30 Haziran 2011 Perşembe

Efes Pilsen out Anadolu Efes in


Efes Pilsen Spor Kulübü, faaliyetlerine, 2011-12 sezonundan itibaren Anadolu Efes Spor Kulübü olarak devam edecektir.

Kurulduğu 1976 yılından bu yana Türk basketboluna sayısız oyuncu kazandıran, gerek Türkiye gerekse Avrupa’da unutulmaz başarılar elde eden, ilklere imza atan spor kulübümüzün; TAPDK’nın onay verdiği yeni kimliği; “Anadolu Efes Spor Kulübü” adı altında, aynı hedeflerle faaliyet göstermesine ve Türk basketboluna hizmet etmesine karar verilmiştir.

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.

Efes Pilsen Spor Kulübü



Efes Pilsen 'in resmi sitesinden aynen alıntı yaptığım duyuru aslında uzun zamandır beklediğimiz kararın çıktığının habercisi.Bilindiği gibi TAPDK Efes Pilsen basketbol klubünün adının gençleri sigara ve alkole özendirici !! isminden dolayı takmıştı.2 sezondur devam eden baskı ve lobi çalışmaları geride bıraktığımız yılda resmi olarak Efes yönetiminin önüne gelmişti.

Kulübün kapatılması hatta başka yere taşınması bile gündemdeydi fakat,bir takımı özdeşleştiği topraklardan ayırıp başka yerlere götürmek vicdansızca olacağından diye düşünüyorum bu düşünceden vazgeçildi.Klubün en büyük ortaklarından Anadolu grubunun da adı eklenerek yeni bir isim doğdu Anadolu Efes Spor Kulübü.

İsim değişikliği bazılarının amaçlarına ulaşmalarını sağlarmı bilinmez ama yıllarını basketbola ve Türk sporuna adamış bir kulübe yapılmaması gerekenler yapıldı.Efes Pilsen,Efes Pilsen'dir !

29 Haziran 2011 Çarşamba

Aston Villa 2011-2012 Sezonu Formaları








Nike 2011-2012 sezonunda Aston Villa'ya tasarladığı forma benim son yıllarda gördüğüm en güzel Aston Villa forması olmuş.Nike bazı takımlara yaptığı dizaynlarla resmen saçmalarken Aston Villa'nın özellikle deplasman maçlarında giyeceği beyaz forma süper olmuş.

25 Haziran 2011 Cumartesi

Messi vs Ronaldo



Messi'mi ? Ronaldo'mu ?








(not:Fotoğrafın üstüne tıkladığınızda büyük boyutunu görebilirsiniz.)



24 Haziran 2011 Cuma

Nba Draft 2011




NBA'de 2010-2011 sezonun sonuna gelindiğinde,gözler artık her sene yapılan draft (oyuncu seçimi) programına çevrilmişti. Bu senede bu draft programı 23 haziran gecesi düzenlendi. Tabiki draftın bütün turlarına göz atamayız ama,özellikle ilk turun ilk 10 sırasına göz attığımızda,birbirinden değerli oyuncuların,birbirinden değerli takımlar tarafından seçildiğini görüyoruz. Özellikle bu draftta bizim dikkatimizi çeken bir diğer husus ise Milli oyuncumuz Enes Kanter'in durumuydu. Kendiside bu draftta beklenildiği gibi ilk 10 sıradan seçildi.

