31 Ekim 2010 Pazar

Şark Kurnazlığı



Bugün Beşiktaş'ın kombine bilet fiyatlarına bakmak için biletix'e girdiğimde beklemediğim bir yazıyla karşılaştım.Daha önce satışa çıkarılmış olan kombineler için yakında yazıyordu.Sonra internette kısa bir bakındıktan sonra öğrendim ki Beşiktaş yönetimi İverson transferi sonrası,önceden satışa çıkardığı kombinelerin satışını durdurmuş !

Zeki yönetimimiz bir şark kurnazlığının peşinde anladığım kadarıyla.İverson öncesi satışa çıkmış kombinelerin İverson sonrası fiyatı değiştirilerek tekrar satışa çıkacak gibi duruyor.Bu bildiğin işgüzarlıktır,klüpten taraftar soğutmadır.Yaptıkları onca saçma işe yenisini eklemek üzereler.Bir kerede yaptıkları güzel bir işi şu taraftarın burnundan getirmesinler,bir kere de takdir edilmişken yine kendilerine sövdürmesinler ama olmuyor işte huylu huyundan vazgeçmiyor.

Patlayacak olan kombine satışlarından aç gözlülükle biz nasıl adam sömürürüz planlarına hemen başlanmış.Bundan önce daha ucuza alanlardan ek ücret talep ederlerse kimse şaşırmasın bunlardan herşey beklenir.Bu kafayla gittiğiniz sürece bu iş olmaz.Umarım fiyatları değişip satışa sunulan kombineler elinizde patlar,taraftar bir tepki koyarda tekrar eski fiyatlara döner.Siz ve sizin gibiler yüzünden insan spordan soğuyor takımından utanıyor.Ondan sonra gelip salonlar boş taraftar basketbola ilgi göstermiyor derler göstermez tabi iyide oluyor gidip 15-20 kişi halinde izlersiniz İverson'ı.İverson'ın gelişini bile zehir ettiniz ya artık ne yapsanız şaşırmayacağım.

30 Ekim 2010 Cumartesi

Efes Pilsen-Karşıyaka maç öncesi



(Başlamadan önce not:Yazar bu yazıyı duygusal ve karışık duygular içinde KSK'yı kişiselleştirerek yazmıştır.)

Bu maç benim için başka duygular ifade ediyor aslında.Basketbola ilgi duymaya,ilgilenmeye,oynamaya başladığım zamandan beri Efes'e sempati duydum destekledim.Maçlarına gitmeye çalıştım yeri geldi televizyondan izledim.Bu sezon iç sahada oynadığı hiç bir maçı kaçırmadım Efes'in(cumhurbaşkanlığı dahil) kaçırmayada niyetim yok aslında.

Bu gün yani yaklaşık 2.5 saat sonra Efes,Karşıyaka'yla karşı karşıya gelecek.Karşıyaka'nın yeri bende farklıdır.Bir Karşıyaka'lı olarak Kaf-Kaf İstanbul'a her geldiğinde aksatmadan orada olur sesim çıkmayacak dereceye gelene kadar Kaf-Kaf çekenlere katılırım.Son dönemlerde başarısızlıklara mahkum olsakta Kaf-Kaf yanlız bırakılmaz hiç bir zaman.

Bu gelişindede yanlız bırakmayacağım Kaf-Kaf'ı ancak bir farkla.'Benim takımım' diyebileceğim 2 takım karşılaşınca ve rakip Karşıyaka olunca garip duygular içerisnde izleyeceğim maçı.Rakip Efes olmasaydı ve Efesliler grubuna dahil olup güzel insanlarla tanışmamış olsaydım yine Kaf-Sin-Kaf çekmek için en ön sıralarda olurdum.Bu kez durum farklı.Bir kaç maçtır beraberiz ve bilmediğim şekilde çok ısındım gruba onlarla maç izlemek ayrı keyif.O yüzden bir maçlık istisna yaparak Kaf-Kaf'ın maçında ilk kez rakip takım tarafında olacağım ve rakip takım forması giyeceğim.Tabiki formamım altında Karşıyaka her zaman olacak,Efes diye bağırırken bir yandan da Karşıyaka'yı desteklemiş olacağım.

Son söz olarak kusura bakma Kaf-Kaf'ım bir maçlık oda Efes için beni mazur gör bir dahaki gelişinde kendimi sana affettireceğim şimdi sana gelmek için yola çıkıyorum bekle beni..

29 Ekim 2010 Cuma

Hoşgeldin The Answer !



Ve sonunda beklediğimiz asi çocuk İverson Beşiktaş'a resmi sözleşmeyi imzaladı.Açık söylemek gerekirse ne Guti ne Quaresma beni bu kadar heyecanlandırmamıştı.İverson'ın yeri bambaşkadır bende.Basketbola başladığım ilk zamanlarda onu örnek alır onun yaptığı hareketleri yapmaya çalışırdım.Yıllardır all-star maçında East forması altındaki posteri durur duvarda o yüzden bu konuda çok duygusalım.O'nun yeri bambaşka olucak her zaman bende.Formasınıda en yakın zamanda almak için sabırsızlanıyorum.

İverson'ın da gelişiyle beraber asi çocuklarımızın sayısı 2ye çıktı.İleriki günlerde Quaresma'nın yeni kankası olursa şaşırmamak gerek.Tekrardan hoş geldin sefa geldin I3

Cumhuriyet Bayramımız Kutlu Olsun

28 Ekim 2010 Perşembe

Efes Pilsen-P.E. Valencia aklımda kaldığı kadarıyla



Bu sezonun ilk basketbol yazısınınada böylece başlamış oluyorum.Sezon ilerledikçe yazılar devam edecek umarım diğer yazılar gibi buda beğenilir.

Bu yazıda maçı daha çok taraftar gözünden tribün durumu,dönen muhabbetler tarzında ele almaya karar verdim bu yüzden maçı o kadar irdelemeyeceğim.Daha fazla uzatmadan başlayalım.

Yazıda ismi geçeceği ve daha iyi anlaşılması için olayları öncesinden alacağım.

