31 Aralık 2011 Cumartesi

2012


Sağlık,başarı,para,sevgi,barış ve tabiki futbol dolu yıllar..

30 Aralık 2011 Cuma

Aimar Yalanlandı



2 gündür ajanslara düşen Aimar,Beşiktaş'a haberleri bugün itibariyle en yetkili ağızlardan biri tarafından yalanlandı.Tayfur Havutçu,başkanın İspanya'da olduğunu doğrulamış fakat Aimar ile ilgimiz yok demiş.

Guti'nin gidişinden beri ofansif orta saha mevkiinde ve takımı göbekten ileri taşıyacak,top dağıtacak oyuncumuz olarak sadece Fernandes kaldı.Ernst,Necip,Aurelio,Veli gibi isimler Fernandes'in yaptıklarını yapamıyorlar.Fernandes bu aralar ne kadar formda olsada,sıkı markaj altında olduğunda yada rakip bir şekilde Fernandes'i kitlediğinde orta sahadaki üretkenliğimiz duruyor.Quaresma,Simao gibi isimlerde o gün yoksa Beşiktaş orta sınıf bir takıma dönüşüyor.

Pablo Aimar'ı Valencia döneminden beri sever ve takip ederim.Ayaklarına hakimiyeti,oyun görüşü hepsi üst düzeyde bir oyuncudur.Ofansif orta saha mevkiinde Fernandes'in yedeği yada dönüşümlü olarak oynayacak bir oyuncuya ihtiyacımız olduğu aşikar fakat bu oyuncu bu şartlar altında kesinlikle Aimar değil.Yaşının 32 ye gelmesi,bize getireceği maliyet,geldiğinde yaşayacağı uyum sorunu gibi faktörler göz önüne alındığında pek karlı çıkacağımız bir transfer olmaz.

Bizim artık ya tutarsa? transferleri yapacak ne lüksümüz ne sabrımız var.2 senedir harcanan para ve pompalanan umutların artık bir geri dönüşü olmasının,başarının gelmesi şart.İçinde bulunduğumuz yoğun maç trafiği ve devam ettiğimiz 3 kulvarın temposunu kaldırabilecek dinamik oyunculara ihtiyacımız var.

Büyük isimleri siyah-beyaz forma altında izlemek keyif verip heyecan yaratsada bize kesinlikle uymaz.Avrupanın Katar'ı olmaktan sıyrılıp daha akıllı işler yapmalıyız.

26 Aralık 2011 Pazartesi

Bobo Bursa'ya mı ?



Sezon başında sözleşmesi bitmiş parada anlaşamadığımız için yeni mukavele imzalamamıştık.Oda Avrupa'dan beklediği teklifler gelmeyince ülkesinin yolunu tutmuştu.Ülkesinde pek mutlu olmadığı tekrar buralara dönmek için nabız yokladığını biliyorduk.Transfer sezonunun yaklaşmasıyla Mersin İdman Yurdu ile adı anılmaya başlamıştı fakat son olarak Bursaspor ortaya çıktı.Ertuğrul Sağlam'ın da yaptığı açıklamada ilgileniyoruz demesi ve Bobo'nun istekli olmasıyla bu iş çözülecek gibi görülüyor.

Performansı sürekli aynı yüzdede devam etmediği ve son zamanlarda biraz daha paraya tamah etmesinden dolayı biraz gözden düşmüştü.Onun yerine getirdiğimiz Bebe'nin resmi maç oynayamadan 6 ay gibi ağır bir sakatlık sürecine girmesiyle apar topar defanstan bozma Edu'yu getirdik.

Beşiktaş gibi büyük hedeflere oynayan,büyük paraların döndüğü bir takımda Edu gibi,Mehmet Akyüz gibi futbolculara yer yok.Mehmet Akyüz'ü pek izleme şansımız olmasada Edu gibi adamlara kesinlikle yer olmamalı.Bobo gibi daha 20 yaşındayken Beşiktaş'a adım atmış takımı,şehri ve taraftarı çok iyi tanıyan ortalamanın biraz üstü bir forvet daha çok işimize gelir.Edu'nun transferiyle bir hata yapılıp yabancı kontenjanı şuanda kullanılıyor,Bobo gibi uyum sorunu yaşamayacak ve çok yakından tanıdığımız bir adamı Bursa'ya kaptırmadan harekete geçmeliyiz.

