23 Kasım 2010 Salı

Schuster'e sallayanlara açık mektup !





Beşiktaş'ın üst üste kaybettiği puanlarla birlikte teknik direktörümüz Bernd Schuster'de bazı kesimler tarafından tartışılmaya başlandı.Özellikle spor yazarı olarak geçinen ve tarafsız haber,yorum yaptığını zanneden kişiler karalama çalışmasından ve kendilerini komik duruma düşürmekten öteye gidememektedirler.Fakat bu karalama kampanyası yine bazı taraftar geçinen kişiler tarafından benimsenmiş ve neyi,neden eleştirdiğinin farkında olmadan alınan sonuçlarında etkisiyle Schuster'e yüklenmeye başladılar.


Sezonun başında Quaresma geldiğinde,Guti geldiğinde stada imza törenine koşa koşa gidenler,zayıf avrupa takımlarına karşı alınan farklı galibiyetlerden sonra ballandıra ballandıra anlatanlar bugün ilk puan kayıplarında birden ağız değiştirdiler.Bu kadar kısa süre içinde birbirine zıt iki düşünceye bu kadar bağlı olmak insanı şaşırtıyor doğrusu.


Mustafa Denizli'den sonra 'iyiki gitti,takım kendi evinde Anadolu takımına karşıda kapanarak,savunma yaparak oynarmı?' diyenler,Schuster gelip ilk maçlarda zayıf takımlara şov yapınca 'işte bu özlenen Beşiktaş!' demeye başlayanlar,geldiğimiz bu günde 'bu kadar mantıksız hücum yapılırmı ? Mustafa Denizli zamanı süperdi' demeye başladılar.Aynı kafa yapısına sahip adamlar Del Bosque gittiğinde de iyiki gitti 'yeniköy kasabı' dedikleri adama,dünya şampiyonu olduktan sonra kral muamelesi yaptılar ah vah ettiler.İşin kötüsü bu onlara göre takımına bağlılık ve takımını sevme iç güdüsünden geliyor.(yada onlar öyle sanıyor).Ona keza Quaresma herkesin ağzının sularını akıtarak izlediği adamdan sakatlanınca istenmeyen kendine bakmayan adama dönüştü.Ulan adam senin gibi haftadan haftaya yada 2 haftada bir halı saha maçı yapıp,spora orta okulda veda etmemiş vicdansız adamın mesleği bu haftanın 4 günü en az takımla beraber insaf sakatlıkta işin bir parçası.


Schuster'e sezon başında resmen tapınanlar,şimdi gitsin diye bas bas bağırıyor.Neymiş Mustafa Denizli,Tigana,Ertuğrul Sağlam,Del Bosque hepsi ondan iyiymiş onların arasında en az puan alan Schuster'miş ! Peki sayılan isimlere yapılan eleştirileri hatırlayan varmı ? Hani şimdi arkasından ağlanan adamları hatırlayan ? Ben bazı eleştirileri hatırlıyorum.Mustafa Denizli'ye 'takımı ne hale soktu sürekli savunma sürekli savunma 1 gollü maçtan başka birşey yok yeaaa',Tigana'ya 'almış ağzına bir lolipop takımla alakası yok',Del Bosque 'yeniköy kasabı' denmişti.Schuster'e de geldiğinde gazetelerimiz en afilli şekilde SARI MELEK ! demişti,şimdi ise 'Türkiye'yi bilmiyor,bu futbol burda tutmaz ' diyorlar.


Ben demiyorum ki Schuster süperdir,takım kesinlikle onla devam etmelidir.Ama birinin koltuğunu kaydırmak için,yada birinden vazgeçebilmek için henüz erken,böyle bir hamlenin ne yeri ne zamanıdır.Burada ki asıl suçlu ne Schuster ne bir başkasıdır tek ama tek suçlu ne istediğini bilmeyen yönetimdir.Bu adamları iş başına getiren yönetimdi.Schuster çıksa deseki;

-Benmi can attım gelmek için Türkiye'ye ? Parayı bastılar,iyi imkan sundular,benim dünya görüşüm oyun stilim herşeyim belliydi.Beni ben olduğum ve bu oyun stilini kullanmam için getirdiler.Benden bu kadar dese kim ağzını açabilir ?

Madem hücumu,risk almayı sevmiyorsun,ya adamın parasını verir yollarsın yada susup takımı istediği düzeye getirmesini beklersin.


Yönetim suçlu olduğu kadar taraftarda bu işte suçludur.Transfer olunca Büyük Başgan !,takım kötü gidince Yıldırım Demirören yeteeer ! yapma ya ? Bu işte tamamen rengini belli etmeli taraftar.Ya destek olacak yada tamamen sırt çevirecek.Sadece stadda Yıldırım Demirören Yeter ! diye bağırmakla olmuyor.Toplu olarak organize olup ne ürün alacak ne maça gidecek ne başka birşey hiç birşey yapmayacak.İşte o zaman internette,yada konu açılınca bık bık ötmek yerine birşeyler yapmış olunur.Ha yinemi olmadı ? En azından denenmiş olunur.


Son olarak en ufak başarısızlıkta Schuster'e sallayanlara,takımı gereksiz sertlikte eleştirenlere önerim şudur ki Schuster'i beğenmeyen,onun yerine gelen yada giden kimseyi beğenmeyen hemen hemen gelen herkese birşey bulup sallayan ve dünya üzerinde herşeyi en doğru bilen taraftara ve spor medyasına;

Hemen gidip teknikdirektörülük kursuna kaydınızı yaptırın.Bir takımda en alt ligden başlayarak,karda kışta,yollarda,futbolcuların kaprisleriyle,taraftarının baskısı ve saçmalıklarıyla yönetin.Yıllarca uğraşmanız ve verdiğiniz emekle Beşiktaş'ın başına geçin.Dışardan sallayanlardan en az 50 kat daha iyi bilin ve onların yeni öğrendiği şeyleri siz 3.ye unutmuş olun.Ve o zaman tekrar dönün bakın,bunların hepsini düşünerek tekrar bir yorum yapın.

Olmaz değilmi ? 'Bu yaştan sonra nasıl yapayım yeaa,ne alaka yeaaa' demek,evinde klavye başında oturup yorum yapmak,sıcak stüdyoda elinde çay televizyonda ahkam kesmek kolay olan taraf değilmi ? Hadi buyrun TFF'in açtığı kursa burdan kayıt yaptırın bakalım siz neler yapacaksınız.Evet evet size diyorum çok konuşanlar..

4 yorum:

  1. tek kelime süper

    YanıtlaSil
  2. Son paragraf tamamen herşeyin özeti niteliğindedir...
    Hocaların arkasından sallamak kolay ama o görevi yapmak o kadar zor ki...
    Eline sağlık kafsinkaf..

    YanıtlaSil
  3. @ultras/Movement

    Teşekkürler övgün için.Keşke arkasından salladıklarımızı biraz daha anlamaya çalışsak onları göreve kimin getirdiğini ve neden getirildiğini iyice anlasak.Ama bu ülkede pek mümkün görünmüyor bu durum.Sonuçta hepimiz futbol dahisiyiz.

    YanıtlaSil
  4. SARI MELEK

    Ertuğrul sağlamın gönderilmesinde rol oynayan yorumcular su an Ertuğrul Saglam'a övgüler yağdırıyorlar.

    YanıtlaSil