Aslında herşey Efesliler grubuna dahil olmam sezonun ilk maçı Fenerbahçeülker'le oynanan maça gitmemle başladı.Maçamı tiyatroyamı geldiğini bilmeyenler ve koltuk numarası sayıp burası benim yerim diyenler yüzünden 3kez kaldırıldıktan sonra Efesliler'in bulunduğu bölgeye kadar kaydık ve orada güzel insanlarla tanışmam sonucu gruba dahil olma sürecim başladı.
Birlikte Antalya B.B. maçını izledik sonrasında da dün akşam oynanan Valencia maçıyla beraber grupla izlediğim 3.maç oldu.

Power Electronics Valencia maç günü


Maça gelecekler listesi açıldığında adımı ilk yazdıranlardan oldum.Efes'in bu sezon evindeki ilk maçıydı ve kaçırmak olmazdı bende kaçırmadım tabiki.

Maçtan önceki günler sitedeki muhabbet aslında biraz karamsardı son zamanlarda alınan kötü sonuçlar biraz moralleri bozmuştu.Ama Efes'i yanlız bırakmak olmazdı.

Maç günü yoğun bir yağış vardı bu yüzden evden maç saatine 1.30 saat kala çıktık.Neyseki şansmı denir artık ne denir yağmur olmasına rağmen salona maça 50 dk kala vardık.Biletimizi alıp salona girdik.

İçerisi girdiğimizde yeni yeni dolmaya başlamıştı rakip takım taraftarı Valencia'lılar ise yerini almıştı 30-40 kişi kadarlardı.Salona girerken aldığım Efes atkısını misafir takımın taraftarıyla değişmek istiyordum bunun içinde daha önceden internetten konuştuğum Serdar'dan aldığım destekle gidip atkımı değiştim,hemen kabul ettiler ve çok mutlu oldular.Atkıyı değiştimi gören Serdar beni hemen tanıdı(daha önceden yüzyüze konuşmamış olmamıza rağmen)böylece onlada tanışmış olduk.

Maç saati yaklaşmış bizim grup (kendimi aralarına dahil hissediyorum) toplanmaya başlamıştı.Burnovic,Naumoski(yakında onlarlada tanışırız),Ali abi tribünden bildiğim kişiler teker teker gelmeye başlamıştı.Grup birbirini tanıyan bir grup daha yeni dahil olduğum için açıkçası pek fazla kişiyi tanımıyorum.Ama kendi içinde samimiler maçtan önce muhabbetler,birinin geldiğini görünce selamlaşmalar bunlar daha önceden istediğim,güzel bulduğum şeylerdi.

Hava atışıyla beraber (hava atışını yine kaçırdım 3 maçtır aynı şey oluyor başka birşeyle meşgul olduğum an hava atışı oluyor) maç başladı.İlk perioda pek iyi başlamadı Efes ilk hücumlarımızdan boş döndük buna karşı Valencia sayıları bizim çembere bırakmaya devam ediyordu.Maçta 3-4 dakika geçmiştiki arkalardan bir yerden megafon sesi geldi.Maçtan önce size küçük bir sürprizim olabilir diyen Fahir abi (herhalde sürpriz buydu) elinde megafonla merdivenleri inmeye başladı.Periodun ortalarına doğru toparlanmaya başlayan efes Thornton'un son saniyede yaptığı sayıyla 2 sayı geride kapadı 1.periodu.

Efes'in kötü başlangıcı 'ulan yinemi yenilicez' düşüncesi uyandırmıştı.Ama 2.periodun ortalarına doğru Kerem Tunçeri önderliğinde önce yakalayıp sonra öne geçtikRakibin basit top kayıplarında megafondan gelen 'salaak salaak'sesleride iyice keyfimizi yerine getirip gülmemize sebep oldu.Öne geçtikten sonra üstünlüğü bir daha bırakmayarak güzel bir galibiyet aldık.Maçın sonuna doğru yine megafondan gelen 'bir başkadır benim memleketim' müziğide en akılda kalıcı anlardan biriydi :)

Dün akşam olanları anca bu kadar anlatabildim.Anlatımda sorun olduysa af ola nice maç sonrası yazılarda görüşmek dileğiyle..

27 Ekim 2010 Çarşamba

Çarşı Fifa 2011'de !




Dünyanın en fazla satan futbol oyunlarından olan Fifa 2011'den büyük bir süpriz gelmiş.Şanı Türkiye topraklarını aşıp dünyaya ulaşan Türkiye'nin en büyük ve en coşkulu taraftarı Çarşı'yı bizzat tribün liderimizin ağzından tanıtıyor.Büyüklük yarışına girenler olayın kupada,parada olmadığını umarım görürler.

26 Ekim 2010 Salı

Vefat..



Dünya kupasında yaptığı tahminlerle ün kazanan bir anda dünya çapında popüler olan 'Kahin' ahtapotumuz Paul 2 yaşında hayata gözlerini yumdu.Denizlerden alınıp getirildiği küçük tankta hayata gözlerini yuman Paul'un huzur içinde öldüğü bildirildi.Sevenlerinin başı sağolsun..

24 Ekim 2010 Pazar

Roy Hodgson'dan Rijkaard'a gönderme



Liverpool teknik direktörü Hudgson koltuğunun iyice sallanması üzerine Riijkaard'la ilgili olarak 'o'nun gönderilmesi nasıl bir teknik direktör olduğunu gösteriyor' tarzında bir açıklama yapmış.Koltuk elden giderken son çırpınmaların bu Hodgson yakışmıyorsun Liverpool'umuza.Bizden de Hudgson'a cevap olarak 'biz değil Riijkaard kimlerin başını yedik Hudgson'um this is Turkey'

21 Ekim 2010 Perşembe

Beşiktaş-F.C. Porto aklmda kaldığı kadarıyla (1-3)



Herşeyden önce söylenecek tek bir söz var maçı izleyenler bana katılacaktır bu maçın hakkı bu olmamalıydı Beşiktaş bu skoru haketmedi.Maça mükemmel başladık maçın başında girdiğimiz 2 pozisyondan yararlanamadık onlar girse bu akşam çok güzel şeyler olabilirdi.

-Beşiktaş kalesinde ben artık Hakan Arıkan'ı uzun bir süre görmek istemiyorum.Artık Cenk mi geçecek yoksa a2 den Korcan mı geçecek kim geçerse geçsin.