Transfer döneminde Edu'dan kat kat,Bobo'dan üst düzey süper bir forvet getiremeyeceksek(ki hiç sanmıyorum) takıma geri dönmesini isterim.Bursa'ya gelmeyi kabul ediyorsa aklında bizden alacağının altında bir rakam oluşturduğunuda söylemek yanlış olmaz.Şu ortamda oynadığı son sezondan daha az bir ücretle bile geri dönebilir.Uygun şartlar oluşur,gelme durumu olursa Edu'dan çok daha fazla katkı vereceğine inancım tam.

25 Aralık 2011 Pazar

Carlos Arroyo Beşiktaş'ta



Deron Williams'ın lokavt sonrası Amerika'ya dönmesi üzerine oyun kurucu pozisyonundaki eksikliğimizi gidermek için istediğimiz,uzun zamandır adı geçen oyuncu C.Arroyo ile kesin olarak anlaşmışız.

Uzun zamandır adı geçmesine rağmen resmi olarak açıklanmamıştı fakat Arroyo bu akşam twitterdan mesajı gönderip spekülasyonlara son verdi.'Noeliniz Ve Yeni Yiliniz Kutlu Olsun.Yakinda gorusuruz ...' diyen Arroyo gelmeden önce bizlere ilk mesajını göndermiş oldu.

1979 Porto Riko doğumlu Arroyo'nun Nba kariyeri hayli renkli.Toronto Raptors,Denver Nuggets,Utah Jazz,Detroit Pistons,Orlando Magic,Miami Heat ve son olarak Boston Celtics forması giydi.

Nba'den direk gelen oyuncularda sürekli bahsedilen uyum sorunu,Avrupa basketboluna alışma süreci gibi dönemleri diğer oyunculara göre daha çabuk atlatacaktır.Zira daha önce Tau Ceramica ve Maccabi Tel-Aviv'de forma giymişliği ve Avrupa basketbolunu tecrübe etmişliği var.BBL ve Avrupa kupaları açısından ortalama üstü,iyi diyebileceğimiz bir isim kadromuza katıp bence oyun kurucu pozisyonu için iyi bir isim transfer etmiş olduk.Aşağıdada Nba'deki istatistikleri ;




Yıl Takım OM BM MBD



MBA MBTÇ MBB MBS
Kariyer
569 191 18.7



3.1 .5 .1 6.6
2010–11 Miami 49 42 20.2



2.0 .5 .0 5.6
2010–11 Boston 15 1 12.7



1.7 .5 .0 2.4
2009–10 Miami 72 35 22.0



3.1 .5 .1 6.1
2007–08 Orlando 62 20 20.5



3.5 .4 .0 6.9
2006–07 Orlando 72 5 18.1



2.8 .5 .0 7.7
2005–06 Detroit 50 0 12.0



3.1 .4 .1 3.2
2005–06 Orlando 27 0 22.0



2.9 .7 .0 10.8
2004–05 Detroit 40 0 17.7



3.2 .6 .0 5.4
2004–05 Utah 30 16 24.7



5.1 .7 .1 8.2
2003–04 Utah 71 71 28.3



5.0 .9 .1 12.6
2002–03 Utah 44 0 6.5



1.2 .3 .0 2.8
2001–02 Toronto 17 0 5.6



1.2 .3 .0 1.8
2001–02 Denver 20 1 13.8



2.5 .2 .1 4.1

23 Aralık 2011 Cuma

Lazio'dan Yeni Yıl Mesajı





Malum yeni yıl yaklaşıyor ve hristiyan oyuncuları bir telaş sarmış durumda.Hemen hemen hepsi ülkelerine dönüp tatillerini geçirmek için son hazırlıkları yaptılar.Lazio'da oyuncular gitmeden önce toplamış biraraya taraftarlarına yeni yıl mesajı vermek için götürmüş stüdyoya.

Videoda ilgimi çeken 2 nokta oldu.Geçtiğimiz yıl Galatasaray'dan giden Cana'yı görmek diğeri ise Beşiktaş'a çok istediğim fakat gelmeyen Klose'nin İtalyancası beni şaşırttı.




not:Tam ekran izlemeniz tavsiye edilir.Video eklerken sağ taraftan biraz kırpılmış oluyor o yüzden sağ taraftaki görüntüde gözükmüyor sorunu bir türlü çözemedim.Tam ekran izlerseniz sorun yaşanmıyor.

