31 Mart 2011 Perşembe
Günün fotoğrafı 31.03.2011
Sezonun ilk yarısında ki Efes Pilsen-Beşiktaş maçında tribünde taraftarın gözünden.Efsane parkede kafası önde yürürken.
28 Mart 2011 Pazartesi
Atkı Koleksiyonu #5 Partizan Beograd
Bloglar kapatıldığından beri blogdan,yazı yazmaktan,uğraşmaktan soğumuştum.1 seneye yaklaşan emeğim en ufak suçu olmayan başka bloglar gibi kurunun yanında yanmıştı.Bende bu duruma biraz da içerleyerek yazı yazmayı bırakmıştım.Bugün öğrendiğime göre bloglar üzerindeki yasak kalkmış.Superonline ve Turkcell bu konudaki yasağı kaldırıp sorunsuz bağlantıya geçmişler artık darısı Ttnet'e diyerek,artık blogu böyle başı boş bırakmayacağımı da belirtip atkının hikayesine geçeyim.
Atkı tek kat ve dokuma atkı.Partizan atkısını tribün dergiden tribün shop kısmından tanıştığım Ulaş abi sayesinde edindim.Koleksiyona başlarken ilk amacım sevdiğim,sempati duyduğum takımların atkılarını ilk olarak toplamaktı.Bunlardan biride pek tabii olarak Partizan'dı.Ulaş abi sayesinde koleksiyonda oda yerini aldı.Kendisiyle bu sevda üzerine tanışmıştık.Kendiside bizim gibi atkı meraklısı ve koleksiyoneri.Okurlar arasında benim gibi atkı meraklısı varsa şimdilerde yeni açtığı sitesine bir uğramasında yarar var ;
http://blackwhitescarves.tr.gg/
25 Mart 2011 Cuma
Mourinho Beşiktaş'ta
R.Madrid-Lyon maçının olduğu tarihlerde İspanya'da olan başkan bazı temaslarda bulunmuş.İspanya'ya hazır gelmişken Mourinho'ya uğramadan gitmek olmaz diyerek uğrayıp Mourinho'nun misafiri olmuş ve bir çayını içmiş.Gelen bilgilere göre gayet sıcak ve esprilerin havada uçuştuğu bir ortama sahne olan buluşmanın tadı damağında kalan Mourinho 'vallahi bunu saymıyorum,bir daha gelmezsen gönül koyarım' diyerek başkanı tekrar davet etmiş.
Beşiktaş'ı da yakından takip ettiğini sözlerine ekleyen Mourinho,Beşiktaş'ın geleceğinin parlak olduğunu ve avrupada ileriki yıllarda büyük işler başaracağına inandığınıda söylemeden geçmedi.
Sizi ileride Beşiktaş'ın başında görebilirmiyiz ? sorusuna ise 'hayatın neler getireceğini bilemeyiz,şimdi olmasada Yıldırım'la ileride mutlaka çalışmak isterim' diyerek Beşiktaş'a yeşil ışık yaktı.
*Yukarıda okuduğunuz haber tamamen hayal ürünü ve uydurmadır.Basında izleyen günlerde ortaya atılması muhtemel iddaalar ve yazıları tenkit için yazılmıştır.
