıda çok etkiledi.3-0 gibi bir skorla yenilmiş olsalarda sahadaki oyun olarak kesinlikle ezilmediler bu açıdan tebrik ederim.

Tekrar bize dönersek; Quaresma'nın yokluğunda atak yönünü sadece Simao'nun kanadına yıkmamız ve Almeida'ya gereken topları 2 sezondur atamıyor olmamız çok önemli bir eksiklik.

Orta sahada Ernst-Fernandes ikilisini beğendim.Özellikle Fernandes'in top hakimiyeti,savunmadaki katkısı ve saha görüşü çok iyi.Bonservisini alarak kesinlikle doğru adım atmışız.Orta sahada bu ikili iyiyken önlerinde oynayan Guti'nin bugün ne yaptığını anlamadım.Tatili hala bitirememiş ve geçen sezondan çok daha bitik halde.İeri oynamak yerine sürekli geriye yada yana oynaması,iki depar atamayacak durumda olması,güçsüzlüğü beni düşündürdü.Biran önce form tutması şart bu halde olursa takıma yarardan çok zarar getireceği kesin.

İbrahim Toraman'ı bugün sağ bek pozisyonunda çok beğendim.Hilbert,Ekrem Dağ denemelerini bırakıp orayı Toraman'a teslim etmemiz şart.Savunmada verdiği katkıyı tartışmaya gerek yok bunun dışında hücuma verdiği destek ve 3.golün asistini yapması işini ne kadar iyi yaptığının göstergesiydi.

Veli Kavlak merak ettiğim isimler arasındaydı.Bugün sonradan dahil olmasına rağmen oyuna çabuk ısındı.Holosko'nun top ayağına daha çok yakışanı ve daha çok uğraşanı demek sanırım pek yanlış olmaz.Quaresma yada Simao'nun yedeği olarak güzel bir tercih yapmışız gibi duruyor.

Almeida'ya karşı hissettiğim duygular bugünde değişmedi.Sahada onu izlerken aklı sürekli başka yerdeymiş,takıma bir türlü ısınamamış zorla oynuyormuş gibi bir hava seziyorum.Aklının dağınıklığının sebebi transfer konularında ki belirsizlik ise yönetimin bunu çözmesi şart.Takıma adapte olamayıp böyle vücudu sahada aklı başka yerde triplerine devam ederse bize yarar sağlamaz.Bebe'nin de sakatlanmasından sonra bütün umutlarımızı Almeida'ya bağlarsak çok yanlış yaparız.

16 Ağustos 2011 Salı

Sanat



Fotoğraf Zagreb sokaklarından.Dinamo'nun fanatik taraftar grubu Bad Blue Boys yine döktürmüş.Fotoğrafa daha önce internette rast gelmiştim fakat blogda paylaşmayı unutmuş sonrada nerede bulduğumuda unutmuştum.Dün akşam sevgili dostlarım gürko ve sabri'nin yeri ultras/movement'te yeniden buldum.Nispeten bloglarından alıntı yaptığım için selamlarımızıda gönderelim..

12 Ağustos 2011 Cuma

STWC10 Türkiye:72 Almanya:79



Dün oynadığımız Ukrayna maçında takımı fazla beğenmemiş ama işlerin yoluna gireceğini,yeni oyuncuların alışma dönemlerinden dolayı ezemediğimizi söylemiştim.Bugün oynadığımız Almanya maçında ise dünkü maçtan farksız olacağını birbirine yakın skorlarla kazanacağımızı düşünüyordum.

Dirk Nowitzki'nin olmayışı da yukarıda belirttiğim düşüncelerimin oluşmasında önemli bir etkendi aslında.Hücum setleri ve taktiklerinin tamamen Nowitzki üzerine kurulu Almanya yerine bambaşka bir takım vardı bugün sahada.Pas ve top paylaşımını her zaman doğru yapan,yeri geldiğinde tatlı sert oyunuyla rakibi bezdiren,en önemlisi maçın ritmini değiştirecek olan 3 sayılık atışlara kesinlikle izin vermeyen yapılarını çok beğendim.Bize karşı kesinlikle böyle bir direnç ve zorlama beklemiyordum açıkçası koçlarını ve oyuncularını tebrik etmek gerek.