22 Aralık 2011 Perşembe

Atkı Koleksiyonu #10 Valencia



Atkı koleksiyonumun belkide en özel atkısı sayılabilir.Çünkü yukarıda görmüş olduğunuz atkı ile koleksiyon yapmaya,toplamaya başladım.Koleksiyonun ilk atkısı olması dolayısıyla özel bir yeri vardır bende.Şekil olarak baktığımızda ise tek kat güzel bir atkı.

Elime geçme hikayesi ise aynı kendisi gibi özel aslında.Efesliler grubuna dahil olmamdan dolayı her maçına gittiğim Efes maçlarında ilk kez deplasmana gelen taraflarla atkı değişimi sonucunda elime geçti.İspanya'dan gelen 15-20 kişilik küçük ama sıcak ve sağlam taraftar gruplarıyla tanışmamız ve sonrasında gelen bizim grup onların grup karşılıklı atkı değişmesi sonucu süper bir atkı edindim.Bu zevki ve hoşluğun tadını aldıktan sonrada zaten devamında bu günlere geldi koleksiyon.

20 Aralık 2011 Salı

Güzel Futbolcu Dede


Özellikle ligimizde artık göremediğimiz gol sevinçlerinin taraftardan bağımsız milyon eurolar alan adamlar arasında kutlandığı,tribündeki 'emekçileri' önemsenmeyen artislere inat Eskişehirspor oyuncusu Dede attığı golden sonra sevincini deplasman tribününde bulunan taraftarlarıyla kutluyor.

18 Aralık 2011 Pazar

60'ların Futbolu Samsun:1 Beşiktaş:1



Schuster bu ligde 60'ların futbolu oynanıyor dediğinde herkes ayağa kalkmış vay efendim olurmu öyle şey,marka değeri var,yıldızlar var diye konuşup durmuşlardı.Schuster dışarıdan bakabilmenin verdiği rahatlıkla görmüş teşhisi koymuştu.Bizde İngiltere,İspanya liglerini izliyor ligimizin en az 5 kat üstünde futbol oynandığını zaten görüyorduk ama işte aidiyet duygusu ve takım sevgisi varken pek itiraf edemiyorduk.

Bugünde Samsun karşısında önemli bir deplasmana çıktık aslında.Üst üste aldığımız güzel sonuçlara yenisini ekleyip hazır devre arası yaklaşmışken 3 puanı cebe koyup dönme planlarımız vardı fakat olmadı.

Almeida,Quaresma,Simao gibi yıldızlarımızın yokluğunda son haftaların formda isimleri Mustafa Pektemek ve Fernandes'in üstüne yığılmış bir takım olarak çıktık sahaya.Rakibinde sahaya futbol oynamaya değil 8-9 kişi savunma yapmaya kontra bile denmeyen acayip çıkışlarla gol aramaya çalışan ilginç bir düzenleri vardı.

Holosko'nun kazmalıkları ve sahada dolanmalarına artık ben dayanamıyorum.Bu oyuncunun Beşiktaş'ta kesinlikle yeri yok.Yıllardır gösterdiğimiz sabır ve verdiğimiz tavizlerin en ufak bir geri dönüşü olmuyor.Kaleciyle karşı karşıya kalır topa vurmaz resmen kalecinin üstüne deper.Top kontrolü yok,saha görüşü yok,at gibi koşmasının dışında Beşiktaş'a verdiği hiç birşey yok.

Takımda yaratıcı oyuncu yoktu.Fernandes'ten başka top kullanmayı bilen top kullanmaya niyeti olan yoktu.Her hücumda,her ileri çıkışta top Fernandes'e gidiyor markaj altındaki Fernandes'te çabalamaktan bıkıp maçın sonlarına doğru iyice saçmalıyordu.Senede milyon Eurolar kazanan bu adamlar topu dikine kullanmayı bilmiyor.Sürekli olarak enine yada geriye oynanan toplar.

İlk yarıda bir pozisyonda tam 1.30 dk topu kendi yarı sahamızdan çıkaramadık.Samsun'un güreşçiye benzeyen forvetinin sahte preslerinden bile çekinip hemen enine yolladık topları.Bugün futbolla ilgili yazmak imkansız zira sahada futbola benzeyen bir oyun yoktu.Aptalca bir oyunla bırakılmış 2 puandan başka birşey değil.