2011 draftında ilk 10 sıradan seçilen oyuncu ve takım listesi şu şekilde ;

1 Cleveland Cavaliers - Kyrie Irving
2 Minnesota Timberwolves - Derrick Williams
3 Utah Jazz - Enes Kanter
4 Cleveland Cavaliers - Tristan Thompson
5 Toronto Raptors - Jonas Valanciunas
6 Washington Wizards - Jan Vesely
7 Sacramento Kings - Bismack Biyombo
8 Detroit Pistons - Brandon Knight
9 Charlotte Bobcats - Kemba Walker
10 Sacramento Kings - Jimmer Fredette


İlk 3 sıraya baktığımızda Kyle Irving,Derrick Williams ve Enes Kanter'in isimlerini görüyoruz. Bu üç oyuncuda ilk üç sıradan seçilmeyi hakeden oyuncular. Özellikle ligin dibinde yer alan Minnesota ve Cleveland gibi takımların yaptıkları oyuncu tercihlerinin çok doğru olduğunu düşünüyorum. Minnesota,kadrosunda çok fazla genç oyuncu bulundurmasına rağmen,yeniden ayağa kalkabilmek için Kyle Irving gibi önemli bir oyun kurucuyu kadrosuna kattı. Cleveland ise özellikle Lebron James sonrası yeniden playofflarda mücadele edebilmek için Derrick Williams gibi kolej kariyerini iyi bir şekilde geçirmiş,önemli bir forvet oyuncusunu kadrosuna kattı.



Milli oyuncumuz Enes Kanter'in ise draft öncesinde ilk 10 sıradan seçilmesi kesin olmasına rağmen,hangi takım tarafından ve kesin sıra bakımından nasıl seçileceği belli değildi. İlk iki sıranın ardından gözler artık Kanter'e çevrilmiş ve kendisi de hiç bekletilmeden,3. sıradan Utah Jazz tarafından seçildi. Bence Enes özellikle uzun rotasyonunda sorun yaşayan Jazz'da iyi bir alternatif olabilir fakat keşke onu Deron Williams ile izleyebilseydik. Tabi geçen sene yaşanan takas olayı buna izin vermedi.


NBA draftında ilk 10 sırada seçilen ve dikkat çekilmesi gereken iki Avrupalı oyuncu var. Jan Vesely ve Jonas Valanciunas. İkiside bu sezon Euroleague'de çok iyi sezon geçirdiler. Özellikle Vesely'nın geçen sene Avrupa'da Efes Pilsen ile aynı grupta yer alan Partizan takımında oynaması,onu canlı izleme fırsatını bizlere yakalattı. Kendisini gerçekten büyük bir zevkle izlemiştik. Jonas Valanciunas ise Avrupa'nın genç ve önemli uzunlarından bir tanesi. İkisinin de gittiği takımlarda başarılı olabileceğini düşünüyorum.

23 Haziran 2011 Perşembe

Atkı Koleksiyonu #7 Beşiktaş ŞL





Avrupa klüplerinin fan store larında görür özenirdim böyle atkılara bizim klüpte yapsa alsam diye düşünürdüm her zaman,fakat hiç bir yerde bulamadım yada görmedim daha önce.Bu sezon İnönü'de oynanan A2 ligi Beşiktaş-Galatasaray maçını izleyip staddan çıkarken pek beklentim olmadan stadın altındaki kartal yuvasına girdim ne var ne yok diye.Formalar,atkılar derken atkı standının en arkasında buldum.Son oynadığımız Şampiyonlar Ligi döneminden kalma sanki beni beklemiş gibi orada duruyordu,tabi görünce beklemeden hemen kaptım.

Şal atkıdan biraz daha değişik bir kumaştan yapılmış,şalın kayganlığına göre daha mat ve biraz daha kalın enteresan ve güzel bir malzemeden üretilmiş.İlk resimde görülen etiketinde Made in U.K. yazıyor bu yazıyıda görünce pek şaşırmadım açıkçası.Bizim store'dan pek alışmadığımız kalitede ve güzellikte bir atkı.Bu konularda biraz avrupalıları örnek alsak fena olmayacak diye düşünüyorum.

22 Haziran 2011 Çarşamba

Porto A.Ş.




Klüplerimiz yaşı geçmiş,ahı gitmiş vahı kalmış oyunculara milyon euro'ları akıtırken Avrupa'lı işini biliyor.Porto genç futbolcuları alıp değerini arttırıp kat kat fazla paraya satmayı geçip artık birde teknik direktörlük piyasasına giriyor gibi.