23 Mart 2011 Çarşamba
Ufuk Sarıca Üzerine
Cumartesi akşamı alınan Mersin BB yenilgisinin hemen akabinde Koç Perasovic istifa etmiş ve yerine Ufuk Sarıca geçmişti. Hepimizin beklediği ve fazlasıyla geç alınmış olsa da hala yetersiz bir karar olduğu ortada. Şimdi eğri oturup doğru konuşalım. Efes Pilsen de en baştan değişmesi gereken şeyler var. Hadi bu sene uğraşılan bir kapatılma-ad değiştirme davası var, sıkıcı ve herkesi rahatsız edici bir konu, onu bir tarafa aldık peki daha öncesinde ki başarısızlıkların nedeni ne? Bu kadar köklü bir kulübün bu kadar para harcayarak adam akıllı bir başarı elde edememesinin nedenini gelen-giden koçlar da arayamayız. O yüzden kulüp, kendi içinde oluşturacağı yeni bir düzenle en başından başlayarak hataları birer birer koparıp atmalı. (Bunu ayrı bir yazı konusu yapalım en iyisi çünkü bu konuya girdikçe asıl yazmak istediğimden çok uzaklaşacağım)
Ufuk Sarıca’nın takımın başına gelmesi sanırım takım olarak bu sene yaptığımız en doğru karar. Sadece bu senenin gidişatı açısından bakacak olursak böyle. Kulüpte yetişmiş, oyuncuları bilen tanıyan hani “bizim çocuğumuz” dediğimiz bir isim Ufuk Hoca. Bu nedenle yabancı birini getirmek yerine takımı ona emanet etmek şu zamanda yapılacak en mantıklı davranış. Ufuk Hoca da bugün bazı basın mensubu arkadaşlara çok güzel açıklamalar da bulunmuş.(Bu yazılara hem basketdergisi.com hem de salsabasket.com sitelerinden ulaşabilirsiniz)
Tekrar takım ruhunu oluşturabilmek, birbirine güvenebilmek, eski özlenen Efes Pilsen olabilmek için çalışmamız gerektiğinden bahsetmiş. Çokta güzel bir cümle kurmuş “Her basketbolcu takımın bir parçasıdır ve her ismin bir rolü olacak. Her oyuncudan faydalanacağız.” Umarım bunu başarır ve biz şu ölü toprağını, uğursuzluğu üzerimizden atarız.
İlk maçı bana kalırsa şansızlık olarak Telekom deplasmanı ama sonraki hafta evde Banvit maçı var, bizde hem takımımıza hem de yeni Koçumuza destek olmak için Sinan Erdem de olacağız.
Bahsetmeden de geçmeyeceğim, yaklaşık iki hafta önce Sayın Tuncay Özilhan “TAPDK’ya önerdikleri iki isimden (Efes- Efes Anadolu) birinin kabul edilmesi gerektiğini aksi takdir de takımı kapatacaklarını” dile getirmişti. Bu da işin ilginç tarafıdır ki TAPDK ilk isim önerileri verildiğinde “1 ay içinde kararımızı açıklayacağız” demişti ama hala karar verememiş durumdalar. Gören de 80 farklı isim sunduk seçim yapamadıklarını zanneder. Beyler hızlanın biraz, işimiz gücümüz var.
22 Mart 2011 Salı
Bunun Birde Arenası Var
Fiba Eurochallege da bir üst tura çıkmak için St Petersburg ile karşılaşan Pınar Karşıyaka karşılaşmadan 78-73 skorla yenik ayrıldı. Tabi Karşıyaka’nın acemiliğinden, böyle maçlara alışık olmadığından bahsetmemiz gerekir. Ayrıca Eldridge ve Holston’ın kötüden de öte bir maç çıkarmış olmaları –Toplam da 1/14 saha içi isabetle oynadılar- yenilginin temel nedeniydi. Ama bu Karşıyaka için bir son değil tabiî ki. Perşembe akşamı kendi sahaların da oynayacakları maçı kazandıkları takdirde, son maçı oynamak için tekrar Rusya’ya gidecekler ve büyük ihtimalle 4’lü Finale adlarını yazdıracaklar.
Karşıyaka taraftarlarına her zaman olduğu gibi evlerinde oynayacakları bu maçta çok büyük iş düşecek. Perşembe saat 20:00 da oynanacak olan karşılaşma da eminim ki takımlarına o destekleyici gücü sağlamak için Arena da yerlerini alacaklardır.
Maça iyi başlayan ev sahibi ekip üst üste bulduğu sayılarla Kafkaf karşısında ilk çeyrek ortalarında 15-4’lük bir skor avantajı sağladı. Ama Koç Hakan Demir’in aldığı molalarla Karşıyaka 13-2’lik bir seri ile skoru eşitlese de ilk çeyreği 19-17 geri de kapattı. İkinci çeyreğe iyi başlayan temsilcimiz Stanojevic’in sayılarıyla üçüncü dakika da skoru 23-24 de getirmeyi başardı. Buna karşılık toparlanan ev sahibi ekip son iki dakika da Kotishevskiy’den bulduğu iki üçlük isabetiyle devreyi 44-35 önde kapattı.