Kendi evinde oynarken bile 8-9 kişi kapanıp kontra kovalayan sahada futbol adına hiçbirşey yapmayan bir Samsunspor inanılır gibi değil.Yıl olmuş 2011 sahadaki oyun 1961.50 yıl geriden gelen nostaljik bir oyun tarzı.

Türkiye'de futbol liglerinin en üst düzeyini teşkil eden Süper Lig diye adlandırdığımız bir organizasyonda böyle bir futbol oynanıyor ve oynatılıyorsa orada futbol kalitesinden,marka değerinden bahsetmenin imkanı yoktur.

17 Aralık 2011 Cumartesi

ACAB



İlk fotoğraf Yunanistan'dan.Olympiakos takımının ünlü taraftar grubu Gate 7'nin açtığı yaratıcı ve güzel pankart.Baş kaldıran adam her şart ve şekilde baş kaldırıyor.





İkinci fotoğraf ise Almanya'dan.Polislerden nefret eden ve aynı şekilde polislerden dönüt alan ateşli taraftar arkadaşların ünlü sloganı Acab'ın polis arabasının plakasında denk gelmesi ilginç olmuş.

Son olarak Acab kültürünün Türkiye'deki yansımalarından ufak bir tezahüratı paylaşıp postu bitirelim.


Sık bakalım sık bakalım,
Biber gazı sık bakalım,
Kaskını çıkaaaar,
Copunu bıraaak,
Delikanlı kim bakalım

16 Aralık 2011 Cuma

Kötünün İyisi : Braga




Gruptaki liderlikten sonra bugünü beklemeye başlamıştık.Şampiyonlar Ligindeki yıldız kaymalarından sonra Avrupa Ligi'nin tadı kaçmıştı ve takımımızın adı Beşiktaş'tı.Beşiktaş demek her zaman bahtsız kuralı çeken,10 takım olsa aradan en kötüsünü bulabilen takım demektir o yüzden inceden bir korkuda yok değildi zira turnuvaya erken veda edebilirdik aynı geçen yıl gibi.

Aynı maçlarımızda olduğu gibi heyecanla bekledim kura çekimini ve sonucunu.Ajax,Lazio,Porto gibi güçlü takımların çıkma ihtimaline karşılık Braga'nın çıkışı aslında Braga'nın forveti Ewerton'un dediği gibi 'kötünün iyisi' oldu.Legia Varşova gibi takımların bize gelmesi imkansız olduğu düşünüldüğünde ben kuradan gayet memnunum.

Geçen yıl avrupa liginde final oynamalarına rağmen bu sene geçen yıl yakaladıklar ritimde değiller.Oyuncu profillerine ve aldıkları sonuçlarada baktığımızda tam dişimize göre bir rakip aslında.Güçlerimiz neredeyse eşit sayılabilir.

Maç hakkındaki tek handikap ilk maçı deplasmanda oynuyor olmamız.Grup maçlarında sadece Tel-Aviv deplasmanında kazanabilmemiz diğelerinde tam olarak istediğimizi oynayamamızdan mütevellit ilk maç İnönü'de olsaydı daha iyi olurdu.

Fakat öyle veya böyle yazının ilk satırlarında da söylediğim gibi Porto yada Ajax'a göre kesinlikle tercih ederim.Kişisel fikrim Portekiz'deki maçtan en kötü beraberlikle dönersek İnönü'de maçı alıp turu geçeriz.

13 Aralık 2011 Salı

Keskin Sirke Küpüne Zarar !







Futbol severler olarak o'nun sahadaki bu görüntülerinden bıkmış usanmıştık artık.Onu bu kadar sinirlendiren,delirmesine yol açan,kendini kaybetmesine neden olan öfkesine hiçbir zaman anlam veremedim ve bu görüntüsünden her zaman tiksindim.Saha dışındaki tavırlarını bilmem ama saha içindeki Emre sporcu ahlakının 's' harfine bile sahip değil.

Biz onun yukarıda birazını paylaştığım resimlerindeki tavırlarından bıkmış usanmışken Emre dün Bursaspor maçında yaptıklarından dolayı kadro dışı bırakıldığı haberi düştü ajanslara.Fenerbahçe yönetimi yada Aykut Kocaman bu kararın altında kimin imzası varsa sonuna kadar destekliyorum.'Temiz futbol' sloganına uygun olarak ara transfer dönemide yakınken Fenerbahçe'yle ilişkisi kesilirse ballı kaymak olur.Artık çoktan çizmeyi aştı.