33 yaşındaki teknik direktörleri Villas-Boas 15 milyon euro tazminatla Chelsea'nin başına geçti.Porto'ya gelirken bile büyük risk olarak nitelendirilen hoca geçtiğimiz sezonda harikalar yaratarak şimdide dünya devinin başına geçti.

Kendi memleketinde gençlerle tarih yazan Boas gidenin çekmediğinin kalmadığı Chelsea'de ne yapacağını şuan için bilemiyoruz fakat bu işten en karlı çıkan takım kuşkusuz Porto olacak.

Klüplerimiz bundan sonra yürüttükleri yanlış transfer politikalarından vazgeçip ne zaman bu alanda başarı yakalamış örnekleri kendilerine model alacaklar bilinmez ama bu kafayla devam ettiğimiz sürece İspanya liginde ki çoğu takım gibi iflasın eşiğine gelmeleri uzak ihtimal olmayacak.

15 Haziran 2011 Çarşamba

Tbl Final Serisi 5.maç Fbü:71 Gscc:72




FENERBAHÇE ÜLKER : 71 - GALATASARAY CAFE CROWN : 72 (ASLAN PES ETMİYOR)


Beko Baketbol Ligi final serisin artık sonlarına doğru gelirken hem heyecanlı,hemde şaşırtıcı maçlar izlemeye devam ediyoruz. Bunlardan bir taneside dün gece oynandı. Seride 3-1 önde olan Fenerbahçe Ülker'in dün gece kendi evinde şampiyonluğunu ilan etmesi beklenirken,Galatasaray Cafe Crown Josh Shipp'in son saniyede gelen basketiyle karşılaşmayı 72-71 kazanarak seriyi hem uzattı hemde bir sonraki maç için seriyi kendi evi olan Abdi İpekçi'ye taşıdı.

Maç öncesi Sinan Erdem Spor Salonu adeta şenlik alanı gibiydi. Balonlarla süslenen basketbol mabedi şampiyonluk için hazır hale getirilmişti. Taraftarlar da maç öncesinde şampiyonluk havasına girmişlerdi. Ancak maç sonucu onların pek istediği şekilde sonlanmadı. Maç sonunda şampiyonluk sevinci yaşayamayan Fenerbahçe Ülker taraftarları,salonu adeta üzüntüyle terkettiler.

Maçın geneline baktığımızda,Fenerbahçe Ülker'de Ömer Onan'ın ateşlenmesi ve istenilen verimde oynayamamamsı,ayrıca şampiyonluk maçının vermiş olduğu gerginliğin takıma fazlasıyla pahalıya mal olduğunu düşünüyorum. Taraftarında istenilen seviyede maça ortak olamaması,sanki bir şampiyonluk maçı değilde sıradan bir lig maçıymış gibi davranmaları takımın adeta direncini kırmıştı. Bütün bunlara rağmen ev sahibi takım son saniyeye kadar şampiyonluğu kovaladı fakat,bu sefer Galatasaray'ın maçtan galip ayrılmasına engel olamadı.



Galatasaray cephesine baktığımızda ise; onların maça daha rahat çıktıklarını söyleyebiliriz. Bu maç ve şampiyonluk kaybedilse bile onların buna maç öncesinden hazır olduklarını kesinlikle söyleyebiliriz. Konuk ekip koçu Oktay Mahmuti hafif sakatlıkları olan Shumpert ve Haluk Yıldırım'ı maç kadrosunda bulundurup,Shumpert'i ilk 5'te başlattı. İlk yarıda Fenerbahçe Ülker önderliğinde başa baş bir mücadele olsada,ikinci yarıda özellikle Tutku-Andric ikilisinin,aksayan Fenerbahçe pota altını domine etmesiyle açılan farkı kapatan Galatasaray Cafe Crown,dengeli takım oyunuyla topu son saniyeye kadar taşımayı başardı. Son saniyede de Tutku-Shumpert ikilisi güzel bir oyun denemeye çalışsada orada Emir Preldzıc'in getirdiği yardım topu Shipp'e kazandırdı ve oda kaydettiği sayıyla takımına galibiyeti kazandırdı.