-Arıkan kaledeyken sürekli aynı golü yiyoruz.İstisnasız her maç bir boşa çıkma,geç çıkma hareketi yapıyor.Maç başladığında geyik yapıyorduk yine boşa çıkacakmı diye yine çıktı sağolsun hiç sektirmiyor bu hareketleri.Artık ben gol yiyeceksek farklı şekilde gol yemek istiyorum kalecimin boşa çıkıp boş kaleye gol yemek istemiyorum.

-Hilbert şu ana kadar pek numarasını göremesekte hep savundum seni olacak uyum süreci şöyle böyle dedim ama bu akşam ki olayın neydi abi senin ya ? 15 tane orta denedin bitanesi adam gibi gitmedi ya adama çarpar ya saçma bir yere gider bu nedir ?

-Ferrari'ye yok yavaşmış yok şöyleymiş böyleymiş diye ağız burun kıvıranlar bu gün yediğimiz 2. gol de önce onlar Ferrari'yi aradılar ironik bir durum.

-Yediğimiz 2.golü iddia ediyorum amatör takım yemez halısahada bile artık böyle goller yenmiyor aklım almıyor şu golü.

-Necip 3-4 seneye kadar biraz tecrübelendiğinde bu takımın kaptanı olmalıdır.Maç gitmiş skor gitmiş umut yok ama Necip koşuyor.Tekrarlarda gösterilen görüntülerde bakıyoruz ki Necip saçlarını çekiyor herşeyden önce oynadığı takımın taraftarı olmak böyle birşey demekki.

-Necip'e tavsiye : Teknik ve oyun zekası olarak Guti'nin yanından,mücadele,hırs,forma için kendini paralama durumu içinde İbrahim Üzülmez'in yanından ayrılma.

-Tabata ne yaptı bu gün hiç birşey anlamadım fırıldaklıktan başka birşey yapmadı.Topu ayağına alıp kafanı kaldır bir bak be adam,bitane güzel pas ver,bitane güzel şut at ama yok ayağının dışıyla vur nereye giderse gitsin.

-Tabata ulan Delgado'nun da başını yedin gönderdik adamı.Şu cümleyi kurdum ya Delgado'yu aradım ya şuan durumun vahimliği ortada.

-Kırmızı kart görmeleri iyimi oldu kötümü oldu çok tartışılır kırmızı görmeseler bu kadar kapanırlarmıydı,kapanmasalar biz bu kadar baskı yapabilirmiydik bilmiyorum.

-Ben artık Nihat'tan bütün beklentimi ve umudumu kestim buda böyle bir durumdur.

-Yanlız Hulk'un attığı 3.gol şişirmeyi bırakalım Toraman'ı bakkala göndermesi,vuruşu mükemmel 10 numara gol attı.

-Yedek klübemizi yazıyorum yorumu okuyucu yapsın yorum yok bu sefer.Rüştü,Ersan Gülüm,İsmail köybaşı,Ali Kuçik.

-Beşiktaş'ın işçisi Fabian Ernst yine kendini paraladığınla kaldın Panzer'im senin kadar mücadele etseler keşke diğerleride.

Son söz:Beşiktaş bu maçta 3-1 mağlup olmuş olabilir,yıldızlarımızdan yoksun olabiliriz ama yinede söylemek istemiyorum tiksiniyorum o laftan ama yenildik ama ezilmedik cuk oturuyor sanırım.Beşiktaş ileriki zamanlar için umut veriyor.Güzel günler göreceğiz güneşligünler..

20 Ekim 2010 Çarşamba

Fatih Terim ?



Rijkaard'ın yerine kimin geçeceği tartışma konusu olmuş durumda ve yeni gelen haberlere göre Fatih Terim'e teklif götürülmüş ve çok büyük ihtimalle Terim takımın başına geçecekmiş.Rijkaard geldiğinde yeni bir vizyon yeni hedefler belirleyen Galatasaray yine Türk olduğumuzu gösterdik ve Avrupa kafasıyla düşünüp Şark kültürüyle hareket ettik ve Rijkaard'ıda yemiş bulunuyoruz.Hücum futbolu,avrupada vizyonlu hoca masalları hepsi yalan oldu.Hocanın eline verilen takım ortada tek tek yazmaya gerek yok buradaki tek suçlu hocamı ? Hoca bangır bangır istediğim adamlar alınmıyor,alınanlarıda ben istemiyorum diye açıklma yapıyor o zaman o adamı neden getirdin be adam ? Ama kimsenin aklına Rijkaard'ı sorgularken işin arka kısmını görmek gelmiyor.Rijkaard babamın oğlu değil,kimsenin avukatlığınıda yapmıyorum fakat artık büyük resmi görmenin zamanı gelmedimi ? Sözüm sadece Galatasaray'a değil Beşiktaş'ta aynı şeyi yapıyor biri gitsin hemen Lucescu,Fener'de biri gitsin hemen Daum yada başka isimler bekletildikleri raftan hemen çıkıyor.Ama birileri ön tarafa hocaları sürerek hala aynı yerde kalmaya devam ediyorlar artık büyük resmi görmenin vakti geldide geçiyor taraftar susturmanın en kolay yoluna her zaman başvuruluyor bu ülkede.Tekrar düşünmek lazım tek suçlu hocalarmı ? yoksa takımın başına hoca diye koyduğun adamın işini yapmasını engellemek için elinden geleni yapanlarmı ?

19 Ekim 2010 Salı

Günün fotoğrafı 19.10.2010


Fotoğraf Kevin Durant'in eski okulunda ona ayrılan bölümün fotoğrafı.Günümüz liselerinde beden eğitimi öğretmenlerinin bir basketbol takımı kurmaktan kaçıp elini taşın altına sokmayıp uğraşmamalarına en güzel cevap belkide bu fotoğraf.Türkiye'de neden sporcu (basketbol,futbol örnekler çoğaltılabilir) çıkmıyor sorusuna bu fotoğrafa bakıp yanıt verilebilir.İşte Türkiye'nin Avrupa'dan,Amerika'dan farkı bu sonra gelip 70 milyonluk ülkeden bir tane adam çıkmıyormu diye televizyonlarda konuşurlar,bu kafayla devam ederseniz daha çok beklersiniz.