12 Aralık 2011 Pazartesi

Şimdi Ne Olacak ?



5 aylık süreden sonra nihayet hocamız Tayfur Havutçu ve Serdar Adalı serbest bırakıldı.Ne olduğunu anlayamadığımız tutuklamalar,iddianamesi bile hazırlanmamış suçlular derken bombalar arka arkaya patladı.Ve bugün geldiğimiz noktada öyle veya böyle serbest bırakıldılar.Beşiktaş adına bu kirli mevzudan aklanma yolunda ilk adım olabilir bu.

Tayfur Hoca'nın çıkışıyla iki tane sonuç doğuruyor.1.si serbest bırakıldığından ötürü yaşadığımız sevinç 2.si ise takımın teknik direktörü kim olacak mevzusu.

Bildiğimiz gibi Carvalhal,Tayfur Hocanın yokluğunda görevine vekalet etmek için gelmişti ve hoca geri döndüğünde sözleşmesi tamamlanmış olacaktı.Buraya kadar sıkıntı yok ama hesaba katmadığımız bazı şeyler var.

Carvalhal'ın Beşiktaş'ı mükemmel futbol oynamasada öyle veya böyle ilerleriyoruz ve belli şekilde gidiyoruz.Özellikle son dönemlerde yükselen performansımız bizi mutlu bile etmeye başladı.Takım birbirine kenetlenmiş,çoğu iyi olan skorlarımızla gidiyoruz.

Carvalhal'ın beyefendi kişiliği ve her röportajında Tayfur'a gösterdiği saygı,iyi dilekleri,taraftarla geçinmesi,gollere verdiği samimi tepkileriyle en azından kendi adıma benim kanım ona fazlasıyla ısındı.

İki teknik direktörün bir arada beraber çalışmaları şüphesiz imkasız görünüyor.İkisinden birinin sportif direktör gibi bir mevkiye getireleceğinide sanmıyorum.

Beşiktaş çok zor bir viraja geldi bugün.En az şampiyonluk yarışı kadar kritik ve doğru dönülmesi gereken bir viraj bu.Alınan acele yada saçma bir karar birbirine kenetlenmiş takımı dağıtabilir sezon başına döndürebilir.

Ben işin içinden çıkamadım.Beşiktaş bu durumda ne yapmalı ??

10 Aralık 2011 Cumartesi

Ağaç Yaşken Eğilir



Fotoğraf Wisla Krakow tribünlerinden..Futbolu sevdirmenin,özendirmenin,doğru öğretmenin en kolay yolu belkide erken yaşlardan tribün kültürünün oluşmasına önayak olmak.

9 Aralık 2011 Cuma

4-1 Kere Maşallah ve Q7'nin Sakatlığı


Başlık fotomaç'ın yada benzeri gazetelerin attığı sallama başlıklar gibi oldu farkındayım ama yazmadan edemedim.Takıma birşey olur girdikleri hava bozulur düşüncesiyle yazılmış bir başlık oldu.Mazur görelim..

Uzun zamandır maçlardan sonra yazamıyordum.Bu aralar girdiğim yoğunlukta maçları bile zor izliyorum yazı yazmak imkansız hal alıyor durum böyle olunca.Fakat ne yapıp edip her zaman olduğu gibi maçları kaçırmıyorum.Uzatmadan maça geçelim.Dünden bu yana herkes birşeyler yazdı zaten geç kaldım ama bir - iki kelimede benden olsun.


Bütün köşe yazarlarının üst üste gelen galibiyetlerden sonra ağzına sakız ettiği 'kazanma alışkanlığı' cümlesini bende kullanacağım.Son maçlarda derbilerde dahil fena top oynamıyoruz.

Oynadığımız futbol ; olağanüstü,rakibi ezen,yerden yere vuran bir anlayış değil ama sahaya çıktığımızda Beşiktaş formasını hak ettiği gibi taşıyor oyuncularımız.Carvalhal'ın iyice kullanmaya alıştığı takım profilide birbirine uyum sağlamaya başlayınca tadından yenmez kıvama doğru gidiyoruz.