Galatasaray Cafe Crown'un deplasmandaki bu maçı kazanmasıyla seride durum 3-2'ye geldi ve seri Abdi İpekçi'ye taşındı. Fenerbahçe Ülker bu sefer şampiyonluğu kazanmak için mücadele verecek olsada,şimdiden biletleri tüketen Galatasaray taraftarlarının önünde bunu yapmak çok ama çok zor olacaktır. Galatasaray ise taraftarının önünde bu maçı da kazanarak seriyi eşitleyip son maçta şampiyonluğu kazanmak için mücadele verecektir.

12 Haziran 2011 Pazar

Benim Siyasi Görüşüm De Beşiktaş



Bir seçim maratonunu da içinde bulunduğumuz saatlerde geride bırakmış olduk.A partisi B partisi yada kimin kazandığı konumuz değil.Konumuz yukarıda görülen 'Benim siyasi görüşüm de Beşiktaş' yazılı oy pusulası.Twitter'da twitlere bakarken kim tarafından twitlendiğini hatırlamadığım (kusura bakmasın) bu fotoğrafla karşılaştım ve seçim gününe paralel bir başlık olsun istedim.

Garibime giden o kadar arama v.s. varken içeri telefon bile sokmak yasakken böyle birşeyin yapılabilmiş olması.Fotoğraf hakkında gereksiz,saçma,amaçsız v.s. bir sürü sıfat yüklemek mümkün ama ben bakanı gülümsettiği için 'komik'i seçiyorum.

Usta seçimini yapmış;'Benim siyasi görüşüm de Beşiktaş'

11 Haziran 2011 Cumartesi

Tbl Final Serisi 4.maç Gsc:74 Fbü:85



GALATASARAY CAFE CROWN : 74 - FENERBAHÇE ÜLKER 85 (FENERBAHÇE ŞAMPİYON GİBİ)

Beko Basketbol Ligi final serisinde birbirinden heyecanlı ve keyifli maçlar izlemeye devam ediyoruz. Bugünde onlardan birine şahit olduk. Abdi İpekçi Arena'da serinin 4. maçında yine harika bir maç seyrettik ve Fenerbahçe Ülker bu kritik maçı 85-74 kazanarak seride 3-1 öne geçti ve kendi evindeki 5. maç öncesinde,şampiyonluk adına çok büyük bir avantaj elde etti.

Özellikle bu maç her iki takım için de çok kritikti. Ben yine salondaydım ve bu heyecana canlı bir şekilde tanıklık ettim. Galatasaray taraftarı yine her zamanki gibi muhtşemdi ve takımlarını çok iyi desteklediler. Maç sonunda takımları mağlup olmasına rağmen,oyuncuları teker teker alkışlayarak,onlara büyük sevgi gösterilerinde bulundular.Ayrıca Galatasaray camiasından da renkli simalar salonda bulundular.


Fenerbahçe Ülker takımı maça daha etkili başlayan taraftı. Özellikle ilk dakikalarda pota altını çok iyi kullandılar. Kaçan şutlara rağmen hücüm ribaundlarını Oğuz ve Lavrinovic ikilisiyle çok iyi takip edip,buradan cok fazla sayılar çıkardılar ve ilk dakikalarda farkı da açmayı başardılar. Daha sonra taraftarlarının da etkisiyle geri gelmeyi başaran ev sahibi Galatasaray ikinci periyodun ilk 5 dakikasında muazzam bir performans gösterip farkı bir anda 9 sayıya kadar çıkardılar.