Robin Benzing:

Benzing'e kesinlikle ayrı bir parantez açmak gerek.Bugün sahada resmen ona hayran oldum.Siyahi oyunculardan alışık olduğumuz 'uçan,kaçan' tarzı atletik oyunundan çok etkilendim.Nerede ne yapacağını kesinlikle çok iyi biliyor ve Almanların doğal yeteneği olan yaptığı işi ciddiye alma yeteneği sayesinde baştan sona maçtan hiç kopmadı.İçeriye yaptığı drive ve girdiği ribaund mücadelelerinde savunmamızı dağıttı.Bana göre maçın adamı olmalıydı.



Kazanan takımla giriş yaptığım yazıda birazda bizim takımdan bahsedelim.Guard pozisyonunda duyduğum endişe bugün yersiz olmadığını gösterdi.Kerem Tunçeri'nin olmayışı yükü diğer guardlara bıraktı.Kerem'in verdiği katkıyı diğer oyun kurucularımız kesinlikle veremiyorlar.Uzun ve üst üste maçlar oynayacağımız Avrupa Şampiyonasına bu guard rotasyonuyla gidersek sorun yaşarız.Geçen yıl aynı Efes'in yaşadığı sıkıntı 'Kerem'in olmadığı zamanlar' sıkıntısını milli takımda yaşayacak gibi.Diğer oyun kurucularımız bu performanslarla giderlerse Orhun Ene'nin seçimlerini gözden geçirmesi gerekecek.


Değinmek istediğim başka bir nokta pota altı oyuncularımız konusunda.Almanlar pota altımızı bugün yol geçen hanına çevirdiler.Almanların sert pota altı oyunlarına karşılık veremeyip 'helva' kıvamında kaldık.

Oğuz Savaş kesinlikle hazır olmadığını hem dün hem bugün belli etti.Başladığı savunma hareketlerini durduramayıp yanlış fauller aldı.Özellikle ayaklarının yavaşlığının cezasını çok çekiyor.Geçmişe göre epey kilo verdi fakat çeviklik konusunda ilerleme yapması şart.


Ömer Onan: Fenerbahçe'de oynarken sahada gösterdiği tavır ve hareketler açısından kendisini hiç sevmesemde oynadığı basketbola saygı duymamak mümkün değil.Geçen sezonda sık sık yaptığı perdeden çıkıp boş 3 lükleri gönderme konusunda bugünde başarılıydı.Koridoru bulduğunda yakaladığı hız sayesinde potaya giderken en kötü ihtimalle faul almayı başarıyor.Kariyerinin sonlarına doğru resmen yeniden doğdu milli takıma verdiği katkı gerçekten çok çok önemli.Önümüzde ki turnuvada da takımın kilit isimlerinden biri olacağı kesin.


Doğuş Balbay: Mevut kadromuz içinde ne yapacağını en merak ettiğim oyuncular arasında ilk sırada yer alıyor.Turnuva öncesinde kendisini pek izleme şansım olmadı fakat onunla ilgili çok yazı ve değerlendirme okudum.Şuana kadar okuduğum değerlendirmelerde övgüyle bahsediliyordu.Bugün sahada yaptıklarından çok fazla süre almadığı için kesin bir yargıya varmak mümkün değil fakat oyunda olduğu kısa sürede özellikle savunmada iyi işler yaptığını düşünüyorum.Savunmada ki tekniği bana Sinan Güler'i hatırlatıyor.Üstüne verildiği oyuncuya nefes aldırmaması ve boşta kalan toplara gözünü karartıp çevikliği sayesinde girmesi hoşuma gitti.Üstüne gidilirse büyük potansiyel vaad ediyor.Uzun yıllar Efes'te izlemek isterim.