Üçüncü çeyrekte karşılıklı basketlerle başlarken, Pınar Karşıyaka da öne çıkan isim Stanojevic olurken St. Petersburg da ise Popovic ve Domercant oldu. Domercant’in çeyrek biterken bulduğu 3’lük isabet le ev sahibi takım son çeyreğe 59-49 önde girdi. Dördünce çeyreğin son 2 dakikasına kadar bir türlü rakibine yetişemeyen Karşıyaka bu dakikalarda bir ivme kazanıp 16 sayıya kadar çıkan farkı 4 sayıya kadar indirse sahadan 5 sayı farkla 78-73 yenik ayrıldı.
fotoğraf:www.ntvspor.net
20 Mart 2011 Pazar
Günün fotoğrafı 20.03.2011
Fotoğrafta görülen dayı Paok tribünlerinin lideri papaz Mitsios.Kendisi koyu bir Paok taraftarı.Öyleki Paok sevgisinden dolayı kiliseden uyarı almış belirli bir süre görevinden bile uzaklaştırılmış.Uzaklaştırıldığı görevine geri dönmesi ise dahada ilginç,Paok tribünleri Mitsios'un maçlara olan yoğun ilgisi ve tribün olaylarından dolayı uzaklaştırıldığını duyunca papazın bağlı olduğu kiliseyi protesto ederler.Protestolarda kiliseyi boykot edeceklerini ve papazlarına görevi geri iade etmelerini istekdiklerini inatla söyleyince Mitsios görevine geri döner.Kilise Mitsios'un fanatik kimliğini onaylamasada,protestolardan sonra ona bir daha dokunmaz ve o da ait olduğu Paok tribünlerinden birdaha kopmaz.
15 Mart 2011 Salı
Yolun Açık Olsun Sarı Melek
Bugün öğlen saatlerinde kimse beklemediği anda yine sivri ve ters karakterine uygun olarak herkesi şaşırtıp istifa etti Schuster.
Alınması gereken karar,yapılması gereken hareket yolların ayrılmasıydı.Fakat geçmişten gelen yaptığımız hatalar ve saçma hareketlerimizden dolayı bir türlü yapılamıyordu.
Beşiktaş'la bir türlü olmadı.Ne o bizi nede biz onu anlayabildik.Hep birşeyler eksik kaldı.Yıldız kadro,büyük hedefler derken belkide görülmedi gerçekler.Son geldiğimiz noktada oda anladı artık yürümediğini ve istifasını verdi.
Bundan sonrası için Beşiktaş'ın geleceği parlaktır,işler yoluna hemen girecektir demek pek mümkün gözükmüyor.Şimdilik yapmamız gereken sadece beklemek ve yeni teknik direktörümüz Beşiktaş'ın çocuğu Tayfur Havutçu'yu desteklemek olmalı.
Beşiktaş'tan bir Schuster geçti.İyisi,kötüsü,anlamsızlıklarıyla dolu bir sezon.Yolun açık olsun Schuster..
13 Mart 2011 Pazar
Döndük
1 marttan beri zorunlu olarak vermiş olduğumuz aramız bugünle beraber son buldu.Tam 2 haftadır bloga malum kapatılmadan dolayı girip yazı yazmak mümkün olmadı.Yasal sürecin bitip açılmasını beklemek iyimserlik olurdu.Nitekim 2 hafta bekledik de,fakat açılmayınca bizde özlediğimiz blogumuza geri döndük.
Kapalı geçen 2 haftanın içinde sevdiğim ve takip ettiğim yazarlardan olan Banu Yelkovan'la bir röportaj gerçekleştirdim.Bloglar kapalı olduğu için düzenlemeyip açılışı beklemiştim.Önümüzdeki günlerde düzenleyip yayına hazır hale getirmeyi düşünüyorum.Ancak yayınlanmasını bloglar açıldığında ki bir zamanamı ertelesem yoksa önümüzde ki günlerde paylaşsammı karar veremedim.Kendi görüşüm olarak yasağın kalkmasını bekleyip daha çok insanın okumasını istiyorum açıkçası.Fakat hala blogumuzun tıklanma oranı iyiyse yasağın kalkmasınıda beklememiz gerekmez.O yüzden okurlarımızdan ricam eğer hala bizi okumaya devam edebiliyorlarsa yorum bölümüne yorum bırakmaları.Gelen tepkilere göre yayının tarihini beraber belirlemiş oluruz.
2 haftalık zorunlu aradan sonra herkese tekrardan merhabalar..