Sarı-kırmızılı ekip için aslında ne olduysa o dakikadan itibaren oldu. İlk yarının bitimine son 5 dakika kala çok büyük bir direnç düşüklüğü yaşayan Galatasaray,özellikle Shumpert'in de bu dakikadan sonra oynayamamasından dolayı sayı bulmakta çok güçlük çekti ve konuk ekip Fenerbahçe Ülker'in geri gelmesine de izin verdi. Fenerbahçe Ülker ise ilk yarının son 5 dakikasında sergilediği agresif basketbolla,çeyreği 38-39 önde kapattı.

Ev sahibi Galatasaray için ikinci yarı,özellikle 3. periyod adeta kabus gibiydi. Çok dar bir rotasyonla oynayan sarı-kırmızı ekip,bu bölümde Haluk Yıldırım ve Caner'i oyunda tuttu ve onlardan yüksek bir performans elde etmeye çalıştı. Fakat işler hiç umulduğu gibi gitmedi. Özellikle kaçan boş şutlar,serbest atışlar savunmaya da yansıdı ve bu bölümde yüksek şut yüzdesiyle oynayan Fenerbahçe Ülker farkı 15 sayıya kadar çıkardı.



Son periyod her iki taraf adına da nefes kesiciydi. Galatasaray 15 sayılık farkı bir anda 3'e indirdi ve kazanmak adına yeniden umutlandı. Bu bölümde Haluk ve Tutku Açık'tan birer,Jerry Johnson'da ise 2 üç sayılık isabet geldi. Fakat ilk yarıda sedace 2 üç sayılık isabet bulan Fenerbahçe Ülker,bu bölümde Emir,Ukic ve Ömer'in üç sayılık basketleriyle rakibinin umutlarını söndürdü ve salondan 85-74 ile kritik bir galibiyet aldılar.

Fenerbahçe Ülker bu galibiyetle şampiyonluk adına çok kritik bir galibyet almıi oldu. Onlar adına hesaplar artık salı gecesi şampiyon olma yönünde. Galatasaray ise seriyi uzatıp yeniden evine dönme peşinde. Salı günü de bizleri çok heyecanlı bir maç bekliyor. İyi oynayanın kazanması dileğiyle.

10 Haziran 2011 Cuma

Tbl Final Serisi 3.maç Gsc:97 Fbü:93





GALATASARAY CAFE CROWN : 97 - FENERBAHÇE ÜLKER : 93 (ASLAN EVİNDE KÜKREDİ)



Beko Basketbol Ligi final serisinde birbirinden önemli ve keyifli maçları izleme fırsatı buluyoruz. Ezeli rakipler Galatasaray Cafe Crown ve Fenerbahçe Ülker bu final serisinde muhteşem performanslar sergileyerek şampiyonluğu ne kadar çok istediklerini bizlere en iyi şekilde bahsediyorlar. Dün gece oynanan serinin 3. maçını da Galatasaray Cafe Crown kendi evinde 97-93 kazanarak seride durumu 2-1'e getirdi.



Bende salonda bulunduğum için öncelikle oradaki atmasoferi tasvir etmek istiyorum. Öncelikle bu playofflarda Abdi İpekçi'de oynanan bütün maçlara gittim ve ilk kez bu sene,bu salondaki bir maça bu kadar rahat girebildim. Emniyet bu sefer kapıların önünde uzun kuyruklar oluşmaması için çok iyi önlemler almış. Maç öncesinde salonda fazla kıpırdanma olmamasıyla birlikte,maçın başlamasına yarım saat kala salondaki yer yer boşluklar fazlasıyla dikkat çekiyordu fakat ilerleyen dakikalarda salonda boşluklar görmek bir hayli zordu.