18 Ekim 2010 Pazartesi

Ballar akıyor



Fenerbahçe hangi sezon kötü bir duruma düşsün,takım sorgulansın,teknik direktör sorgulansın,taraftar baskı yapsın kısacası ne zaman kötü durumların içinde kalsın bu gün olduğu gibi şeyler olur ve Fenerbahçe belini doğrultur.Geçen hafta Beşiktaş kaybetti,Galatasaray kaybetti Fener kazandı puanı kaptı,bu haftada aynı durum oldu yerden yere vurulan Fener ligin en iyi takımlarından biri oldu!Fener kötü gider haftalar ilerler önüne derbi gelir Fener derbiyi kazanır (galatasaray son yıllarda derbilerde fener'e çalışıyor) dolu dizgin devam eder.

Bu geldiğimiz durumda aynı aslında.Tartışılan Fenerbahçe,teknik direktörü yerden yere vurulan Fenerbahçe,o oynarmı bu oynarmı denen bir takım 2 haftadır rakiplerinin kaybetmesiyle olayları görme başarısından yoksun bir takım kişiler tarafından yine Türkiye'nin Barcelona'sı ilan edilecek.En ufak bir başarısızlıkta yine tartışılmaya laf söylenmeye başlanacak.Aslında çok şey söylemek istiyorum da kızıyorlar ondan sonra sen Beşiktaş'lısın,Fenerbahçe'yi çekemiyorsunuz şöyledir böyledir gidiyor oralara girersem çok uzar.

Neyse demek istediğim şu ki Fenerin şans meleği yanında bu aralar toz pembe dünya içindeler bakalım ilerleyen haftalar neler getirecek.

17 Ekim 2010 Pazar

Sarı Lacivertin Laneti bölüm 1



Beşiktaş'lı olmayan arkadaşlarımdan gelen eleştiriler ve diğer takımlara Beşiktaş'a oranla neredeyse hiç yer vermemem yüzünden bu maçı yazmayı uygun gördüm.Aslında blog sadece Beşiktaş odaklı olmayacaktı ama o yöne doğru kaydı bu yazı ve daha sonrasında diğer takımlarada yer vericem.Maça geçelim fazla uzatmadan.

Derbi öncesi Galatasaray için en doğru deneme maçı olacaktı.Rakibin renkleri sarı-lacivert ,yer Ali Samiyen,rakip kendine göre daha zayıf.Galatasaray için bütün şartlar elverişliydi aslında.Derbi öncesi alınacak galibiyet hem Karabük yenilgisi sonrasında 3 puan haftaya olan derbi içinde moral olacaktı fakat olmadı.

-Galatasaray'ın ciddi şekilde kaleciye ihtiyacı var 105 yıllık bir klüp kaleci bulmakta sıkıntı çekiyorsa orada gerçekten sıkıntı var demektir.

-Baros gerçekten kaliteli bir futbolcu Türkiye liginin üstünde bir kaliteye sahip ama bütün yük onun omuzlarına binmiş durumda.

-Sabri'ye yeteneksiz deniyor sevilmiyor yaptığı harketler falan ileride İbrahim Üzülmez gibi o da Galatasaray'ın efsanesi olabilir.

-Misimovic'e bakınca umursamazlık görüyorum.

-Galataray klübünün kadrosunu bu yıl kadar ayarsız,birbiriyle uyumsuz,ne yaptığını bilmeyen şekilde gördüğümü hatırlamıyorum.

-Dün Beşiktaş'ta yenildi fakat ortada birşey var bir kıpırtı var takım kaybetsede takımın oynadığını birşeyler yapmaya çalıştığını görüyorsun Gs'de oda yok.

-Maçın sonunda İmparator Fatih Terim sesleri geldi.E yuh be kardeşim demek istiyorum sadece bu kadarda olmaz yani.Rijkaard geldiğinde yere göğe sığdıramadılar yer yerinden oynadı yeni oyun felsefesi yeni birşeyler dediler e hani ? Bir başarısızlıkta hemen istifa hemen Fatih Terim demek oluyormu ya ? Rijkaard'la geçen 2 sene boşunaydı o zaman zihniyet değişikliği yeni düşünceler falan hepsi tıraş o zaman.

-Türk milleti kadar başarısızlığa tahammülü olmayan,hemen anında başarı isteyen,geniş ve uzun soluklu düşünemeyen,kraldan çok kralcı spor seyircisi dünyanın başka yerinde varmıdır merak ediyorum.(Sözüm GS'ye değil bütün spor branşlarına ve takımlarına)


-Sonuç olarak Galatasaray'ın sarı-lacivert provası elinde patladı olmayacak durumlara düştü.Umarım haftaya gerçek sarı-lacivertli rakipleri karşısında çok daha kötü durumlara düşüp 6 kasımdaki olaylar tekerrür etmez.

Ferrari Arıza Yaptı



Dün akşam oynanan Manisaspor maçında sakatlanıp oyundan çıkan Ferrari'den kötü haber geldi.Sol üst arka adalesinde ödem olan İtalyan'ımız 3 hafta sahalardan uzak kalacakmış.Onunda sakatlığıyla takım hastaneye dönmüş durumda bu konuda önlem alınması birşeyler yapılması şart.Puan kayıplarının arttığı şu dönemde herkese ihtiyacımız var.

+Not: Gazetelerimizin afilli spor başlıkları gibi bir başlık oldu farkındayım.

16 Ekim 2010 Cumartesi

Beşiktaş-Manisaspor aklımda kaldığı kadarıyla



Garip bi maça sahne oldu bu akşam İnönü stadı.Quaresma'sız,Guti'siz çıktığımız puan kaybı serisi yaptığımız haftalarda kazanmamız gerekirdi.Beşiktaş oynadı Manisa 3 puanı götürdü bu akşam.Maçın hakkı bu olmamalıydı 3 puan alamasakta 1 puan almamız gerekirdi eğer futbolun adaleti varsa.

-Cenk sakatmı ? yada bilmediğimiz bir durumumu var acaba Hakan geçiyor kaleye.Geçmesin şu adam kaleye kendisi severim ama olmuyor yani olmuyor.