Yarın oynayacağımız Sırbistan maçında kesinlikle böyle oynayacağımızı düşünmüyorum.Sahada daha sert ve kıran kırana bir oyun olacağı düşüncesindeyim.Bugün bir türlü yakalayamadığımız ritmimizi ve sertliği yarın mutlaka yakalamak zorundayız,bugün oynadığımız gibi 'helva' kıvamında olursak Sırplar bugün Ukrayna'ya yaptığını yarın bize yaparlar.Takımın bugün Almanya'yı ciddiye almadığını ve zihin olarak bu maça hazır olmadığını düşünüyorum.Yarın akşam Sırbistan karşısında daha diri ve daha istekli bir takım görürüz umarım..

11 Ağustos 2011 Perşembe

STWC10 Türkiye:69 Ukrayna:65



Milli takımımızın Litvanya'da ki Avrupa Şampiyonası öncesi geçireceği hazırlık turnuvalarından ilki Spor Toto World Cup 10 nihayet başladı.Futbol zevkimizin 'kişilerin hırsları' yüzünden elimizden alındığı şu dönemde kafamızı dağıtmamız açısından çok iyi oldu.Hergün ortaya çıkan şike muhabbetlerinin dışında spor haberi yapılmadığı için spora bile bakmaz olmuştum.O yüzden blogada adam gibi birşey yazmıyordum.Futbol batak içindeyken kendimizi sakin limana basketbola atalım.

Bugün için İzmir seyircisini kesinlikle kutlamak gerek.Halkapınar Spor Salonu'nunda boş yer kalmaması ve milli takımı yalnız bırakmamaları çok önemliydi.Zaten basketbol kültürünün olduğu şehirler bu tarz organizasyonlarda kendini hemen belli ediyor.

Maçla ilgili bir kaç şey söyleyecek olursak Ukrayna bize rakip olabilecek bir takım kesinlikle değil.İsim isim baktığımızda gerçekten güçlü bir takıma sahibiz.Semih Erden,Ömer Aşık,Sinan Güler,Kerem Gönlüm gibi isimlerin olmayışı alttan gelen ve kendini ispat çabasında olan oyuncularımız için tam bekledikleri zaman aslında.Koç Orhun Ene'de bugün maç içinde zaman zaman çeşitli stil ve beşleri deneyerek onları kenarda oturtmak için getirmediğini gösterdi.


Enes Kanter: Son dönemde en çok tartışılan isimlerdendi.Fenerbahçe'den olaylı ayrılışı,sonrasında gelişen olaylar,draft edilişi gibi son 2 senede yoğun bir gündem geçiren Enes nihayet milli takımda.Yaşının gençliğinden dolayı geçmişte sarf ettiği bazı yanlış cümleler olsada bence bugün gayet pozitif bir oyun sergiledi.1 senedir ciddi bir maça çıkmamış biri olarak oyuna girdiği zamanlarda pota altında varlığını rakibe hissettirdi.Fiziğinin getirdiği avantaja eksik olan maç formunuda eklerse ileriki dönemler için sağlam bir pota altı oyuncumuz geliyor.Hazırlık maçlarını çok iyi değerlendirmesi gerekiyor.

Furkan Aldemir: Karşıyaka'dan Galatasaray'a transferi beni üzmüş olsada Furkan'a olan sempatim hiç azalmadı.Karşıyaka'da parlamaya başladığı dönemlerden beri onu takip etmeye çalışıyorum.Geçen sezon Fb maçında yaşadığı sakatlıktan sonra kendini iyi toparlamış.Ayaklarını biraz daha hızlandırmayı başarırsa oda Enes gibi gelecek vaad ediyor.Galatasaray'ın ve özellikle Oktay Hoca'nın ona çok yarayacağına inanıyorum.

Cenk Akyol: Ersan İlyasova'nın Efes Pilsen'e transferiyle birlikte bu sezon çok daha fazla çalışması gerektiğinin farkında.Kendi adıma bugün ondan pek beklenti içinde değildim fakat oyuna girdiğinde attığı kritik 3 sayılık basketlerle oyunun akışını değiştirdi.Bu maç yakaladığı şut yüzdesini sezona yayabilir Efes'e daha fazla katkı verirse Ersan'la beraber iyi bir ikili oluştururlar.