Sezonun ilk zamanlarında yürümekten aciz,mücadeleden kaçıyorlar diye eleştirdiğimiz takımın şuan orta sahası belkide ligin en iyi orta sahası durumunda.Maçına göre Ernst-Fernandes-Veli-Necip-Aurelio arasında dönen rotasyon kıvamını bulmuş durumda.Defans bölgesinde zaten sıkıntı yaşadığımızı şuan için düşünmüyorum.Klasikleşen Hilbert-Egemen-Sivok-İsmail dörtlüsü hemen hemen hiç bozulmuyor.Ufak tefek yediğimiz hatalı goller dışında savunmamızı çok beğeniyorum.

2 yıldır yatırımları 3.bölgeye yapmamız yıldızları yığmamıza rağmen bir tek o bölgede istikrarı yakalayamadık.Almeida'nın dengesiz performansı,Edu'nun ne olduğunu anlayamadığımız stili,Pektemek'in yavaş yavaş ısınması derken geride 10 küsür maç bıraktığımız halde tam olarak oturabilmiş değil.Dünde Quaresma'nın frikik golüne kadar sıkıntı yaşadık aslında.


Frikik golünden sonra genel Anadolu takımı klasiği yine oldu ve direnci düştü Manisa'nın.İlk yarı bitiminde Mustafa'nın 2.yi sallamasından sonrada devreyi tamamen rahat kapatıp maçı bitirdiğimizi düşündük.

Sıkıntılarda buradan sonra başladı aslında.Aynı Ankara'da uğradığımız kaza gibi burdada başımıza aynı şey gelebilirdi.Manisa'nın üstümüze gelmesi bizim kapanmamız derken skor 3-1 e geldi.Gelen golden sonra rolleri tamamen değiştik.Skoru koruma çabasına düşünce işler sarpa sardı.

Bu olayı sezon içince bi kaç kere yaşadık aslında.Skor olarak avantaja geçtiğimizde skoru koruma derdine geçtiğimizde biz sıkıntı yaşıyoruz yapamıyoruz bu olayı.Demekki bizim skoru koruma değil her zaman oyuna hükmetme derdinde olmamız şart.Hoca takımı belli bir raya sokmuş görünüyor ama şu derdimize derman bulması şart.Ligi öyle veya böyle götürebiliyoruz ama Uefa'da durumlar aynı olmuyor.Stoke ve Kiev deplasmanlarında hep bu olay yüzünden puanları bırakıp döndük.

Maçın üzerinden birgün geçtiği için ayrıntılı inceleme yapma gereği duymadım herkes herşeyi okudu gördü diye düşünerek ama Quaresma'nın sakatlığı yeni haber.

Dün bildiğiniz gibi Quaresma maçın 2.yarısında yerini Holosko'ya bırakmıştı.Bugün yapılan açıklamaya göre Quaresma'nın sağ diz iç yan bağlarında ikinci derece yırtık tespit edilmiş.

Son haftalarda performansını yükseltip takıma üst düzeyde attığı gollerle katkı veren Q7'yi kaybetmemiz çok kötü haber oldu.14 aralıkta Stoke City ile oynayacağımız maçta olmayacak olması,üstüne üstlük Simao'nun da durumunun belirsiz olması dönse bile ne kadar katkı vereceği konusu can sıkıcı oldu.Q7'nin yokluğunda onun yerini kim doldurabilir bilmiyorum.Kanatta Mustafa yada Holosko denenebilir diye düşünüyorum.Fakat onlarında ne kadar katkı verebileceği şüpeli.

Ah şu bahtsız bedeviliğimizi üstümüzden atabilsek çok büyük işler yapacağız ama yok yapışmış kalmış arkadaş atamıyoruz.Q7'nin sağlıklı olup 14'ündeki maçta oynayacak olsaydı son performanslarımıza bakarak basar geçeriz derdim ama şuan yorum yapamıyorum.

2 Aralık 2011 Cuma

Her Yerde Futbol



Fotoğraf Tayland'tan.Tutkumuz futbolu sadece karada değil deniz üzerinde de oynama imkanı sağlamışlar.Değişiklik açısından denenebilir fakat topun suya kaçması gibi,oyuncuların tek bir bölgeye yığılmasıyla denge kaybı gibi handikaplarıda beraberinde getiriyor sanırım.