-2 süper yıldızımızın yokluğunda yine baskıyı kurduk yine kötü oynamadık ama açmakta inanılmaz zorlandık bu gün.

-Hilbert'e karşı oynadığından fazla bir sempatim var sanki harika bir oyun oynayacak süper işler yapıcak gibi ama bir türlü o kadar olmuyor.Bu gün vasattı.

-Hakem oynamaya çalışan takımı oynatmı en ufak müdahaleyi çalıyor yere bırakmalara çalıyor,işine gelince de saçma yerlerde kart gösterdi anlamadım.

-Maçta sakatlanıp çıkan Ferrari'den sonra maçın bitiminde gelen habere göre Holosko'da sakatlanmış.Antremanlardan sonra inşaatta mı çalıştırıyorlar bu adamları anlamadım tek tek hepsi gidiyor.

-3-1 gerideyken Onur'un oyuna dahil edilmesi ? İki yönden bakabiliriz. 1. si Schuster kenardakilerden ümidi kesmiş onların yerine Onur'u kurtarıcı olarak sürüyor sahaya. İkincisi maçtan ümit kesilmiş bari oynasın tecrübe etsin diye sokuyor.İki seçenekten hangisi daha vahim karar veremedim.

-Holosko'dan yana artık ümidimi kestim ben.Ha patladı ha patlayacak süper işler yapacak derken yıllar geçti be Holosko.Sanada yolu göstermeleri yakındır.

-Fink nihayet oynadı.Koçum Fink aslanım Fink.I love Fink hatta.

-Hikmet Karaman maç sonu verdiği röportajda aldıkları 3puandan aldığı gazla sanırım çok farklı kazanmamız gerekir demiş.Hafta içide Quaresma'sız,Guti'sizde olsa Beşiktaş bizden çok iyi bir takım demişti.Bu kadar çelişkiye anlam veremedim.

-Tabata kullandığı kornerleri hep ama hep aynı noktaya gönderdi sonundada bişey çıkmadı ya ben buna yanarım.

- 90+ 'da öyle bir heyecan yaşandı ki kelimelerle anlatmak mümkün değil.Sadece belirtiyorum.

--8 haftada 11 puan kaybımız olmasına rağmen bu takımdan birşey olmaz demiyorum hala.Çünkü oynuyor takım bişeyler var ortada umut var.Bu sene şampiyon olmasak bile bu takım bu zihniyet bozulmamalı Schuster'le devam edilmeli takım iskeleti bozulmadan ince ayarlarla çok daha iyi işler yapabiliriz.Uzun vadede çok güzel günler göreceğiz..
Önüme gelene sallamaya başlamışken bunada sallamadan edemeyeceğim bu nedir ya ?



Fotoğraflar www.ntvspor.net'ten alıntıdır.

15 Ekim 2010 Cuma

Demirören Ntvspor'da



Yıldırım Demirören bu gece ntvsporda saat 10'da Rıdvan Dilmen ve Güntekin Onay'ın konuğu oluyor.Umarım sorulara samimiyetle cevap verir konuşulmayan konular konuşulur program sulanmadan amacına ulaşır..

12 Ekim 2010 Salı

İverson Totemi




Beşiktaş'ın transfer teklifi götürdüğü İverson Beşiktaş'tan düşünmek için 7-10 gün istemiş ve kararını o zaman bildirecekmiş.Buraya kadar sorun yok (iverson'ı uzaktan yakından bilmeyenler için) ama işin iç yüzü öyle değil.

Şöyleki İverson basketbolu ucundan kıyısından ufacıkta olsa biryerinden görmüş takip etmiş hemen herkesin tanıdığı ulan adama bak dediği bir isimdir.Şimdi diğer takım taraftarı arkadaşlardan yorum yapanlar olursa boş yere çamur atmayalım eğri oturup doğru konuşmakta yarar var.Fanatik bir Beşiktaş taraftarı olsamda en ezeli rakibimize bile İverson gelse utanmadan sıkılmadan gidip İverson'ı izlerim bu böyledir.

O'ki Nba'in efsane oyuncuları arasındadır.Gelmesi halinde Türkiye'de kıyaslayacak onun düzeyinde bir adam ben bilmiyorum.Yani demek istediğim Quaresma geldiğinde kıyaslanacak adam vardı Hagi mesela onla kıyaslanıyordu en kariyerli adam olarak ama basketbola dönüp baktığımızda böyle bir adam yok.O yüzden gelirse Türkiye'de ben basketbol seyircisiyim diyen herkesin bu olaya sevinmesi salonları doldurmas gerekir ki öylede olur.

Kendiside zaten sokaktan gelen bi adam olan İverson Beşiktaş'ın karşıt duruşuyla,yalakalara,gerektiği yerde düzene karşı duruşuyla hemen bağdaşacaktır.Öyleki Nouma neyse İverson'da ona dönüşebilir.Beşiktaş taraftarı sıra dışı adamları,hırçın,takımı için kendini ortaya koyan adamları sever bağrına basar,bilindiği üzerede İverson sıra dışılıkta,hırçınlıkta ün yapmış nam salmış bir adam olarak göze çarpıyor.

Elbette ki sorunlu diyenler olacaktır ( ki var) oda aynı Quaresma gibi taraftar desteğini arkasına aldığında sevildiğinde ve sonuna kadar güvenildiğinde (philadelphia'da öyleydi) sorumluluk almaktan kaçmayan ve 1.adam olmayı seven bir ruh haline sahip.

Beşiktaş'a gelmesi doğru kullanılırsa hem BBL için hem Beşiktaş alt yapısı hem klüp için gelir olarak düşüldüğünde olağanüstü durumlar meydana gelebilir.Alt yapıdan gelen genç oyunculara idol olarak(sportif yönü) seçilebilecek en önemli oyuncu olur.BBL'nin seyirci sayısında ciddi artış,klübün ise yaptıracağı kaliteli ürünlerle ürün satışında basketbolun ilk kez futbolu yakalaması mümkün olabilir.