Maç öncesi birkaç Galatasaray taraftarıyla sohbet etme imkanı buldum. Gerçekten de çok streslilerdi ve maçı kazanamamaları takdirde sahaya bile girebileceklerini söylüyorlardı fakat korkulan olmadı. Maçın başlamasıyla birlikte salondaki atmosfer mükemmeldi ve bu maç sonuna kadar çok büük bir titizlikle korundu. Maç sonunda da galibiyetin de verdiği büyük etkiyle,korkulan ve istenmeyen olaylar yaşanmadı ve taraftar bu maçtan artı not kazandı.



Maçın analizine geçecek olursak;taktiksel olarak tamamiyle beklediğim bir maç olduğunu söyleyebilirim. Galatasaray taraftarını da arkasına alarak çok agrasif başlamak istedi ve öyle de oldu. Fenerbahçe cephesinde Ukic ve Marco Tomas'ın dış atışlardaki etkisizliği takıma çok olumsuz bir şekilde yansıdı ve Fenerbahçe ilk yarıda sadece Ömer Onan'ın sayılarıyla ayakta tutundu. Pota altında Lavrınovic ile de etkili olmak isteyen konuk ekip,burada sert Galatasaray savunmasıyla karşılaştı.




İlk yarıda Galatasaray daha sert,Fenerbahçe ise daha soğukkanlı oynayan taraftı. Galatasaray farkı bir ara 10 sayının üzerine çıkarsada,Fenerbahçe geri gelmeyi bildi ve ilk yarı sadece 5 sayıyla Galatasaray üstünlüğü ile bitti. İkinci yarıda Fenerbahçe Ülker Emir-Jasikevicius ve Lavrinovic üçlüsüyle oynayabildi. Özellike Emir ve Jasikevicius buldukları 3 sayılık isabetlerle takımlarını ayakta tutmayı başardılar.



Üçüncü periyotda Galatasaray'da Shumpert'in sakatlanıp oyuna devam edememesi,takım adına gerçekten olumsuz bir durumdu,çünkü Shumpert ilk iki maçın aksine,bu maçta oyunda kaldığı dakikalarda gayet etkili bir performans sergiliyordu,fakat gerek Caner Topaloğlu'nun ekstra oyunu,gerekse takımın bir bütün olarak hücum edip,savunma yapması onun eksikliğini aratmadı. Özellikle Caner ve Andric Galatasaray adına son bölümde etkili olan isimlerdi.


Maçın son 2 dakikasına Galatasaray Cafe Crown 84-80 önde girdi ve bu bölümde iki takımda 5'er hücüm kullandılar. Galatasaray bu hücümların hepsinden boş dönen taraf oldu,konuk ekip ise bu 5 hücumun 2'sinden sayıyla dönerek maçı uzatmaya götürmeyi başardılar ve maçın normal süresi 84-84 sona erdi. Uzatma bölümlerinde Fenerbahçe Ülker sayı bulmakta çok zorlandı ve sadece net 2 üç sayılık basketle bu bölümü tamamladılar. Galatasaray ise bu bölümde bulduğu pozisyonları taktik faullerle de birleştirerek iyi değerlendirdi ve maçı 97-93 kazanan taraf oldu.





Serinin 4. maçı yine Galatasaray Cafe Crown ev sahipliğinde Abdi İpekçi Spor Slonu'nunda oynanacak cumartesi günü oynanacak. Her iki takım içinde çok kritik bir öneme sahip olan bu maç da fazlasıyla heyecana sahip olacak. Ben o maçta da salonda bulunacağım ve oradaki atmosferi de maç sonunda burada paylaşacağım.





* Final serisi ilk maçında olduğu gibi bu maçında yazısını Efesliler'den arkadaşım Hakan İnci yazmıştır.Bundan sonra yazdığı yazıların etiketlerinde ismi olacaktır.İsminin üzerine tıklayıp bloga yazdığı bütün yazılara ulabilirsiniz.