Ersan İlyasova: Bu maçta gösterdiği performansla alışık olduğumuz Ersan'ın uzağında kaldı.Boş kaldığı 3 sayılık atışları bile kaçırması beni endişelendirdi.Sporcuların belli zaman aralıklarında yada maçlarda form düşüklüğü yaşamaları normaldir umarım Ersan alışık olduğumuz haline döner.Milli takım ve özellik Efes'te bu yıl ondan büyük şeyler bekliyoruz.

Hidayet Türkoğlu: Bugün sahada en çok onu izlemekten zevk aldım.Kariyerinin sonlarına doğru basketbolu daha çok zevk veriyor.Bugün takındığı tavır,yaptığı hareketlere göre oynadığından resmen zevk alıyordu.Onu böyle motive ve severek oynarken görünce hoşuma gittiğini belirtmek isterim.Takımın lideri ve abisi olarak takındığı bu pozitif tavır takımdaki gençlere mutlaka yansıyacaktır.

Oğuz Savaş: Kerem Gönlüm,Ömer Aşık ve Semih Erden'in yokluğunda pota altında bel bağladığımız en önemli adam belkide Oğuz.Fakat bugün formsuz bir görüntü çizdi.Fener'de genelde izlediğimiz topu alıp etrafındaki rakipleri dağıtıp potaya giden Oğuz yoktu.Özellikle savunma anlamında sertlikten çok uzaktı.

Emir Preldziç: Fenerbahçe'de beğendiğim bir kaç oyuncudan birisidir.Türk milli takımına alınacağı zaman biraz soğuk bakmıştım fakat bu yaptığımızı artık dünyada ki bütün takımlar yapıyor.Kollarının ve bacaklarının uzunluğunu çok iyi kullanıyor.Maç boyunca oyundan kopmayışı,mücadelesi,hırsı gibi pozitif etkileriyle milli takıma çok faydalı olacak.Fenerbahçe'de olduğu gibi milli takımda da başarılı olmasını diliyorum.


Guard pozisyonuyla ilgili bir kaç şey söyleyip bitirelim.Şuan için guard rotasyonumuzda Kerem Tunçeri,Ender Arslan ve Barış Ermiş gözüküyor.Dünya şampiyonasında üstün bir performans sergileyen guard ikilimiz Kerem ve Ender kötü olduklarında bile uzun zaman birlikte oynamış olmanın verdiği ortalama bir uyuma sahipler.Barış'a gelirsek aslında Banvit'te oynadığı ve oynattığı basketbolu beğeniyorum fakat bugün beğenmedim.Diğer ikiliye göre pek süre alamadı.Milli takıma eğer performansa göre oyuncu çağırılıyorsa geçen sezon Galatasaray'da süper bir sezon geçiren Tutku Açık'ın çağrılması gerektiğini düşünüyorum.Yarın ki Almanya maçıyla turnuva yazıları sürecek..

8 Ağustos 2011 Pazartesi

D-Will formayı giydi



Nba'deki lokavt sayesinde kadromuza kattığımız D-will aynı İverson'da olduğu gibi formayı ilk kez Amerika'da üstüne geçirmiş.Forma giyme merasiminde Williams'ın eski kankası Mehmet Okur'da orada bulunmuş.O'nu Beşiktaş formasıyla izlemek için sabırsızlanıyorum.

Buraya kadar herşey süper fakat formaların o göğüs reklamları nedir öyle ? Avrupa'ya şuana kadar gelmiş geçmiş en iyi oyunculardan birini getirdiğimiz şu dönemde eğer yukarıda ki formayı giyeceksek bırakalım biz bu işleri.Bırak amatör kümeyi,lise basketbol takımlarının önlerindeki reklamların aynısı.Beşiktaş lisesi'nin köşedeki kırtasiyeden reklam alması gibi olmuş.Bütün Amerika ve Avrupa'da izlenir olacakken bu saçmalığı yapmayız umarım geçici bir durumdur.Arkada Bryant,D-Will önde Milangaz süper.