O yüzden diyorum ki İverson Beşiktaş'a gelmeli Türk basketbol izleyicisi böyle bir adamı izlemeli.Başlığıda totem olarak koymamın sebebide benim kadar bu transferi isteyen kişi varmı diye merakımdan aslında.Yapacağınız yorumlarla şuan Beşiktaş taraftarının ve basketbol izleyicisinin İverson'a bakışını görebiliriz.Diyeceğim o ki maçlardan önce herkesin bir totemi vardır buda transfer totemi olsun yaptığınız yorumlarla İverson'ın gelmesine destek olalım.Bakarsınız totemizin gücü belkide transferde etkili olur...

11 Ekim 2010 Pazartesi

11.10.2010 Günün Fotoğrafı


Teknik direktörümüz Schuster'in futbolculuk yıllarından kalma Alman milli takımı antremanından görüntü.Halı sahalarda giydiğimiz sarılı turunculu yeleklerden üstüne geçirmek üzereyken yakalanmış..

9 Ekim 2010 Cumartesi

Günün fotoğrafı 09.10.2010




Roma'lı oyuncu Vucinic takımı Karadağ'ın İsviçre'yi yenip galibiyet golünü attığı maçta yaşadığı gol sevinci..Foma çıkarmaya alıştıkta şort yeni moda sanırım.Bizde Nouma elini şorta soktu diye gönderildi yer yerinden oynadı,adam komple şortu çıkarmış..

Almanya-Türkiye aklımda kaldığı kadarıyla




Dünkü maçı bu günmü daha yazıyorsun aklına yenimi geldi diyenler olabilir fakat hayır yeni gelmedi.Dün akşam maçtan sonra yazmak istemedim.Rezalet oyunumuzun üstüne önüme gelene sallamak istemediğim için yazıyı bugüne bırakmaya karar verdim.

-Hiddink'in kadro anlayışı bu maçtan sonra artık kesinlikle değişmeli.

-Dünkü Almanya'nın dünya kupasındaki Almanya'yla hiç alakası yoktu.Gerçekten kötüydüler bu durumdaki bir Almanya'yı yakalamışken puanı kapmamız gerekirdi.


-Mesut'u elimizden kaçıranlar utansın böyle bir yeteneği üstünde Alman formasıyla izlemek üzüntü verici.

-Mesut dün iyi değildi.Kaç gündür hem Alman basınının hem bizim basının yazıp çizmeleri Mesut'u etkilemiş çok belliydi.Bir türlü maça konsantre olamamış gibi bir hali vardı.


-Mesut bize gol attığında tepki gösterenler kafayı peynir ekmekle yediler sanırım,yada gol attığında sevinmesini istemeyenler.Ulan adam gol attığında sevinmeyecek olsa ya atmaz yada en başta Alman'ları değil bizim milli takımı seçerdi.Alman milli takımını seçmiş orada o ülke için oynayan bir futbolcudan rakip ülkeye gol atmamasını beklemek ne kadar mantıklı bilmiyorum.

-Aurelio, Mesut'u çok iyi tutup orta sahadaki Alman akınlarını engelliyordu.Çıkmasından sonra zaten işler kötüye gitmeye başladı bizim için.Quaresma ve Guti'den sonra onunda sakatlanması hiç iyi olmadı.Umarım sakatlığı çok ciddi değildir.

-Dün takımda en iyi oynayan oyuncu Servet Çetin'di.Hiç aklımdan geçmezdi Servet'i takımın en iyisi seçeceğim.

-Klose dünyanın en iyi 10 forvet oyuncusundan biridir bunu bilir bunu söylerim.

-Ah Klose transfer döneminde adın Beşiktaş'la geçince ne heyecanlanmıştım,gelsen ne Q7 ne Guti senin formayı alacaktım olmadı başka bahara kaldı uzaktan sevmek belkide en güzeli.

-Maçın başında tedirgindim Klose bugün bizi avlarmı diye acımadın avladın Klose.İçim burukta olsa izledim gollerini Mesut'un atmasından daha ağır geldi valla.

-3 maddedir şiir tarzı gitmişim şimdi fark ediyorum normale dönelim.

-Özer Hurmacı kim ya ? Bu takımda ne işi var basının poh pohlamasıyla yeni alex falan filan dediler göklere çıkardılarda ortada bişey yok.Fener'de bile Türk hoca olmasına rağmen kadroya giremeyen adamı(sakat falan demeyin sakat olmadığındada gördük ne olduğunu) sen gel Almanya karşında Berlin'de sahaya sür.

-Oğuz Çetin olduğu sürece bu saçma oyuncu seçimleri devam edecek gibi.Çağırılan kadroya bak ligde takır takır top oynayan adamlar yok forma yüzü göremeyen adamlar 11 'de kadroya gel.

-Ligde oynayan oyuncuları formda olan adamları çağar yine yenil bak bakalım bi kişi ağzını açıp laf söyleyebiliyormu ? En formda adamları çağardık durum bu dersin kimsede açamaz ağzını.

-Olmaz gençler bu böyle olmaz kötü Almanya'yı yakalayıp puanı kapızlamayınca olmuyor işte.

-Hiddink'e son laf hoca bizim takım taktikle profesyonellikle oynayamaz.Acil Türkçe öğren ve argo dersleri al.Bizim takım gazlı çalışır öğren bunları.


*Fotoğraflar www.ntvspor.net ' ten alıntıdır.

8 Ekim 2010 Cuma

Arda ve sakatlığı



Çeşitli bloglarda,haber sitelerinde,spor yazarlarının köşelerinde Arda'nın sakatlığından yazarken bakıyorum herkes Hiddink'e,kondisyonere,hocalara önüne gelene sallamışlar.Baktığım onca yerde birde işin diğer yönünü Arda faktörünü konuşanını yazanını görmedim henüz.

Arda; Galatasaray'da sakat mı ? sakat,son zamanlarda antremanlara katılmışmı ? katılmamış,milli takımdan davet gelince ne gitmişmi ? gitmiş oynayacak durumdamı ? sakatlanma riski çok yüksek.Şimdi bu soruları sorduktan sonra Arda'da hiç suç olmadığını söyleyebilirmiyiz ?