5 Haziran 2011 Pazar

Tbl Final Serisi 1.maç Fbü:81 Gsc:59


Güzel bir pazar sabahından herkese merhaba.Dün akşam oynanan fbü-gsc final serisi ilk maçının inceleme yazısını birazdan aşşağıdaki yazıda okuyacaksınız.Ama ondan önce bu yazıyı beni kırmayıp yazan Efeliler grubundan arkadaşım Hakan İnci'ye teşekkürler..



İLK RAUND FENERBAHÇE ÜLKER'İN (81-59)

Beko Basketbol Ligi'nde artık o müthiş final serisine adım attık. İlk maç Fenerbahçe Ülker'in ev sahipliğinde,Sinan Erdem'de oynandı ve çok fazla çekişmeye sahne olmayan maçı Fenerbahçe Ülker 81-59 kazanarak seride 1-0 öne geçti.



Maçın beklediğimden daha şaşırtıcı geçtiğini söyleyebilirim. Fenerbahçe Ülker'den bu oyunu beklesekte,hiçbirimiz Galatasaray'dan bu oyunu beklemiyorduk. Öncelikle,konuk takım Galatasaray Cafe Crown'un neden kaybettiğine bir göz atalım. Galatasaray Cafe Crown koçu Oktay Mahmuti'nin,Banvit serisinde özellikle savunmada iyi işler yapan Göksenin Köksal'ı ilk beşte başlatması bu maç için çok yanlış bir şeçimdi. Aynı zamanda Sertaç Şanlı'nın da Fenerbahçe Ülker gibi güçlü bir rakibe karşı uzun bir süre oyunda kalması bana göre mantıksızdı ve buda konuk ekibe pahalıya mal oldu.


Maç boyunca hucum ve savunma temposunu bir türlü ayarlayamayan konuk ekip,hızlı Fenerbahçe Ülker oyuncuları karşısında özellikle savunmada çok dirençsiz kaldılar. Fenerbahçe Ülker adına Sean May'in bile 10 sayılık önemli katkı vermesi bunun en güzel göstergedi. Bunun üzerine hücumda da bir türlü dengenin sağlanamaması ve kaçan boş şutlar uzun bir süre sayı bulunamamasına neden oldu. Jerry Johnson'un istikrarsız performansı,Tutku ve Ermal'in gereğinden fazla kötü olmaları ve bench katkısının düşük olması onları mağlubiyete sürükleyen etmenlerdi.


Ev sahibi Fenerbahçe Ülker cephesine baktığımızda,onlar her ne kadar Efes Pilsen serisindeki performanslarından daha iyi organize olsalarda,bugün Galatasaray'ın yaptığı hatalardan faydalanıp kazandıklarını söylemek en doğrusu. Zaten önemli olan da buydu. Özellikle ribaundlardaki büyük üstünlükleri ve yüksek şut yüzdeleri onlara galibiyeti getirdi. Savunma da da çok fazla istekli olmaları,önceden buna çok iyi çalışmış olmaları da bunların cabasıydı.


Serinin ikinci maçı pazartesi günü yine Sinan Erdem Spor Salonu'nda,Fenerbahçe Ülker'in ev sahipliğinde oynanacak. Benim görüşüm,o maçta Galatasaray Cafe Crown'un çok daha iyi olacağı yönünde (Banvit serisinin 1 maç geç bitmesi ve Fenerbahçe'nin onlara göre daha iyi olması,sarı-kırmızılı takım için negatif belirtilerdi) ve yine bana göre eğer Fenerbahçe Ülker de bu şekilde oynarsa ortaya daha çekişmeli ve keyifli bir maç çıkacaktır.

2 Haziran 2011 Perşembe

Yao ve Annesi



Dünyanın her yerinde anneler aynı demekki..Kazık kadar olmuş Yao yemeğini bitirmeyince annesi başında bitmiş.'Ye yavrum,ye çocuğum yemezsen büyüyemezsin,arkandan ağlar'diye diye Yao'yu bu hale getirmiş.Tabi böyle olabilmek için ne kadar yemek gerekir oda tartışılır..