'Kişi kendinin doktorudur' sözü gerçekten çok doğru söylenmiş bir söz.Sakatlığın var değil maç antremanlara bile katılmıyorsun sonra milli takımdan davet gelince kampa katılıyorsun.Madem sakatsın madem oynayacak durumun yok Hiddink'le konuşur bu seferlik takımdan affını istersin sakatlığını söylersin kampa katılmazsın konu bu kadar basit.Bunda bile Rijkaard'a sallayanlar var.Yok efendim Rijkaard arayıp söylememişmiş Hiddink'e.Arda 5 yaşında çocukmu ? Kendi sakatlığını söyleyemeyecek kadar acizmi ? Yada söylediği zaman dikkate alınmayacak şekilde daha önce yalanlarımı var ? Hiç biri yok.

Arda sakatlığını bile bile takıma katılıp sakatlığını ilerlettiyse tamamen kendi suçudur başkada kimsenin suçu yoktur bu konuda.Herşeye altyapıdaki çocuk gibi saldırmak olmaz bazen nerede duracağını bilmek gerekir bu ülke ve Galatasaray takımı ondan çok şey bekliyor şimdi çokmu güzel oldu ?Artık maçı evinde çekirdek çitlerken izler.Belki aklı başına gelir.

6 Ekim 2010 Çarşamba

Hani Anadolu Kaplanı ?




Sivasspor teknik direktörüyken sürekli olarak büyüklere göndermeler yapan,sürekli olarak fakir edebiyatı yapıp elimizdeki kısıtlı imkan kısıtlı imkan lafını ağzından düşürmeyen,Anadolu'dan yeni Trabzonspor yakıştırmaları yapılan Bülent Uygun Bucaspor teknik direktörlüğünden istifa etti.Sebebi ise şöyleymiş : http://www.bulentuygun.com.tr/haberdetay.aspx?hbr=148%20&goster=E girip okunmalı fakat dikkat edin kısıtlı imkan çıkabilir.


Buraya kadar sorun yok.Okunduğunda erdemli bir davranış gibi gelen fakat olayın iç yüzü bambaşka olan bir durum söz konusu.İstifa ettikten sonra düşünmeye ihtiyacı olduğunu söyleyen hocamız istifasının 2.günü Eskişehir'le görüşmeye gitti!

Yazının başındada yazdığım gibi Sivas'tayken kendinden daha iyi imkanlara sahip takımları yenince kasım kasım kasılan onlara laf çarpan hoca,şuanda bulunduğu takımdan daha iyi durumlara sahip nispeten vizyonu daha geniş bir takımdan teklif gelince hiç düşünmeden sezon başında takımına istifayı basıp koşa koşa görüşmeye gidip etiğin dibine vurmuş durumda.


Eskişehir yönetiminide ayrıca kutlamak gerekiyor bu durumda tabi ama yazıyı daha fazla uzatmak istemiyorum.Olurda bir gün daha iyi bir takımdan teklif gelirse o zamanda Es-es ' i yarı yolda bırakıp gittiğinde ne olacak acaba ?

Son olarak Eskişehir 3 büyüklerden birini yendiğinde hoca yine kasılırken röportaj verdiğinde kendini Anadolu ihtilalcisi olarak görürken 'kısıtlı imkanlarla başardık bu çocuklar herşeyi hakediyor' tarzı konuşmalarını yaparken artık neremizle gülsek mübahtır.

3 Ekim 2010 Pazar

Trabzonspor-Beşiktaş aklımda kaldığı kadarıyla





Bu sezon 2.yenilgimizide Trabzon'dan aldık dış sahadaki ilk yenilgimiz de böylece Trabzon maçı oldu.Galatasaray'ın yenildiği,Bursa'nın berabere kaldığı haftada kazanmamız gerekirdi.

-Kuddisi Müftüoğlu maçı katletti sahada ne yaptığını bilmez bir hakem vardı.Her türlü sertliğe izin veren,oyunu germeye müsait oyunculara müdahale etmeyen yanlış kararlarla dolu tam bir fiyaskoydu.

-Quaresma'yı aramadık desek herhalde yalan olur bugün ciddi anlamda Quaresma'yı aradık oyunun sıkışan anlarında çok yardımcı olurdu takıma.

-Holosko'nun durumu hiç iyi değil.Manisa'dan geldiği günden beri ne kadar doğru olur bilmiyorum ama üstüne hiç koymadı.Yıllardır rakip olarak oynamadığı avrupa takımı platform kalmadı hala Manisa'daki Holosko görünümünde.Serkan Balcı bugün resmen kedinin fareyle oynadığı gibi oynadı Holosko'yla bu kadar olmaz Holosko.

-Guti çok verimsizdi bugün.Özellikle kendisine 30 küsür dakikalarda yapılan faule saplanıp kalması kafa olarak ordan kurtulamaması gereksiz agresifleşmesine sebep oldu ayrıca oyununa olumsuz yansıdı.Bu tecrübede bir oyuncudan beklenmeyen bir durum sergiledi.

-Burak Yılmaz gibi adamların bu ligde artık top oynamasına izin verilmemeli.Ligimizin antipatik ve filmciler listesinde ilk 3 sıradaki isimlerden biri olma özelliğine sahip.Her topta kendini yere bırakan geçmiş giderken rakibe ayağını takıp kendini yere bırakan,sürekli tribünleri kışkırtan futbol ahlakından uzak bir adam.İyiki gönderilmiş Beşiktaş'tan.

-Teofilo'nun maç sonunda yaptıkları ? Gelip duran top kullanılırken topa vurması,sonraki pozisyondada Toraman'a yumruk atmasına anlam veremedim.

-Arıkan genel olarak iyi bir maç çıkarsada yine yeni yeniden duran toptan gol yedik.Şu yan toplarda,duran toplarda çık yumrukla be adam! Çıksammı,çıkmasammı derken ne çıkmış oluyorsun ne çıkmamış ortada ablak gibi kalıyorsun yeme şunları artık gına geldi.

-Takıma ne kadar yorgun olursa olsun Bobo'yu koymayıp Nobre'yle başlayan Schuster'i de ayrıca alkışlıyorum.

-Holosko biran önce kendine gelmezse yabancı bolluğu yaşanan şu takımda sonu Delgado'dan farksız olacak.

-Bu hafta herkes sözleşmiş gibi puan kaybedip fener'i mutlu etti üzüldüğüm konu belkide burası.

-Artık kaçan 3 puanın arkasından üzülmenin anlamı yok giden gitti artık.Milli takım arasını iyi değerlendirip daha iyi olacağız buna güvenim tam bu takım iyi yolda.


*Fotoğraflar www.ntvspor.net ' ten alıntıdır.

Kaf-Kaf Nihayet





Bu sezon 2 kez gelecekti Karşıyaka İstanbul'a biri Güngören deplasmanı biride Kartal deplasmanı.İlk İstanbul deplasmanında gitmek için elimden geleni yaptım fakat Avrupa yakasında oturan biri için Kartal'a gitmek hiç kolay olmuyor.Gidecek kimseyi bulamamak,güzergah tersliği gibi durumlar bir araya gelince sonuç olarak Kaf-Kaf'la olamadım bu maç.Mecburen Trt-1'den takip etmek zorunda kaldım Karşıyaka'yı alınan skorda güzel olunca içim yandı gidemediğim için.

Karşıyaka geçen sezon play-off'larda süper lig kapısından dönünce bu sezona daha hırslı daha istekli başlamasını bekliyordu taraftar fakat ne hazırlık maçları ne lig maçları pek iç açıcı değildi.5 haftada sadece 1 gol atabilmişti Kaf-Kaf oda sağ bekinden gelmişti.5 maçta 3 beraberlik 2 yenilgiyle durum iyi değildi.Bu maç belkide Karşıyaka'nın bundan sonraki durumunu belirleyecekti ve 3 puan önemliydi.


Maçın Kısa Öyküsü


-Maçın ilk 5 dakikasında ev sahibi Kartal daha saldırgan bir görüntü çizerek üstüne geldi Karşıyaka'nın bu dakikalarda birazda şansla gol yemeden atlatıldı.Dakika 8'de atağımsı bir pozisyondan kazanılan kornerle 1-0 öne geçti Karşıyaka. -Bundan sonraki dakikalarda Karşıyaka golün verdiği öz güvenle daha ayakları yere basarak oynadı ve yine dakika 22'de süper bir ara pasla buluşan Tiago 2-0 yaptı skoru.İstediğini erken bulan Karşıyaka ilk yarıyı istediği gibi bitirdi.2.yarı görsel açıdan pek güzel bir oyun olmasada 75 ten sonra Karşıyaka kalesinde sıkıntılar yaşandı gol pozisyonları kaçırıldı.Ve kaf-kaf İstanbul'dan 3 puanla döndü.


Notlar:


-Trt'de maç izlenmiyor arkadaş gerçekten herşeyde askeri disiplinde yaşanmaz ki kardeşim.

-Spikerin 90 dakika boyunca sürekli ara ara hakemi övmesini anlayamadım.Misal : Bünyamin Gezer sahadaki karizmasıyla duruşuyla maça 1-0 önde başlıyor.Misal 2 : Bünyamin Gezer televizyondan izlerken kilolu olarak görülebilir ama hiçte kilolu değil baldırları geniş olduğu için kilolu gözüküyor.

-Neden böyle iltifat etme gayretinde olduğunu anlayamadım Ertem Şener gibi fantastik bilgiler verme çabasındamı ne ama olmamış dostum Ertem Şener tadı vermiyor.

-Karalspor'lu Şadi her yere düşüşünde 10 kişi tarafından dayak yemiş gibi kıvranıyor.Fenerbahçe maçında Emre Belözoğlunu hiç aratmıyor.

-Kartalspor'un sahası nası bi saha öyle ? Bildiğin halısaha gibi taç çizgisinden 2 metre sonra tribün başlıyor,teknik direktörler saha içinde resmen ne olduğu belli değil.

1 Ekim 2010 Cuma

Galata-Serai

Bu sefer ki yazım Beşiktaş'la ilgili değil,bir semt adını taşıyan fakat yıllar sonra adı kurulduğu toprakları aşarak ismini dünyaya duyurmuş bir takım Galatasaray'la ilgili.
Bu yazıyı neden yazıyorum ? Galatasaray'lı olduğum için değil,Galatasaray sempatizanı olduğum için hiç değil sadece bir spor sever olarak yazıyorum bu yazıyı.Blogu okuyan arkadaşlar zaten Beşiktaş'lı olduğumu bilir rakip takım taraftarının rakibi hakkındaki bir yazı bu.

Ntv tarih..Bu ay 21.sayısını yayınlıyor ve içindeki konulardan biride Galatasaray'la ilgili 'Lisede doğdu,dünya klübü oldu' adı altında yayınlanan yazı hayli güzel ve hoş.Galatasaray'ın kuruluşundan,zihniyetinden kısacası özünden o küçük semt takımı olduğu zamanlardan bahsediliyor.Yazıyı Galatasaray'lıyım,spor severim diyen herkes okumalı ve edinmeli.Ayrıca hediye olarak ta hoş bir hediye verilmiş 100 yıl önceki Galatasaray'ın ilk şampiyon kadrosunun posteri hediye edilmiş.Bravo ntv tarih..

Yazıda geçen bir kaç ilginç notu paylaşıp bitireyim.


-Günün koşulları gereği Müslüman-Türk'lerin 'top tepiklemesine' sıcak bakılmadığından kurulan takımlar ingiliz adıyla kurulurmuş,Gs'den daha önce kurulan Beşiktaş ise saray mensubu bazı şahsiyetlerin yardımıyla faaliyetlerine devam edermiş.

-Galatasaray ilk kurucu ve oyuncuları takımın adına karar veremediklerinden ilk maçlarına isimsiz ve kırmızı-beyaz formayla çıkmış.Maçı izlemeye gelen taraftarların Galata Sarayı efendileri diye seslenmeleriyle klübün ismi Galata Sarayı olarak kabul edilmiş.

-Dönemin baskıcı rejimi Kırmızı-Beyazdan kuşkuyla karşılandığı için renkler Sarı-Laciverte çevrilmiş.Fakat bu renk değişikliğinden sonra kötü bir performans çizen takım renkler değiştirelerek yeni renk arayışına gidilmiş.


Son olarakta verilen posteri paylaşmak istiyorum.Tarayıcıya sığmadığı için eciş bücüş oldu ama olduğu kadar en azından bir fikir verir.